Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4399 E. 2024/1178 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur durumu, maddi ve manevi tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, kadının boşanma sonucu yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin tespiti için gerekli araştırmanın eksik yapıldığı, tarafların gelir durumlarına ilişkin çelişkili bilgiler bulunduğu gözetilerek, yoksulluk nafakasına ilişkin hükmün bozulmasına, kararın diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/344 E., 2023/424 K.

DAVA TARİHİ : 03.02.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 22. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/121 E., 2021/225 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı karşı davalı kadın vekili ve davalı karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçelerinde; davalının düğünden sonraki gün ziynetleri bozdurup evlenmeden önceki borçlarını ödediği, fiziki şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, aşırı derecede alkol kullandığı ,düzenli işi olmadığı, evin geçimini davacı kadının sağladığını, erkeğin iş bulmak için girişimde bulunmadığını, kısa süreli işlerde çalıştığını buradan elde ettiği gelir ile alkol aldığını, parasının bittiğinde kadının çantasından aldığını, alınan evin kredi taksitlerinin kadın tarafından ödendiğini ,erkeğin kredi kartı borçlarının kadın tarafından ödendiğini, 2018 yılında ... isimli kadın ile ilişkisini öğrendiğini, aynı yılın ağustos ayında kadının evi terk ettiğini, Ankara 2. Aile Mahkemesi'nde boşanma davası açtığını, kadının ayağının sakatlanması üzerine erkeğin kadını ikna ettiğini, davanın nasıl sonlandırıldığını bilmediğini, erkeğin ... isimli kişi ile ilişkisinin devam ettiğini öğrendiğini, erkeğin iddia oynadığını, 2012 yılından beridir yataklarının ayrı olduğunu ve erkekten kaynaklı olarak cinsel birlikteliğin bu tarihten beri sağlanamadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, lehine 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminat ve karar kesinleştiğinde iştirak nafakasına çevrilmek üzere 1.000,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı ile 2005 yılında tanıştıklarını, birlikteliğin olmasından sonra davacının baskıları ile evliliğin gerçekleştiğini, ziynetlerin evin ihtiyaçları için bizzat davacı tarafından bozdurulduğunu, annesinin eve gelmesi sonrasında davacının ve ailesinin annesini evden kovduğunu, evin ihtiyaçlarını tek başına karşıladığını, haftada 1, 2 kez 1, 2 adet bira tükettiğini, bu hususta kan testi yapılabileceğini, davacının maaşını gizlediğini, ailesi ile birlikte kendisinden habersiz ortak yatırımlar yaptığını, bir kadınla ilişkisi olduğu iddiasının iftira niteliğinde olduğunu, Ankara 2. Aile Mahkemesi dosyası ile affın gerçekleştiğini, cinsel birlikteliğin davacının kaçırması sebebi ile oluşmadığını, 2012 yılından beridir kredi kartı kullanmadığını, davacının kıskançlığı sebebi ile kurguladığı olaylar sebebi ile zan altında bırakıldığını, ailesine hakaret edildiği, annesinin evden kovulduğu, davacının akrabalarını misafir olarak kabul etmediği bu sebeple yakınları ile sosyal hayatının bittiğini, ev işlerine yardım etmediği, savurgan olduğu, ev ihtiyaçlarına katkıda bulunmadığı, kredi çektiği, 21.01.2020 tarihinde evi sebepsiz yere terk ettiği ikna ile eve gelmiş ise de 20.01.2020 tarihinde tamamen terk ettiği belirtilerek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesindeki evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, kararın kesinleşmesi halinde yoksulluk nafakasına çevrilmek üzere 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ankara 2. Aile Mahkemesi nezdinde görülen davanın af olarak nitelendirildiği, bu nedenle tarafların birbirleri hakkındaki Şubat 2019'dan önceki olaylar hakkında değerlendirme yapılmadığı, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı olacak şekilde güven sarsıcı davranışlarda bulunduğuna ve ayrı yattığına bu nedenle de cinsel ilişkiden kaçındığına dair tanık beyanlarının bulunması ile SGK kayıtlarından ve tanık beyanlarından iş ve çalışma düzeninin istikrarlı olmaması hususları nedeniyle kusurlu olduğu; kadının da evlilik yükümlülüğünden doğan evin temizliği, genel düzeni gibi konularda ihmali davranışlarda bulunması nedeniyle kusurlu olduğunun değerlendirildiği, bu nedenlerle erkeğin kadına göre daha ağır kusurlu olduğu kabul edilerek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verildiği, erkeğe kusur olarak yüklenen davranışların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi nedeniyle kadın yararına manevî tazminata hükmedildiği, boşanma nedeniyle kadının evlilikten beklenen, birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak, ileride çocukların olması halinde onu büyütmek, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermek, birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak gibi menfaatleri zarara uğradığı bu nedenle de kadın lehine maddî tazminata hükmedildiği, tazminat miktarlarının tayininde tarafların ekonomik sosyal durumları, boşanmaya neden olan kusur olarak kabul edilen eylemler ile tazminatların hukuki amaçları 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi uyarınca değerlendirildiği, boşanma nedeniyle kadının eşinin maddî desteğini yitireceği değerlendirilerek ve kadının sabit ve güvenceli bir işinin olmaması, asgari ücretle gelir sahibi olmanın yoksulluk nafakası alınmasına engel teşkil etmeyeceğine dair yüksek mahkeme kararları ile kadının düzenli gelir getirici mal varlığının bulunmaması nedeniyle kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği; yoksulluk nafakasının tayininde de tarafların ekonomik sosyal durumları, yoksulluk nafakası alacaklısının yoksulluğa (Hukuk Genel Kurulu'nun 7.6.1998 gün, 1998/656;688 sayılı ilamı) düşmemesi üzere gerekli ihtiyaçları değerlendirildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereği tarafların boşanmalarına, davacı kadın lehine 10.000,00 TL maddî tazminata, 10.000,00 TL manevî tazminata, 350,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşmesi halinde yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı karşı davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar vermiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı vekili ve davalı karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı kadın vekili, asıl davanın kabulü ile Ankara 2. Aile Mahkemesinde görülen davanın geri alındığı, af olarak nitelendirilemeyeceği, temizlik ve evin düzeninin tek başına kadının görevi olmadığı, davalı karşı davacı erkeğin tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, davacı kadının kusurunun olmadığından karşı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, tazminat ve nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının kaldırılmasına ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı karşı davacı erkek vekili, davacı kadının erkeği affettiği, af tarihinden önceki vakalara ilişkin kusur yüklenemeyeceğini, yüklenen kusurların ispat edilemediğini, kadının gerçek gelirinin mahkeme tarafından tespit edilen gelirinden daha fazla olduğunu, davacının kredi çekerek aile bireylerini adına taşınmaz aldığına ilişkin iddialarının mahkemece araştırılmadığı ,davacı tanık beyanlarının aile bireyleri olması sebebi ile hükme esas alınamayacağı, özel sektörde çalışıyor olması sebebi ile iş değişikliklerinin normal karşılanır bir durum olduğu, borca girdiği iddialarının ispat edilemediği, kadının çekmiş olduğu kredilerin 6 tanesinin yurt dışında olduğu döneme denk geldiği, ıslah ile bildirilen olaylara tanığı Hamide Ayvacının dinlenmesi talebinin reddi, evin giderlerini erkeğin karşıladığı, iddiaları ile kusur belirlemesinin hatalı olduğu, davacının ispatlanamayan davasının reddi gerektiği, nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek Mahkeme kararının kaldırılmasına ve taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin kanuna uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, yapılan incelemede davacı kadının ıslah dilekçesiyle yeni vakıa bildirmediği anlaşıldığından, davalı karşı davacının ıslahtan sonra yeniden tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, bu itibarla; asıl ve karşı davada verilen boşanma kararında ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının incelenmesinde; davacı kadının TBMM'de çalışıp asgari ücret aldığı, karşı davacı erkeğin özel bir şirkette aşçı olup aylık 18.000 TL brüt ücret aldığı, annesiyle birlikte yaşadığı tespit edildiği, Mahkemenin kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı- davacı erkek vekili; davalı erkeğin 18.000,00 TL maaş aldığı ile çalışma ve iş düzenin istikrarlı olmaması kusurunun çelişkili olduğu, sadakat yükümlülüğü kusurunun gerçek dışı olduğu aftan sonra bu hususta delil bulunmadığı, cinsel ilişkiden kaçındığı iddiasının ispat edilemediği, isnat edilen kusurların ispat edilemediği, davacı karşı davalı kadının aylık gelirinin yüksek olduğu bu sebeple nafakaya ilişkin kararın hatalı olduğu davacının kredi çekerek aile bireylerini adına taşınmaz aldığına ilişkin iddialarının mahkemece araştırılmadığı, ıslah ile bildirilen olaylara tanığı Hamide Ayvacının dinlenmesi talebinin reddi, evin giderlerini erkeğin karşıladığı, kadının hesabının ayrı olduğu, iddiaları ile kusur belirlemesinin hatalı olduğu, davacının ispatlanamayan davasının reddi gerektiği, sebepleri ile asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bulunan geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, asıl davanın kabulü ile asıl davada kabul edilen maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir ve yoksuluk nafakasının kabulü koşulları gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarları ile karşı davada reddedilen tazminatlar ve nafakalar noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı davacı erkeğin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi gerekir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırması tutanaklarında erkeğin işi olmadığı, buna karşılık kadının 3.600,00 TL ücret ile çalıştığı belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince kadının boşanma sonucu yoksulluğa düşeceğinden yoksulluk nafakası takdir edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince kadının asgari ücret aldığı, erkeğin brüt 18.000,00 TL geliri bulunduğu belirtilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların düzenli bir gelirinin olup olmadığı ve gelirlerinin miktarı hususunda çelişki söz konusudur. O halde, yeniden usulünce tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının SGK kayıtları da dikkate alınarak etraflıca araştırılarak, kadının ve erkeğin sürekli ve düzenli bir işte çalışıp çalışmadığının, çalıştığının tespit edilmesi halinde, kadının çalışması karşılığında elde ettiği gelirin düzenli ve sürekli olup olmadığının, kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunup bulunmadığının, tarafların gelirlerinin denk olup olmadığının belirlenerek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden erkek yararına BOZULMASINA,

3.Davalı davacı erkeğin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.