Logo

2. Hukuk Dairesi2023/43 E. 2023/2759 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlığa konu olmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki deliller ve tarafların kusur durumları değerlendirilerek, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olduğu, velayet düzenlemesi, nafaka ve tazminat miktarlarının hukuka uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/256 E., 2022/1642 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/358 E., 2020/430 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan ret karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 1996’da evlendiklerini, üç çocuklarının bulunduğunu, davalı erkeğin alkol bağımlısı olduğunu, alkollü olarak eve gelince müvekkiline hakaret ederek darp ettiğini, müvekkilini uygunsuz yerlere götürerek cinsel tacizde bulunulmasına sebep olduğunu, ortak çocuklara da fiziksel şiddet uyguladığını, evin geçimiyle ilgilenmediğini, sorun yaptığını, müvekkilinin daha önce de Ankara 7. Aile Mahkemesi’nin 2016/1161 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, sonra davasından vazgeçtiği, ancak aynı sorunların devam ettiğini, davacı erkeğin beyanlarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmasına, ergin olmayan ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 30.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek davaya cevap ve cevaba cevap dilekçesinde; davacı kadının iddialarının ... olmadığını ve kabul etmediğini, her evde olabilecek tartışmalar dışında şiddet olayının olmadığını, sosyal içici olarak alkol aldığını, altı yıldır özel bir şirkette beton mikseri şoförü olduğunu, alkol bağımlısı olsa bu işi yapamayacağını, ekonomik koşullar nedeniyle yakın zamanda işten çıkarıldığını, davacı kadının dışarıda sosyal yaşamı ..., arkadaşlarıyla buluşup alkol kullanan bir yapısının olduğu, alkol alınca kendisine hakaret ve küfür ettiğini, alkollü ortamlara beş yaşındaki çocuklarını dahi götürdüğünü, arkadaşlarının ortak konuta gelip 20:00-21:00’e kadar oturduklarını, davacı kadının ev, kendisi ve çocuklarla ilgilenmediğini, yemek, temizlik yapmadığını, evlilik birliği sorumluluklarını yapmadığını, kayınvalidesinin de alkolü sevdiğini, eşini kışkırttığını ve kendilerine gelip kaldığı zamanlarda huzurlarını bozduğunu, davacı kadının 5 yaşındaki çocuklarını alıp evi terk ettiğini ve çocuğu ile görüştürmediğini beyanla, boşanma davası ile nafaka ve tazminat taleplerinin reddine, aksi halde çocuklarının velâyetinin kendisine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tüm dosya kapsamına göre, tarafların 1996 yılında evlendikleri ve ortak 3 çocuklarının bulunduğu, davalı erkeğin alkol alışkanlığı, eve geç gelmesi, küfür ve hakaretleri, fiziksel ve sözel şiddeti nedeniyle daha önce de taraflar arasında ayrılık yaşandığı, davacı kadının 2016 yılında açtığı boşanma davasından vazgeçtiği, ancak sonrasında aynı sorunların devam ettiği, boşanma davası öncesi son yaşanan olayda, gece vakti davalı erkeğin eşini tartaklayıp, küfür ve hakaret ettiği, onyedi yaşındaki ortak çocuğun tarafları aralamaya çalışması ve tepki göstermesi üzerine davalı babanın çocuğa vurarak ağzının ve burnunun kanamasına sebep olduğu, komşuların gürültülere geldiği, tarafların o zamandan itibaren ayrı yaşadıkları, evliliğin devamında taraflar ve ortak çocuklar ile toplum açısından korunmaya değer yarar kalmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı erkeğin ağır kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar 10.11.2003 doğumlu Görkem Dönmez ve 17.10.2013 doğumlu Ege Dönmez'in velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklar için ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı kadına yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî, 13.000,00 TL manevî tazminata , fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, davanın ispat edilemediğini, kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, ortak çocuk Görkem'in beyanlarının ise, davacı annesinin müvekkilini kötülemesi, yönlendirmesi nedenine dayandığını, fiziksel şiddete, hakarete ilişkin bir delilin bulunmadığını, davacının kadının etkisi altında verilen beyanlara itibarla hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı kadının alkol aldığını ve çocuklarını bu ortamlarda bulundurduğunu kendi tanıklarının ifade ettiğini, iddiaların soyut olduğunu, davacı kadının daha önce açtığı davadan feragat ettiğini ve iddialarının af kapsamında olduğunu, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı kadının maddî ve manevî bir zararının bulunmadığını, müvekkilinin işsiz olması nedeniyle ödeme gücününde bulunmadığını, ortak çocukların velâyetinin davacı kadına verilmesini çocukların menfaatine aykırı ve hukuki bir yarar bulunmadığını beyanla; davanın kabulü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, tedbir ve iştirak, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, delillerin takdirinde yanlışlık yapılmadığı, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarına ilişkin yapılan değerlendirmede, tarafların gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre davacı kadının boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, velâyet kendisine verilen ebeveynin yanında kalmasının çocukların bedeni, fikri, ahlaki gelişimine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmaması ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığının da ispat edilmemesi, velâyet hususundaki beyanlar, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporu, analık-babalık duygularının tatmin edilmesi ve geliştirilmesi hususları ile velâyet ve kişisel ilişkiye dair ilamların maddî anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceğine dair genel ilke ve de tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, çocuğun ... yararına uygun olduğu anlaşılan velâyet ve kişisel ilişkiye dair yapılan düzenlemede, boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan özellikle eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden alınması gerektiğinden, boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar davacı kadın ve ortak çocuklar yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, davacı kadın ve ortak çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakaların miktarlarında, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmayan davacı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarı ve ödeme biçiminde, boşanma veya ayrılık vukunda, velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, velâyeti anneye verilen ortak çocuklar için iştirak nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, ortak çocukların ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde hükmedilen nafakaların miktarında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davacı kadın yararına, maddî tazminat takdir edilmesinde, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, evliliğin süresi, mevcut ya da beklenen menfaatlerin kapsamı ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarı ve ödeme biçiminde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı kadın yararına, manevî tazminat takdir edilmesinde, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri ile tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, evliliğin süresi ve hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, takdir edilen tazminatın miktarında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile, davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) ... fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili, davanın ispat edilemediğini, kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, ortak çocuk Görkem'in beyanlarının ise, davacı annesinin müvekkilini kötülemesi, yönlendirmesi nedenine dayandığını, fiziki şiddete, hakarete ilişkin bir delilin bulunmadığını, davacının kadının etkisi altında verilen beyanlara itibarla hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı kadının alkol aldığını ve çocuklarını bu ortamlarda bulundurduğunu kendi tanıklarının ifade ettiğini, iddiaların soyut olduğunu, davacı kadının daha önce açtığı davadan feragat ettiğini ve iddialarının af kapsamında olduğunu, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı kadının maddî ve manevî bir zararının bulunmadığını, müvekkilinin işsiz olması nedeniyle ödeme gücününde bulunmadığını, ortak çocukların velâyetinin davacı kadına verilmesini çocukların menfaatine aykırı ve hukuki bir yarar bulunmadığını beyanla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, tedbir ve iştirak, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, velâyet düzenlemesi, ortak çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakası, davacı kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci ve 328 ... maddesi, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

31.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.