Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4400 E. 2024/1179 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, taraflar arasındaki geçimsizliğin kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının boşanmaya sebep olacak derecede olduğu, davacı kadının kusurunun bulunmadığı ve diğer hususlarda da hukuka aykırılık tespit edilmediği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/286 E., 2023/386 K.

DAVA TARİHİ : 18.08.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 26. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/85 E., 2021/199 K.

Taraflar arasındaki Boşanma ve fer'îleri davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya hakaret ettiği, şiddet uyguladığı, küçük düşürücü davranışlarda bulunduğu, çocukların bakım ve iaşesi ile ilgilenmediği, sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin tarafına verilmesini, çocuklar için 2.000,00' er TL iştirak nafakasına dönüştürülmek üzere tedbir nafakası verilmesini, lehine 2.500.00 TL tedbir nafakası verilmesini karar kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakasına dönüştürülmesini, 50.000,00 TL maddî tazminat ve 50.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Dava dilekçesi davalıya 03.10.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı vekili süresinden sonra 17.11.2020 tarihinde sunduğu beyan dilekçesinde davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kocanın, eşine küfür ve hakaret içerikli kelimeler sarf ettiği ve bu durumu üçüncü şahısların yanında yaptığı, eşini küçük düşürdüğü, başka kadınlara karşı aşkım, canım kelimelerini kullandığı bu nedenle sadakat yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu kabul edildiği ,davacı tanıklarından Nihal'in beyanları ile davalı koca, davacı kadın eşine iki sene önce şiddet uyguladığını söylemiş ise de iddia edilen bu olayın çok öncesinde yaşandığı, bu nedenle kadın, kocanın bu kusurlu hareketlerini affettiği, hiç değilse hoşgörü ile karşıladığı ve bu hususta hukuki bir müracaata ilişkin durumun bulunmadığı gibi ilgili olayda dinlenilen tanıklar Gülten ve Fazlı'nın beyanları görgüye dayalı olmayıp duyuma dayalı olduğu anlaşılarak bu hususun kocaya kusur olarak atfedilmediği, tarafların ayrılmalarına neden olan son olayda ise davalı kocanın, kadın eşine şiddet eylemi uygulamak üzere üzerine yürüdüğü ve bu durumdan sonra tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davacı tanık beyanları ile sabit olduğu, taraflar arasında davalının kusurlu tutum ve davranışları nedeniyle geçimsizlik bulunduğu bu şekilde ki davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu bulunduğu ,müşterek çocukların yaşı bakımından anne sevgisine ve bakımına muhtaç olduğu, sosyal inceleme raporu da dikkate alınarak tarafların ortak çocuklarının velayetlerinin davacı anneye verilmesinin çocukların üstün yararına ve çocukların lehlerine olacağı gerekçesi ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, çocukların velâyetlerinin davacıya verilmesine, çocuklar lehine 350,00' şer TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 250,00' şer TL ye indirilerek davamına, kararın kesinleşmesi halinde iştirak nafakası olarak devamına, davacı lehine 350,00' TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi halinde yoksulluk nafakası olarak devamına, davacı lehine 25.000,00 TL maddî tazminatın ve 20.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili evlilik birliği içinde kusurlu davranışların kadından kaynaklandığını, kadının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı tanıkları ile husumeti bulunduğunu, erkeğe yüklenen sadakatsizlik kusurunun ispatlanmadığını, erkeğe yüklenen kusurları kabul ispat edilemediğini, kadın lehine maddî tazminat ve manevî tazminat koşullarının oluşmadığı ve miktarının fazla olduğu, ortak çocukların velayetinin babaya verilmesi gerektiği sebepleri ile İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma, kusur belirlemesi, velâyet, yoksulluk nafakası ve maddî tazminat, manevî tazminat yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 25.06.2013 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten 29.05.2014 ve 08.06.2016 doğumlu iki müşterek çocuklarının bulunduğu, davacı kadının aralıklı olarak çalıştığı, davalı erkeğin ise elektrikçi olduğu, davalının sosyal inceleme raporu içeriğinde alınan beyanında 2021 yılında aylık 6.000,00-7.000,00 TL kazandığını beyan ettiği, Ankara ili Mamak ilçesinde üzerine kayıtlı bir meskeni ve 1994 model Skoda marka aracı bulunduğu, davalı erkek üzerine kayıtlı olan ... ** ** no'lu gsm hattı kayıtlarına göre farklı numaralarla gece geç saatlerde görüşme ve mesaj kayıtlarının bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleştiği, kadına yüklenmesi mümkün kusur bulunmadığı, kusur belirlemesinde hata yapılmadığı ,müşterek çocukların yaşı, henüz anne bakım, şefkat ve gözetimine ihtiyaç duyduğu çağda olmaları, davacı annenin velâyetten kaynaklanan yetki ve görevlerini ihmal ettiği ya da kötüye kullandığı yönünde delil bulunmaması ve dosya kapsamında bulunan sosyal inceleme raporuna yansıyan beyan, gözlem ve tespitler dikkate alındığında, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesinde, nafaka, maddî tazminat, manevî tazminat taktirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin gsm kayıtlarına ilişkin tespitinin hatalı olduğunu , davalının bir dönem çiğ köfte işletmecisi olduğu çiğ köfte satışlarının gece saatlerinde yapılıyor olması sebebi ile Bölge Adliye Mahkemesinin bu yöndeki tespitinin hatalı olduğunu, yaralama olayı sonrasında davacının davalıyı affettiğini, af öncesi gerçekleşen olayların boşanma davasına konu edilemeyeceğini ,davacı tanıklarının gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını ileri sürüp mahkeme kararının kusur belirlemesi, maddî tazminat, manevî tazminat ve yoksulluk nafakası bakımından bozulamsını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bulunan geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, mahkemece kadın yararına hükmedilen maddî tazminat , manevî tazminat ve yoksuluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davalı erkeğe kusur olarak yüklenen sadakat yükümlülüğünü ihlal vakıasının güven sarsıcı davranış boyutunda kaldığının anlaşılmış bulunmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.