"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1491 E., 2023/462K.
DAVANIN KONUSU : Karşılıklı Boşanma
DAVA TARİHİ : 04.09.2019
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kütahya 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/567 E.- 2020/378 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince eylemli ayrılık nedeni ile açılan asıl boşanma davasının ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile açılan karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; aralarındaki geçimsizlik nedeniyle 2011 yılından beri ayrı yaşadıklarını, erkek tarafından açılan boşanma davasının Kütahya Aile Mahkemesinin 2013/455 Esas 2014/705 Karar sayılı ilamı ile reddedildiğini, kararın 09.09.2014 tarihinde kesinleştiğini, bu kesinleşmeden itibaren tarafların evlilik birliğinin devamı yönünde hiçbir şekilde bir araya gelmediklerini, tarafların çocuklarının olmamasının sebebinin kadının ASD hastalığı nedeniyle olduğunu, kadının bu hastalığı evlilik sırasında gizlediğini, 2002 yılında davalının kalp ameliyatı geçirdiğini, erkeğin eşine tüm desteğini verdiğini, erkek 2010 yılında iflas edince kadının hiçbir manevî destekte bulunmadığını, erkeğin 2011 yılında da borçlarını ödeyebilmek için İstanbul'a gittiğini, kadının kullanmaması gereken ilaç yüzünden felç geçirdiğini, işinden izin alarak eşine destek olduğunu, sonrasında erkeğin annesinin vefat ettiğini, bu vefat nedeniyle kadının eşini arayıp baş sağlığı dilemediğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ret ile sonuçlanan ilk davayı açan ve fiili ayrılığa sebep olan davacının boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerektiğini, kadının evlendiği tarihte herhangi bir rahatsızlığının bulunmadığını, erkeğin iş yerindeki tüm borçlara kefil olduğunu, işyerinin piyasaya çok fazla borçlandığını, eve hacizlerin gelmeye başladığını, erkeğin borçları ödemeye başlayınca eve hiçbir para getirmediğini, kadının Kütahya Müftülüğünde hafız olarak çalışmaya başladığını, almış olduğu ücret ile ortak hanenin zaruri ihtiyaçlarını karşıladığını, erkeğin, kadının rızasını almadan İstanbul'a gittiğini, kadının hiçbir ihtiyacı ile ilgilenmediğini, bu sıkıntılar nedeniyle kadının 2011 yılında felç geçirdiğini ve sol tarafının tutmamaya başladığını, eşine haber verildiğini, eşinin yanında hastanede üç gün kaldığını, müvekkilinin 2012 yılında ikinci bir ameliyat olduğunu, bu ameliyat sırasında erkeğin haberinin olmasına rağmen kadını arayıp ihtiyaçlarını sormadığını, bu süreçte kadına ailesinin baktığını, bu dönemde erkeğin bir kadınla gayri resmi olarak başka bir kadınla yaşadığını, kadının eşi tarafından terk edildiğini, erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tüm dosya kapsamından açıkça anlaşılacağı üzere tarafların Mahkememizin 2013/455 Esas 2014/705 Karar sayılı dosyasıyla reddedilen ve 09.09.2014 tarihinde kesinleşen karardan bu yana üç yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen tekrar bir araya gelmedikleri, bu hali ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulünün gerektiği, davalı- karşı davacının karşı dava dilekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmayı talep ettiği, Mahkemece dinlenen tanık beyanları ve dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere; tarafların evlendikten sonra Kütahya'da ikamet ettikleri sırada erkeğin bir işyerine ortak olduğu, ancak bu işyerinin iflas ettiği, diğer ortağın kaçması nedeniyle borçların erkeğin üzerine kaldığı, bunun üzerine erkeğin çalışmak amacıyla İstanbul'a gittiği, kadının ise Kütahya'da kaldığı ve belirli bir süre sonra ameliyat olduğu, erkeğin de bu süreçte eşinin yanında yer aldığı, ancak kısa bir süre sonra kadının ikinci ameliyatını olduğu ve felç geçirdiği, erkeğin bu süreçte ve bundan sonra eşi ile hiç bir şekilde ilgilenmediği ve onu arayıp sormadığı, kadının kendi ailesi tarafından bakıldığı, 2013 yılında erkeğin eşine karşı boşanma davası açtığı ve bu davanın reddine karar verildiği, tarafların bu olaydan sonra tekrar bir araya gelmedikleri, her ne kadar erkek, kadının, annesinin vefatı nedeniyle aramadığını beyan etmiş ise de erkeğin annesinin taraflar arasındaki reddedilen boşanma davasından önce 2012 yılında vefat ettiği, ayrıca kadının hastalığı da dikkate alındığında bu hususta kendisine kusur izafe edilemeyeceği kanaatine varıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında yukarıda açıklandığı üzere; davacı- karşı davalı erkeğin, eşinin ikinci ameliyatında ve sonrasında onunla ilgilenmemek, arayıp sormamak, ihtiyaçlarını karşılamamak, reddedilen boşanma davasında da kendi kusurlu hal ve hareketleri nedeniyle boşanma davası açarak fiili ayrılığa sebep olmak şeklindeki eylemleri sebebiyle tam kusurlu olduğu, davalı-karşı davacı kadının kusurunun ise erkek tarafından ispatlanamadığı gerekçesi ile asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince kabulü ile karşı boşanma davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî tazminatın ve 20.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hatalı kusur belirlemesini yapıldığını, tazminatlar belirlenirken ekonomik durumunun nazara alınmadığını belirterek, kusur belirlemesi, kabul edilen maddî ve tazminat ile miktarları yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; belirlenen tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan karşı boşanma davasında kadın yararına kabul edilen maddî ve manevî miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete göre az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası ile son fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı- karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca daha uygun miktarda maddî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan maddî tazminat miktarı yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kadın yararına hükmolunan maddî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı- karşı davacı kadının sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.