Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4423 E. 2023/6161 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, tarafların kusur oranları, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının belirlenmesi ile erkeğin zina iddiasının ispatlanıp ispatlanamadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, istinaf mahkemesinin erkeğin tazminat dışındaki hususlara yönelik ve kadının tüm temyiz itirazlarını reddeden kararı onanmış, erkeğin tazminata ilişkin temyiz talebi ise istinaf yoluna başvurmaması sebebiyle reddedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1134 E., 2023/193 K.

...

...

...

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 16. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/675 E., 2022/296 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin birleşen davasının reddine, kadının asıl ve birleşen davası ile erkeğin karşı davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı-davacı erkek tarafça; erkeğin birleşen davasının reddi, kusur belirlemesi, velâyet ve yetersiz inceleme yönünden, ... kadın tarafından ise; erkeğin karşı davasının kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakaları ile maddî ve manevî tazminatların miktarı, nafakalara uygulanacak ÜFE'nin başlangıç tarihi yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesince verilen esastan ret kararına karşı hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmayan davalı-davacı erkeğin, bu konuda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı-davacı erkeğin kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlara yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı-davacı erkek vekilinin kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar dışındaki, ... kadın vekilinin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğe sağlanan maddî imkanların zaman içinde sorun olduğunu, sıklıkla tartışma yaşanmaya başlandığını, bunun üzerine erkeğin talebi ile 2013 yılında mal ayrılığı sözleşmesinin imzalandığını, erkeğin zaman içinde kadının babası ile olan anlaşmazlıkları kadına yüklemeye çalışarak sorun çıkardığını, çocuklarla ilgilenmediğini, kadının iş hayatında başarılı olmasını kıskanmaya başladığını, kadını aşırı kıskançlık sonucu sadakatsizlikle suçladığını, kadının telefonuna takip programı yüklediğini, zaman zaman kadına ve kadının annesine ağır küfürler ettiğini, evdeki eşyalara zarar verdiğini, erkeğin arkadaşları ile 3-4 günlük seyahatlere çıkmaya ve eve yorgun dönüp kadın ve çocuklarla ilgilenmemeye başladığını, bilgisayar ve telefondan yüksek meblağlar yatırarak oyunlar oynadığını, şirket hesabından habersiz para alarak kendisine bir uçak ve iki daire satın aldığını, taraflar arasında 15.05.2018 tarihinde yaşanan olayda erkeğin kahvaltı sırasında sinirlenip bardağı masaya fırlatıp kırdığını, bunun üzerine kadının erkek hakkında uzaklaştırma kararı aldığını, ancak 25.05.2018 tarihinde tarafların Roma'ya tatile gittiklerini, burada erkeğin maddî destek talebinde bulunduğunu, 07.08.2018 tarihinde erkeğin kadına gönderdiği mesajla ölüm orucuna başlayacağı yönünde tehditlerde bulunduğunu, maddî taleplerini yinelediğini, kadına zarar vermekle tehdit ettiğini, kadının 14.08.2018 tarihinde erkek aleyhine uzaklaştırma kararı aldığını belirterek davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 7.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, iştirak nafakasının her yıl TÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili birleşen dava dilekçesinde; taraflar arasında henüz evlilik birliği sona ermemişken erkeğin zamanının çoğunu başka bir kadınla geçirdiğini gösteren sosyal medyada fotoğraf ve hikayeler paylaştığını, erkeğin sosyal medya paylaşımlarından bu kadın ile Göreme'ye gittiği, otelde kaldığı, şarap eşliğinde baş başa yemek yediği, bu kadının kim olduğunun tam olarak anlaşılamasa da en çok yorum yapan ... isimli kadının profiline girildiğinde erkek ile kadının birlikte olduğuna ilişkin fotoğrafların görüldüğünü, kadının paylaşımlarından erkek ile daha önce de başka yerlere gidip kaldıklarının anlaşıldığını belirterek birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 2.500.000,00 TL maddî 2.500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde; kadının dava dilekçesindeki iddialarının asılsız olduğunu, kadının tek amacının iş olduğunu, erkeği ve ortak çocukları ikinci plana attığını, erkeğin kadının babasının baskısı sonucu pilotluk mesleğini bırakmak zorunda kaldığını, kadının her tartışmada "benim param, malım, şirketlerim, sen bir hiçsin" şeklinde aşağıladığını, bu nedenle erkeğin teklifi ile mal ayrılığı sözleşmesinin yapıldığını, kadının hastalık derecesinde şüpheci olduğunu, evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, her tartışmada küfür ve hakaret ederek erkeği evden kovduğunu, her tartışmada üçüncü kişileri de dahil ederek erkeği kötülediğini, ailece çıkılan tatilde erkeğin kullandığı ilacın cinsel isteksizlik yarattığını belirtmesi üzerine kadının başka biri olduğu yönündeki söylemleri nedeniyle tartışma yaşandığını, 07-11.08.2018 tarihlerinde kadının attığı mesajlarda erkeğe aşık olduğunu ve dördüncü çocuğu yapmak istediğini belirttiğini, bu durumun af niteliğinde olduğunu, kadının eski nişanlısına ait resimleri sakladığını, arkadaşları ile dışarıda olduğunu söyleyip gece geç saatte geldiğini, sonradan bir erkek arkadaşını evinde olduğunu itiraf ettiğini, kadının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu belirterek karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 10.000,00TL tedbir ve iştirak nafakasına, iştirak nafakalarının yıllık TÜFE oranında arttırılmasına, erkek yararına 100.000.000,00TL maddî ve 25.000.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; kadının ... Ş. ile cinsel ilişki yaşadığını, kadının bu kişiye ayrı bir ev tuttuğunu, bu ilişki sebebi ile çocuklarının yaşadığı konuta günlerce gelmediğini, kadın ve bu kişinin yakınlaşmasının iş yerinde de dikkat çektiğini, kadının otele bu kişi ile girerken görüldüğünü, ortak çocukların yanında dahi cinsel içerikli sohbet gerçekleştirdiğini belirterek birleşen davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca aksi halde 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 100.000.000,00 TL maddî ve 25.000.000.00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve karşı davalar yönünden yapılan incelemede erkeğin şirket hisselerinin kendisine verilmesini, aksi takdirde ölüm orucuna gireceğini söyleyerek eşine baskı yaptığı, eşine hakaret ve küfür ettiği, çocuklarla yeterince ilgilenmediği, internet üzerinden yüksek miktarlarda kumar oynadığı; kadının da eşinin annesine "senin oğlun erkek değil, delirmiş" dediği, erkeğin ağır kadının az kusurlu olduğu, asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, tarafların birleşen zina davaları yönünden ise, erkeğin dava dışı ... D. isimli kadınla 12.11.2019 tarihinde ... isimli otelde aynı odada birlikte kaldığı, kadının zina nedeniyle açtığı birleşen davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği, erkeğin ise zina hukukî nedeniyle açtığı davasını ispatlayamadığı, erkeğin dinlenen tanığı ...'in kadının evinde bir süre çalışan yardımcısı olduğu, hırsızlıktan dolayı kadının şikayetçi olması nedeniyle aralarında husumet bulunduğu, bu tanığın beyanına itibar edilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve karşı davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca, kadının zina nedeniyle açtığı birleşen davanın 4721 sayılı Kanun'un 161inci maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin zina nedeniyle açtığı birleşen davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına ayrı ayrı hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinde 2.000,00 TL 'ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra her bir çocuk yararına ayrı ayrı aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl kesinleşme tarihinden itibaren ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 250.000,00 TL maddî 250.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın reddi gerektiğini, kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin annesinin tanık olarak verdiği beyanın doğru olmadığını, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarının düşük olduğunu, nafakaya uygulanacak ÜFE artış oranının kesinleşme değil karar tarihinden itibaren uygulanması gerektiği, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının düşük olduğunu ve her bir dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken tek maddî ve manevî tazminata hükmedildiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile nafakalara uygulanacak ÜFE'nin başlangıç tarihi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı -davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın tek tarafın menfaatinin gözetilerek verildiğini, tanık ...'in beyanının hükme esas alınmamasının kanuna aykırı olduğunu, kadın ile tanık ... arasındaki husumetin erkeğin boşanma davasından sonra gerçekleştiğini, kadının zinasının tanık beyanı ile ispatlandığını, mahkemece getirtilmesi talep edilen kamera kayıtlarının özel hayatın gizliliğine müdahale olduğu kabul edilerek getirtilmediğini, ... Ş. Hakkında yazılan müzekkerelerin de iade edildiğini, kararın bozulması gerektiğini belirterek erkeğin birleşen davasının reddi, kusur belirlemesi, velâyet, yetersiz inceleme yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin 17.11.2018 tarihinde Eskişehir... Otel'de, 12.11.2019-14.11.2019 tarihleri arasında ... Hotel'de, birleşen dava tarihinden sonraki 10.08.2020 tarihinde Çeşme'de

... Pansiyon'da ... D. isimli kadınla aynı odada konakladığı, kadının ise 22.07.2020 tarihinde ... Ş. isimli kişi ile aynı otelde kalmış ise de, kadın ve ... isimli şahsın farklı odalarda konakladıkları ve ... isimli kişinin odasında ... Ş. isimli kişi ile birlikte kaldığının anlaşıldığı, tanık ... ile kadın arasında husumet bulunması, bu tanığın beyanlarının tanık ...beyanları ile çelişiyor olması,bu tanığın "kadının odasına giremediğini, kadının odasına sadece diğer çalışanın girebildiğini" beyan etmesine rağmen, kadının özel hayatına ilişkin detayları kendisine anlattığı yönündeki beyanının kendi içerisinde dahi çelişkili olması, kadının odasına girmesine izin verecek kadar güvenmediği bir çalışanına özel hayatı hakkında bilgi vermesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı dikkate alındığında, erkeğin açtığı birleşen davanın ispatlanamadığı, reddi kararının isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle :kadının kusurunun bulunmadığını, erkeğin karşı davasının reddi gerektiğini, erkeğin annesinin tanık olarak verdiği ifadenin gerçeği yansıtmadığını, erkeğin maddî durumuna göre ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğunu, nafakaya uygulanacak ÜFE artış oranının kesinleşme değil karar tarihinden itibaren uygulanması gerektiği, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının düşük olduğunu ve her bir dava için ayrı ayrı belirlenmesi gerekirken tek maddî ve manevî tazminata hükmedildiğini belirterek karşı davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen tedbir ve iştirak nafakalarının miktarı ile nafakalara uygulanacak ÜFE'nin başlangıç tarihi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının zina eyleminin ispatlandığını, dava dışı ... D.'nin otel kayıtlarının bu kişinin muvafakati alınmadan dosyaya eklendiğini, ancak dava dışı ... Ş. İle ilgili müzekkerelerin kadın vekilinin itirazı üzerine geri gönderildiğini, yasa dışı yollarla elde edilen fotoğrafların esas alındığını, tanık ...'in beyanlarının hükme esas alınması gerektiğini, kadının ile tanık ... arasında erkeğin birleşen dava tarihinde bir husumet bulunmadığını, kadının erkeğin birleşen dava tarihinden sonra tanık ... hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, ortak çocukların velâyetlerinin babaya verilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminatların miktarının fazla olduğunu belirterek erkeğin birleşen davasının reddi, yetersiz inceleme, kusur belirlemesi, velâyet, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik varsa kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin karşı davasının kabulü kararının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile ortak çocuklar yararına hükmedilen iştirak nafakalarının miktarılarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, iştirak nafakalarına uygulanacak ÜFE artışının başlangıç tarihinin doğru tespit edilip edilmediği, velâyetlerin anneye verilmesi kararının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, eksik inceleme ve usulî bir yanlışlığın bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci, 336 ncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı-davacı erkek vekilinin, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.... kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...