"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/20 E., 2022/54 K.
DAVA TARİHİ : 30.03.2007 - 15.09.2014
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına ve kısmen kabul, kısmen ret
Taraflar arasındaki katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece karar verilmesine yer olmadığına ve kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı ... kadın vekili ve katılma yoluyla davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... kadın vekili dava dilekçesinde; davalı-davacı erkeğin müvekkili ile evlendikten sonra Hollanda'ya gittiğini, tarafların burada birlikte çalıştıklarını, birikim yaptıklarını ve bu birikimleri ile Türkiye'ye gelerek taşınmaz aldıklarını, davalı-davacının taşınmazları % 50'şer paylı olarak her ikisinin adına aldığını söylediğini, müvekkilinin de davalı-davacıya inandığını, mülkiyetini satın aldıkları iş yerini birlikte tamir ve bakımını yaptırdıklarını, söz konusu yerde ... Kozmetik Ürünleri Tic. ve San. Ltd.Şti adında bir şirket kurarak işletmeye açtıklarını, 1000 paydan oluşan şirket hisselerinin 800 payını müvekkili, 200 payının davalı-davacı adına yapıldığını, müvekkilinin çalışmaları ve yeni yatırımları ile SPA malzemelerinin alındığını, müvekkilinin paylı satın aldığını zannettiği tüm taşınmazların davalı-davacının kendi adına aldığını öğrendiğini, müvekkillinin yurt dışında ve davalı-davacının da şirketinin müdürü olması nedeni ile şirketi borçlandırıp batıracağı tehditleri üzerine müvekkilinin şirketteki payının çok olduğundan başının derde gireceği düşüncesiyle hiç bir para almadan şirketi devretmek zorunda kaldığını belirterek; taşınmazların ve aracın % 50 payının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde değerleri belirlenerek % 50'sinin tahsilini, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde müvekkilinin Hollanda'da bir çok firmada üst düzeyde çalıştığını, müvekkilinin çalışmaları sonucu elde edilen gelir ile evlilik birlikteliği içinde mesken vasfında iki adet taşınmaz ve bir motorsiklet alınarak ... adına tescil edildiğini belirterek; müvekkilinin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla ... adına kayıtlı mal varlığının tasfiyesiyle, evlilik birliğinde satın alınarak ... adına tescil edilen tüm mal varlığının tespit edilerek % 50'si tutarındaki katkı payı alacağının şimdilik 141.000,00 TL'sinin boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı erkek cevap dilekçesinde; davacı-davalının tanık dinletmesine muvaffakatlarının olmadığını, iddiaların soyut ve destekten yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. ... kadın vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 04.05.2011 tarihli ve 2008/382 Esas ve 2011/532 Karar sayılı kararı ile, davanın katkı alacağı davası olduğu, tarafların evlilik birliği içinde birlikte çalıştığı ve yine evlilik birliği içinde çeşitli mallar edindikleri, bilirkişi marifetiyle edinilen malların değerlerinin tespit edildiği, evlilik birliği boyunca tarafların aile ekonomisine katkılarının belirlenerek katkı oranları tespit edildiği ve davacı-davalının katkı alacağının miktarı 100.000,00 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüyle 100.000,00 TL'nin tahsiline karar verilmiş; ... vekilinin 24.06.2011 tarihli tavzih talebi üzerine Mahkemece 29.06.2011 tarihli maddî hata kararıyla, hükmün 1 inci maddesine davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına şeklinde ekleme yapılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili ve ... kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.11.2012 tarihli ve 2012/8655 Esas, 2012/10309 Karar sayılı kararı ile, yapılan araştırma incelemenin yereli olmadığı, aracın kayıtları olmadığından edinme tarihinin belirlenemediği, 23.06.2006 vade tarihli kambiyo senedinin tasfiyeye dahil olup olmadığının değerlendirilmediği, davalı-davacı erkeğin harcı yatırılmak suretiyle açtığı ayrı bir dava ve istek olmadığından ... üzerine kayıtlı mallar nedeniyle takas yapılmasının hatalı olduğu, taleple bağlılık ilkesine aykırılık olduğu belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece 11.12.2019 tarihli ve 2013/513 Esas, 2019/1037 Karar sayılı kararı ile, davanın ... tarafından açılan tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde katkı payı alacağı istemli olduğu, 449 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliği içinde edinildiği, taşınmazın değerine göre kadının 249.390,28 TL/2= 124.695,14 TL katkı payı alacağı olduğu, 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks meskenin evlilik birliği içinde edinildiği, taşınmazın değerine göre kadının 128.033,47 TL/2=64.016.73 TL katılma alacağı olduğu, davacı-davalının davayı 100.000,00 TL olarak açtığı, taleple bağlılık ilkesi gereği karar verilmesi gerektiği; davacı-davalının tapu iptali ve tescil talebi yönünde muvazaa iddiasına dayalı davalarda muvazaa kastının açık bir şekilde saptanması gerektiği, ... tarafça delil ibraz edilmediği gibi tapu iptali ve tescil konusunda karar verilmesinin de mümkün olmadığı; bozma ilamı kapsamında belirtilen mallardan 07 ... 70 plakalı aracın davalı-davacı tarafından Hollanda'da yapılan birikimle alındığı hususunda dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı ve davacı-davalının bu aracın alımına katkı iddialarının kanıtlayamadığı; ... tarafça dava konusu edildiği bildirilen şirketin hisselerinin kuruluşunda % 80 hissesinin ..., % 20 hissesinin ise davalı-davacıya ait olduğu ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ticari ortaklık olduğu anlaşılmış ise de; bozma ilamı doğrultusunda bilgi ve belgeler getirtildiği, bu bilgi ve belgelerden davacı-davalının iradesini sakata uğratıldığına dair herhangi bir bilgiye ulaşılamadığı, ayrıca dava dilekçesinin sonuç ve istek bölümünde bu şirkete ilişkin herhangi bir talebin de bulunmadığı, bir an için talepte bulunduğu varsayılsa dahi dava dilekçesinin ıslah edildiğine ilişkin herhangi bir belge ve bilgi de olmadığı, talep dışına çıkarak herhangi bir karar verilemeyeceği, bozma ilamında şirkete ait bilgi ve belgelerin getirtilmesi istenilmiş ve Mahkemece getirtilmiş ise de; ... tarafın fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu göz önüne alınarak bu şirketle ilgili davasını her zaman açabileceği; ... tarafça dava konusu edilen senedin, tanzim tarihinin 12.11.2000, vade tarihinin 23.06.2006 olduğu ve senet alacaklılarının davalı-davacı ve davalı-davacının ağabeyi Nejat G. olduğu, davacı-davalının takip konusu yapılan alacağa yönelik katkı iddialarının kanıtlayamadığı; davalı-davacı tarafın katılma alacağı istemine bulunduğu 5602 ada 3 parsel 11 nolu meskenin evlilik birliği içinde edinildiği ve 15.03.2004 tarihinde satıldığı ve satış değerine göre davalı-davacının 33.000,00 TL/2=16.500,00 TL katılma alacağı bulunduğu, davalı-davacının 5063 ada 9 parsel 11 nolu taşınmazın da evlilik birliği içinde edinildiği ve 15.03.2004 tarihinde satıldığı, taşınmazın değeri göz önüne alındığında 193.460,02 TL/2=96.730,01 TL katılma alacağı bulunduğu, davalı-davacı tarafça dava konusu edilen mallardan 07 ... 708 plakalı motosikletin davalı-davacının kendisine ait olduğu göz önüne alınarak bu motosikletle ilgili değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle, ... kadının davaya konu ettiği taşınmazların yarı hissesinin tapusunun iptali ve tesciline yönelik talebinin reddi ile, davacı-davalının katkı payı alacağı davasının taleple bağlı kalınarak kabulüne 100.000,00 TL katkı payı alacağının 30.03.2007 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına; davalı-davacı erkeğin davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, 113.230,01 TL alacağın birleşen dava tarihinden itibaren (15.09.2014) işleyen yasal faizi ile birlikte tahsiline yönelik verilen karara karşı, süresi içinde ... kadın vekili ve davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.12.2020 tarihli ve 2020/1224 Esas, 2020/8194 Karar sayılı kararı ile, ... kadının açtığı asıl dava yönünden; Mahkemece, 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks mesken ile 449 parsel sayılı sayılı taşınmazın dava tarihindeki değerlerinin belirlenmesine ilişkin bilirkişi raporunun hükme esas almaya ve denetime elverişli olmadığı, Mahkemece davaya konu 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks mesken ile 449 parsel sayılı taşınmazın asıl dava tarihi olan 30.03.2007 itibariyle değerlerinin alanında uzman bilirkişilerden yardım alınmak suretiyle belirlenerek, belirlenen bu değer üzerinde kadının % 50 oranında katkısı olduğu kabul edilerek katkı payı alacağına hükmedilmesi gerektiği; şirket yönünden bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediği, bozma ilamında şirkete ait kayıt, belge ve bilanço kayıtları getirtilerek kadının şirket üzerindeki mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine işaret edildiği, Mahkemece bozma sonrası şirket kayıtları dosyaya kazandırılmadığı, şirketle ilgili herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadığı, buna göre, önceki bozma ilamı doğrultusunda şirkete ait kayıt, belge ve bilanço kayıtları getirtilerek kadının katkı payı alacağı, katılma alacağı ya da değer artış payı alacağı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak araştırılarak sonucuna göre uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün asıl dava yönününden bozulmasına; dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, asıl davada, dosyaya yansıyan bilgi ve belgelere göre, kadının yurtdışında 1993 yılına kadar çalıştığı, 1998 yılına kadar da davalıyla beraber yurtdışında restoran işletmeciliği yaptıkları, sonrasında Türkiye’ye döndükleri, 1998 yılından sonra kadının gelir elde ettiğine yönelik bilgi ve belge olmadığına, tarafların çalışarak elde ettikleri gelirler, 742 sayılı Türk Kanuni Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi dikkate alınarak kadın lehine hesaplamada dikkate alınan % 50 katkı oranında hak ve nesafet ilkelerine göre bir isabetsizlik olmadığına, 02.11.2000 tarihli bononun düzenlendiği ve hakkın doğduğu tarih itibariyle davalının kişisel malı kabul edilmesi, bono sebebiyle edinilmiş mal olarak kabul edilecek faizin de mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra 23.06.2006 tarihinden itibaren işleyeceği anlaşıldığından kambiyo senedine yönelik talebin reddinde bir isabetsizlik olmadığına, 11 parsel ve kooperatif üyeliğine yönelik taleplerin de dava konusu olmadığına göre asıl davada 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks mesken ve 449 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin davalı-davacı erkek vekilinin tüm, ... kadın vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının, 7826 ada 7 parsel 1 nolu bağımsız bölüm ve 07 ... 70 plakalı araca yönelik taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının, kambiyo senedi, 11 parsel sayılı taşınmaz ile kooperatif üyeliğine yönelik ... kadın vekilinin temyiz itirazlarının reddine; birleşen dava yönünden de, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, 01.12.2021 tarihli bilirkişi raporunun belirtildiği üzere boşanmanın kesinleştiği 13.09.2006 tarihi baz alınarak düzenlendiği, bilirkişi raporuna göre 5601 ada 1 parsel 1nolu dubleks meskenin olması gereken değeri gerekli incelemelerden sonra 160.000,00 TL olarak belirlendiği, 449 nolu parselin ise değerinin 298.725,00TL olarak belirlendiği; 05.07.2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; şirketin 30.12.2005 tarihinde tescili yapılan hisse devir sözleşmesi ile 27.12.2005 tarih ve 05 nolu ortaklık kurulu kararına göre 3.kişilere şirketin tamamının devredildiği, davacı kadının hissesinin vekili tarafından hiçbir bedel alınmadan devredildiği, tarafların şirket ortaklığının boşanma tarihinden sonra devir yoluyla fesih olduğu, ayrıca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 68 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, defter tutma yükümlülüğüne tabi olan kişiler ve işletmeye devam eden halefleri, defterleri son kayıt tarihinden; saklanması zorunlu olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren 10 yıl, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun (213 sayıl Kanun) 253 üncü maddesi uyarıca 5 yıl geçene kadar saklamak zorunda olduklarını, şirketin ... Ticaret Sicil Müdürlüğü 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi uyarınca “münfesih” durumunda olduğu, 30.12.2005 tarihinde davacı ve davalı tarafından dava konusu olan şirketin devri gerçekleştiği için mali verilerine (bilanço, gelir tablosu ve mizan) ulaşılamayacağından boşanma tarihindeki şirket değerlemesi yapılamayacağı belirtildiği; dosyada toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; bozma ilamı doğrultusunda getirtilen bilgi ve belgelerin ışığı altında, davalı-davacı erkeğin ... kadını aldatarak ve muvazaalı olarak dava dilekçesinde belirtildiği gibi %50'şer pay ile eşit oranda şirket kurulacağı konusunda iradesini sakata uğrattığına dair herhangi bir belge ve bilgiye ulaşılamadığı gibi, davacı kadına ait hisselerin vekili huzurunda boşanma davası açıldıktan sonra davalı erkeğe devredildiği bu haliyle tasfiyenin sağlandığı, bu aşamada da herhangi bir muvazaanın da tespit edilemediği velev ki böyle bir muvazaa olsa dahi tarafların bunu kanıtlaması gerektiği bu hususun da kanıtlanamadığı; ... kadının katılma alacağı isteminde bulunduğu 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks mesken ile 449 parselde kayıtlı taşınmazların evlilik birliği içerisinde edinildiği, taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL alacağının 30.03.2007 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği, bilirkişi raporu doğrultusunda fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu; şirket yönünden talep edilen katkı payı ve katılma alacağı yönünden ise; ... kadının hisselerinin vekili tarafından davalı-davacı erkeğe devrettiği, bu hususun tutanağa bağlandığı ve taraflarca imzalandığı, ... kadının davalı-davacı erkek ile olan şirket ortaklığının boşanma dava tarihinden sonra devir yoluyla fesih olduğu ve şirketin “münfesih” durumunda olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle, bozma ilamı kapsamı dışında kalan bölümler yönünden karar kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına; şirket yönünden davanın reddine, 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks mesken ile 449 parselde kayıtlı taşınmazlar yönünden taleple bağlı kalınarak 100.000,00 TL alacağının 30.03.2007 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına; Mahkemenin 2013/513 Esas sayılı dosyasında harç masraf, vekâlet ücreti ve bozma kapsamındaki diğer hususlar hakkında karar verildiği anlaşıldığından ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... kadın vekili ve katılma yoluyla davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. ... kadın vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece taleplerinin hiç göz önüne alınmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, 24.06.2011 tarihinde talep edilen ıslah talebinin göz ardı edildiğini, son duruşmadan ıslah talebinin zapta geçmediği gibi yine göz ardı edildiğini, icra dosyasından tahsil edilen alacağın yarısının müvekkilinin alacağına eklenmesi gerektiğini, ayrıca 7826 ada 1 parsel 1 nolu dükkanın değerinin 07.06.2010 tarihinde belirlendiğini, taşınmazın değerinin artığını, işbu taşınmazın değerinin yarısının da müvekkilinin alacağına eklenmesi gerektiğini, 429 parsel saylı taşınmazın 298.725,00 TL değeri dikkate alınarak yarısının müvekkiline verilmesi gerektiğini, kooperatif üyeliğinin 100.000,00 TL olan değerinin yarısının da müvekkiline verilmesi gerektiğini, 197 ada 11 parsel sayılı taşınmazın değerinin belirlenmediğini, değerinin belirlenerek yarısının müvekkiline verilmesi gerektiğini, 07 ... 70 plakalı aracın ve 07 ... 708 plakalı motosikletin değerinin yarısının müvekkiline verilmesi gerektiğini, vekâlet ücretine de yeniden karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; hükmün icrada tereddüte neden olduğunu, bozma kararının sadece asıl davayla ilgili olduğunu, birleşen davanın kesinleştiğini, Mahkemenin de bozmaya uygun olarak asıl dava yönünden, kararın icrasında tereddütte neden olmayacak şekilde hüküm kurması gerektiğini, aksi kabul edilmesi halinde öncelikle davacı-davalının talebinin 100.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, talebin ıslah edilmediğini, bozma öncesi kararda 100.000,00 TL ve bozma sonrasındaki kararda ilk karar göre farklı 100.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL katkı alacağı hükmedilmesi hukuki ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, taleple bağlılık ilkesine açıkça aykırı olduğunu, davacı-davalının reddedilen talepleri yönünden müvekkil lehine yargılama gideri ve vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazların mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğini ve müvekkilinin kişisel malı olduğunu, ... kadının katkısını ispatlayamadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmalık, ispat, katkı payı oranı, talep miktarı, ıslah, usuli kazanılmış hak, infazda tereddüt noktasında toplanmaktadır. Dava, katkı payı, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi, 177 ve devam maddeleri, 190 ıncı maddesi, 297 nci maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.04.1959 tarihli ve 1957/13 Esas, 1959/5 Karar sayılı kararı, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.
3. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
4. Ayrıca, 6100 sayılı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrasında, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca yapılan incelemede; Mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, karar hatalı olmuştur. Şöyle ki, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.12.2020 tarihli kararında asıl dava yönünden tasfiye konusu 5601 ada 1 parsel 1 nolu dubleks mesken ve şirket yönünden kararın bozulmasına karar verildiği, taraf vekillerinin asıl dava yönünden bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının ile birleşen dava yönünden temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki talepler yönünden açıkça onama kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre, infazda tereddüt oluşmaması ve bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış haklar da gözetilerek tarafların talepleri yönünden ayrı ayrı yeniden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sadece bozma kapsamındaki yönlerden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bozulması gerekmiştir.
6. Ayrıca, Mahkemece asıl dava yönünden ... lehine tespit edilen alacak miktarının ne kadar olduğu gerekçeli karardan anlaşılamamaktadır. O halde, Mahkemece, asıl davada ... lehine her bir mal varlığı yönünden tespit edilen alacak miktarının açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirlenerek ve taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde yatırana iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.