Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4516 E. 2024/3149 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının düzenli bir gelirinin olup olmadığı hususunda çelişki mevcut olup, kadının sosyal ve ekonomik durumunun, SGK kayıtları da dikkate alınarak yeniden araştırılması ve sonucuna göre yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerektiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2007 E., 2023/632 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/671 E., 2022/316 K.

Taraflar arasındaki açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, sürekli hakaret ettiği, saygısız davrandığı, aşağıladığını, sürekli tehdit ettiğini, cep telefonunu sürekli kırdığını, kendine zarar verdiğini, eş ve çocuğun ihtiyaçlarını gidermediğini, eş ve çocukla ilgilenmediğini, hastalığıyla ilgilenmediğini, nüfus cüzdanını çıkarması ile ilgilenmediğini, arayıp sormadığını, sürekli boşanmak istediğini söylediğini eş ve çocuğu istemediğini söylediğini, boş ol dediğini, kayınbabanın hakaret ettiğini, boşa bunu deyip tokat attığını, kayınbabanın baskı yaptığı için erkeğin kredi çekip babasına verdiğini, kayınvalidenin oğlum çocuk da sevemeyecek down sendromluymuş bu çocuk dediğini, çocuğu kabul etmediklerini, kadının ailesine bağırıp çağırdığını, erkeğin ailesinin evliliğe müdahale ettiği, sürekli eve geç geldiğini, sürekli telefonla gizli kapaklı konuştuğunu bilgisayarla vakit geçirdiğini, dürüstlük ve sadakat anlayışına uygun davranmadığını, ailesiyle konuşturmadığını, son olayda kendine zarar verdiğini, kadına şiddet uyguladığını, arayıp sormadığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ve kadın yararına ayrı ayrı aylık 1.500,00 TL tedbir-yoksulluk-iştirak nafakasına, kadın yararına faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin ailesinin ortak haneye gelmelerini istemediğini, erkek ve ailesine sürekli hakaret ettiğini, ailesini doldurarak aileler arasındaki huzursuzluğa sebep olduğunu, çocuğun doğurduğu dönemde erkeğin babasının hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, kadının erkeği odaya almadığını, çocuğu sevmesine izin vermediğini, erkek ve annesine hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, kayınbabanın yeter boşansınlar bu iş olmayacak dediğini, kadının da erkeğe bitti bu iş boşa beni dediğini, kayınvalide ve kayınbabanın çocuğa kendi adlarını vermek istemediğini söylediklerini, psikolojik tedaviye yanaşmadığını, sürekli tehdit ettiğini, eşinin konuşmalarını sürekli kayda aldığını, aşırı kıskançlık yaptığını, çocuğu erkek ve ailesine göstermediğini, tehdit ettiğini, evden çıkarmadığını, kapıyı kilitlediğini, hakaret ettiğini, telefonu sehpaya fırlattığını, itiş kakış yaptığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının da erkeğin evden çıkmasına engel olarak özgürlüğünü kısıtladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin babaya verilmesine, anne ile kişisel ilişki kurulmasına, erkeğin çocuk yararına talep ettiği tedbir ve iştirak nafakası talebinin reddine, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına kadın yararına faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusuru belirlemesinin hatalı olduğunu, velâyeti düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu, tedbir-yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek kararın belirtilen yönlerden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, velâyeti kendisine bırakılan çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesinin gerektiğini, kadın yararına tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek kararın tümü yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece belirlenen ve erkeğe yüklenen kusurlu davranışların yanında, erkeğin, sürekli kendine vurarak zarar vermek suretiyle kadında korku oluşturduğu ve çocuğun down sendromlu olması nedeniyle kadını suçladığı, eş ve çocuğunun ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği hususları sabit olduğu halde bu hususta kusur verilmemesinin hatalı olduğu, Mahkemece kadına kusur olarak yüklenilen vakıanın ispatlanamadığı, ispatlanmayan vakıanın kusur olarak yüklenilmesinin hatalı olduğu, bu haliyle boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu; ayrılık döneminde ilk başta çocuğun anneyle yaşadığı, 2020 yılı nisan ayı sonunda babayla yaşamaya başladığı ve halen de babayla yaşadığı, çocuğun bakım sorumluluğunun babaya devredilmiş olması, çocuğun baba yanında eğitim sürecine başlanmış olması, sosyal inceleme raporlarında velâyetin babaya verilmesinin belirtilmesi ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında velâyetin babaya verilmesi doğru olduğu; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına göre gelirlerinin denk olmadığı, kadının asgari ücretle çalışmasının kendisini yoksulluktan kurtarmayacağı, nafakanın niteliği, kusur durumu, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı,bu kusurların aynı zamanda kişilik haklarının ihlalini oluşturduğu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile tazminatlara hükmedilmesini doğru ancak tazminat miktarlarının az olduğu; kendisi yoksul olan kadın aleyhine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi mümkün olmadığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi gereğince davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine, faizi ile birlikte kadın yararına 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata; davalı erkeğin tüm, davacı kadının diğer itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kararın hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet, tazminat ve nafaka miktarları yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin çocuğun yüksek yararına uygun olup olmadığı, tazminat ve nafaka koşullarının oluşup oluşmadığı ile kabulüne ve reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesi, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 330 uncu, 335 inci ve 336 ncı maddeleri 6100 sayılı Kanun’un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep edenin boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi gerekir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırması tutanaklarında kadının İş-Kur bünyesinde stajyer kursiyer olarak çalıştığının belirtildiği, Mahkemece bu nedenle davacı kadın lehine hükmolunan aylık 450,00 TL tedbir nafakasının 02.06.2021 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verildiği, yargılama sonunda kararla birlikte yeniden 02.06.2021 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere devamına ve nafakanın karar tarihi olan 19.04.2022 tarihinden itibaren aylık 500,00 TL'ye çıkarılarak kesinleşmeden itibaren aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakasına hükmedildiği; buna karşılık hazırlanan sosyal inceleme raporunda kadının çalıştığını beyan ettiği, erkek tarafından da kadının düzenli bir işinin olduğunun belirtildiği görülmüştür. Gerçekleşen bu durum karşısında davacı kadının düzenli bir gelirinin olup olmadığı hususunda çelişki söz konusudur. O halde, yeniden usulünce tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının SGK kayıtları dikkate alınarak etraflıca araştırılarak, kadının sürekli ve düzenli bir işte çalışıp çalışmadığının, çalıştığının tespit edilmesi halinde, çalışması karşılığında elde ettiği gelirin düzenli ve sürekli olup olmadığının, kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde bulunup bulunmadığının belirlenerek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre kadın vekilinin yoksulluk nafaka miktarı ile erkek vekilinin iştirak nafakasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

2. Tarafların sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara geri verilmesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.