"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/165 E., 2023/672 K.
DAVA TARİHİ : 19.11.2018
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çanakkale 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1020 E., 2020/620 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1991 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden bir tane ortak çocuklarının olduğu, kadının, eşini seven, evine bağlı ve aile birliğinin üzerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirdiğini; ancak davalı erkeğin kusurlu davranışları sonucunda tarafların evlilik birliğinin geçimsiz bir hal aldığını, tarafların bir süredir ayrı yaşadıklarını, erkeğin evlendiği günden itibaren kadının ailesi ile görüşmediğini ve kadının da görüşmesini istemediğini, kadının ailesi tarafların evlerine ziyaret için gelmek istediklerinde taraflar arasında tartışma çıktığını, geldikleri zamanda kadının küçümsendiğine, hakaret edildiğine, erkeğin kadına kötü davranışlar sergilediğine, şiddet gördüğüne şahit olduklarını, kadının babası vefat ettiğinde erkeğin cenazeye katılmadığını, davalı erkeğin evlilik birliği içinde eşlerin birbirine göstermesi gereken desteği kadına hiç bir zaman göstermediğini, kadının annesi ev telefonundan aradığında erkeğin, kadının annesinin yüzüne telefonu kapatmayı huy edindiğini; kadının, davalının ve ailesinin fiziksel ve manevî şiddetlerine maruz kaldığını, davalı erkeğin, kadını çocuğu ile tehdit ettiğini, zaman zaman ortak çocuğu Çanakkale'ye getirerek iletişim kurmasını engellediğini, ortak çocuğu davacı annesine karşı doldurduklarını, davalının davacıya karşı hakaretler ettiğini, tehdit ettiğini, rencide edici söylemlerde bulunduğunu, hakaret içerikli söylemleri ile yatağını ayırdığını, tarafların evlilikleri boyunca erkeğin ailesi ile birlikte yaşadıklarını, kadının evlilikleri boyunca hem tarlada çalıştığını hem de ev işlerini yaptığını, kadının, erkeğin anne ve babasına da baktığını, davalının babasının tarlalarında kadının çiftçi olarak çalıştığını, erkeğin gelirinin çok yüksek olduğunu, müvekkilinin tarlalarda davalıdan daha çok çalıştığını, sosyal güvencesinin ödenmediğini, 27 yıl ağır çalışma koşulları sonucu kadında bel fıtığı ve boyun fıtığı gibi ciddi rahatsızlıkların meydana geldiğini, kadının yıllarca bu duruma çocuğu için sabretmeye çalıştığını ancak evlilik birliğinin çekilmez hal aldığını, en son gün kadının 03.00 sıralarında evdeki seslere uyandığını, davalının, davalının annesinin ve kardeşinin kendi hakkında konuştuklarına kulak misafiri olduğunu, daha önce de bir çok kez işitmiş olduğu sözleri duyduğunu ve ağlayarak yanlarına geldiğini, sonrasında davalının annesinin ve kardeşinin tarafların yatak odasına girerek tartışma çıkarttıklarını ve kadına şiddet uyguladıklarını, kayınpederini uyandırdıklarını ve kayınpederinin kadını evden kovduğunu, davalının da kadına şiddet uygulayarak evden kovduğunu ve gelemesin diye kapıyı kilitlediğini ve sokağa attığını, kadının hiç bir eşyasını alamadan evden kovulduğunu, evine dönemediğini, davalı eşi tarafından tehdit edildiğini, kadının kimliğinin dahi ortak evde kaldığını, evlilik birliğinin davalının tam kusurlu davranışları sebebi ile bu noktaya geldiğini belirterek fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmaz mallar üzerine ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, kadının kişisel eşyalarını güvenli olarak teslimi açısından mahkemece ara karar kurulmasına, açılan davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, dava tarihinden itibaren tedbiren davacı için aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına, 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminatın faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının davasını babasının malvarlığına dayandırdığını, kadının davasının mal ve altın beyanı olduğunu, kadının eşinin piyasaya 300.000,00 TL civarında borcu olduğunu bildiğini, kadının devamlı olarak ortak evde mal, mülk üzerine çatışma yaşaması nedeni ile 3 Ağustos tarihinde eşyalarını ve altınlarını toplayıp gittiğini, erkeğin borçlarını kapatabilmek için taşınmazı satışa çıkartması ile boşanma davasının açıldığını, kadının davalının babasının yanında çalışmasını yıllardır katlanamadığını, erkeğin babasının mallarının ölümü neticesinde kardeşler arasında paylaşılacak olmasını sindiremediğini, erkeğin babasına ait tarlalarda elde edilen gelirin kendi paylarına ayrılmasını istediğini, kadının tarlalarda amele gibi çalışmadığını, işçi başı olarak gözettiğini, kadının kendisi kovulmadan evden gittiğini, kadının 2018 yılı Ağustos ayında ortak evini terk ettiğini, erkeğin asgari ücretli olduğunu, oğlunu üniversitede okuttuğunu; erkeğin, kadının ailesi ile görüşmesini engellemediğini, yılda en az 20 gün kadının ailesinin yanına gidip kaldığını, kadının babasının kendi köylerinde 25 yıl önce erkeğin üzerine yürüdüğünü, erkeğin mutfaktan bulduğu bıçak ile kendisini koruyarak kaçarak kurtulduğunu, bu konuda adli tahkikat gerçekleşmediğini, kadının ablasının 1996 yılında davalının kendi babaları ile görüşmemesini tarafların evinde konu yaptığını ve tarafların kavgasına sebebiyet verdiğini, kardeşinin kadını evden alıp götürdüğünü ve erkeğin, kadının ablası ile de 1996 yılından itibaren görüşmediğini, davalının davacının ailesi ile görüşmemesinin evlilik birliğini sona erdirme sebebi olmadığını, davalının bu olaylara rağmen davacıyı kısıtlamadığını ve ailesinin yanına yolladığını ve davacının annesini evinde misafir ettiğini, taraflar arasında yıllardır devam eden davacının "biz çalışalım, onlar yesin, baban malları versin, Çanakkale'den ev alalım, ben köyde sıkılıyorum, Çanakkale'de yaşayalım" sözleri ile boğuşulan bir evlilik yaşandığını, kadının maldan mülkten tartışma çıkartarak erkeğe hakaretler ettiğini, boşanmak istediğini ve emekli ile evleneceğini söyleyerek yatak odasını ayırdığını, erkeğin de davacının sözlerinden sonra davacının odasına gitmediğini, evde iki yabancı gibi yaşamaya başladıklarını, bu yaşananları tüm köy halkının ve tarafların çocuğunun bildiğini, erkeğin, oğlunun huzurunun kaçmaması için sessiz kaldığını, tüm bu nedenlerle davacının boşanma davasının ve maddî, manevî tazminat, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, karşı davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-karşı davacı erkek lehine 250.000,00 TL manevî 250.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; eldeki boşanma davasının açıldığı 2018 yılı Ağustos ayı içerisinde bir gün gece yarısı saat 04.00 sularında erkek olan eş ve ailesi tarafından kadın olan eşin ortak konuttan kovulması, kadın olan eşin ortak konuttan kovulması sırasında erkek olan eşin kadın olan eşe seni boşayacağım şeklinde bağırması, erkek olan eşin kadın olan eşe yönelik eşek, hayvan, hayvan oğlu hayvan seni arıyorlar şeklinde sözler söylemesi; kadın olan eşin ise erkek olan eşe hitaben seni boşayacağım, emekli birine varacağım, sana da para yollayacağım şeklinde beyanda bulunması kusurlu davranış olarak kabul edilmiş, tarafların fiili ayrılık tarihinden sonra ve devam eden safhalarda da tarafların tutum ve davranışlarında olumlu yönde bir gelişimin bulunmadığı, taraflar arasındaki evliliğin fiilen sona ermesine götüren olayların ortaya çıkıp büyümesinde erkek olan eşin kusurlu davranışlarının kadın olan eşin kusurlu davranışına göre daha ağır olduğu; taraflar arasında saygı, sevgi ve birlik bağının sona ermesi nedeniyle bu aşamadan sonra evlilik birliğinin devamında tarafların korunmaya değer bir yararın kalmadığı; onları birlikte yaşamaya zorlamanın, ortak yaşamı sürdürmelerini kendilerinden beklemenin gelecekte daha büyük travmaların oluşmasına yol açabileceği gözetilerek olayların akışı karşısında evlilik birliği temelinden sarsıldığı için fiilen biten bu evliliğin hukuksal olarak da sona erdirilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın ve karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına; kadın yararına 800,00 TL yoksulluk nafakası ile, 23.000,00 TL maddî, 17.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiş; davalı-karşı davanın davacısı erkek olan eşin maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin bu aşamaya gelmesinde müvekkilinin hiç bir kusuru bulunmadığını, davalı-karşı davacının tam kusurlu olduğunu, karşı davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, tanık beyanları ile müvekkilinin şiddet gördüğünü ispatladıklarını, ancak erkeğe kusur olarak yüklenmemesinin yanlış olduğunu, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanma davasının açılmasından sonra karşı tarafın eve dönme eğiliminin tüm olayları affettiğinin delili olduğunu, bu nedenle karşı tarafın boşanma talebi ile nafaka ve tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, karşı davalarının tüm ferileri ile birlikte kabulü gerektiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılar, kararın dayandığı deliller ile kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ile re'sen bakılacak kamu düzenini ilgilendiren hususlar dikkate alındığında, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve karşı davanın kabulü ile kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı ve erkeğin reddedilen tazminat taleplerinin verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı -karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı -karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 ve 51 inci maddeleri hükmü dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına hükmolunan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı -karşı davalı kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve yoksulluk nafakasının miktarları yönünden davacı -karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,
3. Davalı -karşı davacı erkek vekilinin tüm, davacı -karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde Gülay'a iadesine,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Özkan'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.