"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1409 E., 2022/1746 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulüyle, karar gerekçesinin düzeltilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/993 E., 2022/9 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle, karar gerekçesinin düzeltilmesine, tarafların sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evliliğin en başından beri kadına karşı şeffaf davranmadığını, evliliklerine gereken özen ve hassasiyeti göstermediğini, annesinin etkisi altında hareket edip, annesinin evliliğe müdahalesine engel olmadığını, ailesi ile birlikte kadına baskı kurduğunu, ailesiyle birlikte erkeğe hakaret ettiğini, aşağıladığını, sosyal hayatı olmadığını, kimseyle görüşmediğini, en ufak meselelerden dolayı sinirlendiğini, çocukluğunda geçirdiği hastalığını sakladığını, tarafların çocuk sahibi olamadıklarını, erkeğin tedaviye bir süre yanaşmadığını, tedavi için doktora gitme kararı alıp tedaviye başlandığında bunun sebebinin erkeğin çocukken geçirdiği bir hastalık olduğunu ve bu hastalığın kadından gizlendiğini, cinsel bakımdan kadına soğuk davrandığını, kadının ev içerisinde yaptığı tüm konuşmaları kayıt altına aldığını, evlilik birliğinin erkeğin kusurlu hareketleriyle temelinden sarsıldığını ileri sürerek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına kadın yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminatın dava tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte erkekten tahsiline, kadın yararına 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, kadının ziynet eşyalarının aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedelinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; kadının yaptığı harcamalar konusunda erkeğe açık olmadığını, erkekten sürekli bir şeyler gizlediğini, nikahtan sonra kadının tutum ve davranışlarının değiştiğini, en ufak tartışmada erkekten ayrılmakla tehdit ettiğini, erkeğe karşı soğuk ve ilgisiz olduğunu, maddî meseleler sebebiyle tartışmalar çıkardığını, kadının annesinin isteklerini yapmazsa evliliklerinin yürümeyeceğini erkeğe sürekli olarak söylediğini, mahrem konuları annesine ve ablasına anlattığını, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, çocuk sahibi olma konusunda gereken özeni göstermediğini, doktorların uyarısına rağmen sigarayı bırakmadığını, erkeğe iftira niteliğinde söylemleri olduğunu ileri sürerek tarafların boşanmalarına, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların Almanya'da yaşadıkları, çocuk sahibi olmak için Türkiye'ye gelip tedavi gördükleri, erkeğe erkek infertilitesi teşhisi konulduğunun sunulan raporlardan anlaşıldığı, kadının yine tedavi için tek başına Türkiye'ye geldiği, erkekten tedavi masrafları için para istediği, erkeğin ise Almanya'da sigortasının olduğu ve tedaviyi karşıladığından bahisle Almanya'da tedavi olmak istediği, para göndermek istemediği, bunun üzerine Türkiye'de olan kadının Almanya'ya geri dönmediği, tarafların o zamandan beri ayrı yaşadıkları, erkeğin çocuk sahibi olmakta zorlanacağını kadına evlenmeden önce söylemediği, erkek tedavi için çaba göstermişse de daha sonrasında tedaviye devam etmediği, kadını "sen ne bilirsin, bilmeden ne konuşuyorsun" şeklindeki cümlelerle aşağıladığı, kadının ise erkeği sürekli boşanmak ile tehdit ettiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, çalışmayan kadın yararına 1.250,00 TL tedbir ve aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası takdirine, kadın yararına 45.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının ziynet alacağı davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, ıslah dilekçesi dikkate alınmadan hüküm verilmiş olması yönlerinden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarları, erkeğin manevî tazminat talebinin reddi, kadının kabul edilen ziynet alacağı davası yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, çocuk sahibi olmakta zorlanacağını kadına evlenmeden önce söylemediğine ilişkin yüklenen kusur ile erkeğin kadını "sen ne bilirsin, bilmeden ne konuşuyorsun" şeklinde cümlelerle aşağıladığı ve kadının da erkeği sürekli boşanmak ile tehdit ettiği kusurları İlk Derece Mahkemesince yüklenmişse de bu vakıalarından sonra tarafların evliliklerinin devam ettiği, tarafların birbirlerine yönelik bu olayı affetmiş sayılacağı, en azından hoşgörü ile karşıladıkları, bu vakıaların taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği, taraflara yüklenen kadının tedavi için tek başına Türkiye'ye geldiği, erkekten tedavi masrafları için para istediği, erkeğin ise Almanya'da sigortasının olduğu ve tedaviyi karşıladığından bahisle Almanya'da tedavi olmak istediği, para göndermek istemediği, bunun üzerine Türkiye'de olan kadının Almanya'ya geri dönmediği, tarafların o zamandan beri ayrı yaşadıkları, erkek tedavi için çaba göstermişse de, daha sonrasında tedaviye devam etmediği vakıalarının ise sabit olduğu, tarafların birbirlerine yönelik diğer iddialarını ispat edemediği, tespit edilen bu davranışlara göre boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkeğin ağır, davacı kadının az kusurlu olduğu yönünde yapılan değerlendirme ile tarafların kusura yönelik istinaf taleplerinin reddine, yüklenen vakıaya yönelik istinaf taleplerinin ise kısmen kabulüne, taraflara yüklenen kusurlu vakıaların gerekçede açıklandığı şekilde düzeltilmesine, kadının ziynet alacağına ilişkin itirazları yönünden bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına, erkeğin ziynet alacağına yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle ziynet alacağına yönelik İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, ziynet alacağı yönünden yeniden karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, tarafların sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının sürekli evliliğin biteceği yönünde erkeği tehdit ettiğini, rahatsızlığını kadından saklamadığını, erkeğin rahatsız olmasının kusur olarak yüklenemeyeceğini ağır kusurlu kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesinin haksız ve miktarının da fahiş olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, oluştu ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi,166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 Sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olupdavalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.