Logo

2. Hukuk Dairesi2023/45 E. 2023/3288 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur durumu, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat miktarları ile vekalet ücreti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dayandıkları belgeler, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler gözetilerek, usul ve yasaya uygun bulunan mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2404 E., 2022/1467 K.

KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/785 E., 2020/450 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliği içinde sürekli olarak eşinden fiziksel ve psikolojik şiddet gördüğünü, sürekli olarak aşağılayıp hakaret ettiğini, saygısız davrandığını, sürekli baskı ve tehdit altında tuttuğunu, sürekli olarak senin çocuğun olmuyor, sen adam mısın, seni takmıyorum, seni adamdan saymıyorum şeklinde ağır hakaretlerde bulunduğunu, şiddet içerir davranışlarını engellemeye çalışması durumunda balkona çıkıp kendini atmakla tehdit ettiğini, korkutmak amacıyla kollarını kestiğini, kadının 22.07.2018 tarihinde evi terk ederken hem düğün takılarım, hem de tüp bebek tedavisi için kadına verdiği birikimi de yanına alarak gittiğini, 22.07.2018 tarihine kadar eviyle ve ailesiyle hiç ilgilenmediğini, son olayda da yine ufak şeylerden tatsızlık çıkarıp, erkeğin ellerini bağlayarak yüzüne tükürdüğünü ve tüm birikimleri alarak evi terk ettiğini, sürekli olarak ağabeylerine aratıp, ölüme varacak şekilde tehditler ettirdiğini, evlilik birliğinin gerektiği yükümlülükleri yerine getirmediğini, evlendikten sonra, keyfi bir şekilde çalışmadığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin annem senden çocuk yapmamı istemiyor ben de istemiyorum diyerek çocuk istemediğini ve her türlü tedaviyi reddettiğini, tedavi için para verdiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, mutfak masrafları için dahi harçlık vermediğini, erkeğin iddialarının hayal ürünü olduğunu ve hayatın olağan akışına uymadığını, erkek ve ailesi tarafından psikolojik, fiziksel şiddete maruz kaldığını ve sürekli hakarete uğradığını, dışlanarak ve horlandığını ve erkeğin eve kapatarak ailesiyle ve de sosyal çevresiyle bağlarını kopardığını, baskı altında tuttuğunu, defalarca ağza alınmayacak hakaretler ettiğini, eş ve eşin ailesiyle aynı binada yaşadıklarını, özel hayatları olmadığını, ilişkilerine müdahaleci davrandıklarını, sistematik ve bilinçli olarak psikolojik şiddet uyguladıklarını, kadını ve ailesini birçok kez ölümle tehdit ettiğini,hastalığında ilgilenmediğini belirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın için 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk, 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadının mevlit sonrasında kendi evine giremediği ve bu durumda erkeğin eşinin yanında değil arada kaldığı ve evli bir kadının kısa bir süre de olsa kapı önünde kalmasına neden olduğu, ailesinin tarafların yaşantısına müdahil olduğu, erkeğin buna göz yumduğu, kadının hayatını ve özgürlüğünü kısıtlar nitelikte eylemlerinin olduğu, kadının ise hakaret ve küçük düşürücü nitelikte söylemlerde bulunduğu,kendisini balkondan atma ile tehdit ettiği belirterek boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumu, kusur durumu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği değerlendirilerek nafakaya hükmedildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına hükmedilen aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 11.03.2020 tarihi itibarıyla kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatların reddi, yoksulluk nafakasının reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen kusurlar yanında davalı-davacının tek başına markete gidemediği, bir yere giderken erkekten izin aldığı, ailesine ve akrabalarına göndermediği, gönderdiği zamanda yarım saat sonra gel ya da gelip alacağım dediği, kadının çocuk istediği, erkeğin ailem istemiyor, onların istemediği bir şeyi bende senden istemiyorum dediği, kadına para vermediği kusurlarının da eklenmesi gerektiği, buna göre erkeğin belirlenen ve gerçekleşen kusur durumuna göre kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın lehine aylık 300,00 TL'den 4 yıllık olmak üzere toplam 14.400,00 TL toplu yoksulluk nafakasına, kadın için 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş,davalı-karşı davacı kadının sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, tanıkların beyanlarının da mağdur algısı yaratmasının bir yansıması olduğunu, tanık ifadelerinin görgüye dayanmayan, davalının anlatımlarının etkisinde şekillenen kanaatlerden ibaret olduğunu, kadın çalıştığı halde kendini çalışmıyor olarak göstererek mahkemeyi yanılttığını, davalı tarafın ailesinin etkisi ile hareket ettiğini, kadın lehine maddî manevî tazminat takdirinin hukuka aykırı olduğunu ve miktarları da fahiş olduğunu, kadının nafaka talep etme hakkı olmadığını, herhangi bir sağlık sorunu olmadığı gibi yaşının da genç olduğunu, İlk Derece Mahkemesinin kararı kaldırılarak yeniden hüküm verildiğini, bu nedenle vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle, erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğunu, tanık beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, bir kısım tanıkların kendi anlatımlarıyla çeliştiğini, hükmedilen nafaka miktarının çok düşük olduğunu, nafakanın ekonomik şartlar değerlendirildiğinde çok düşük kaldığını, süresiz takdir edilebilecek olan yoksulluk nafakasınına göre toptan ödeme halinde nafaka tutarının süre nazara alınarak belirlenmesinin yasaya uygun olmadığını, yerel mahkeme hükümleri düzeltilerek yeniden hüküm kurulduğunu, bu nedenle vekâlet ücreti takdiri gerektiğini, belirterek; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının süresi ve miktarı, tazminatların miktarı ve vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı boşanma davasında, kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile yoksulluk nafakası, nafakaların ve tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 174 üncü, 175 inci, 176 ncı maddeleri; 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.