"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/583 E., 2023/567 K.
DAVA TARİHİ : 07.08.2020 - 11.08.2020
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm tesisi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/295 E., 2022/1011 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının asıl davasının kabulü ile boşanma ve fer'îlerine, erkeğin karşı davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; kusur belirlemesi yönünden erkeğe kusur olarak yüklenen "kredi çekip borçlandığı, eşini eve almadığı" vakıalarının gerekçeden çıkarılmasına, velâyet düzenlemesi, iştirak nafakası ve karşı dava vekâlet ücreti yönünden başvurunun kabulüne, hükmün ilgili bentlerinin kaldırılmasına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine ve anne ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine hükmedilen 250,00 tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesine kadar devamına, çocukların velâyeti babaya verildiğinden kadının iştirak nafakası talebinin reddine, karşı dava feragat ile sonuçlandığından 4.600,00 TL vekâlet ücretinin erkekten alınarak kadına verilmesine, erkeğin diğer istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat miktarları ve karşı dava vekâlet ücreti yönünden, davalı-davacı erkek vekili tarafından ise, karşı davanın reddi, kadının asıl davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. İstinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı, sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli kararını istinaf etmeyen davacı-davalı kadının, davalı-davacı erkeğin, yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacı-davalı kadın vekilinin yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin diğer yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadının dava ile vekilin cevaba ve karşı davaya cevap dilekçesinde; erkeğin, sürekli bağırıp çağırdığını, aşağıladığını, hakaret ve küfür ettiğini, ekonomik, psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkilinin annesi ve akrabalarının eve gelmesini sorun ettiğini, sürekli borçlandığını ve bu nedenle ziynet eşyalarını sattığını, en son uyguladığı fiziksel şiddet üzerine müvekkilinin 06.08.2020 tarihinde evden ayrılmak zorunda kaldığını, erkeğin iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaların her yıl Tefe-Tüfe oranında artırılmasına, müvekkili lehine 75.000,00 TL maddî, 75.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili davaya cevap ile karşı dava dilekçesinde;kadının iddialarını kabul etmediklerini, kadının çocukların bakımını ihmal ettiğini, kahvaltı dahi hazırlamadığını, sürekli bağırarak küfürler ettiğini, kadının ve büyükbabasının çocuklara psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, kadının davası ile velâyet, nafaka ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini, karşı dava yönünden ise evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, kadının davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili davaya ikinci cevap ile karşı davaya cevap dilekçesinde; kadının ailesinin etkisi altında hareket ettiğini, kadının davası ile taleplerini kabul etmediklerini, karşı davalarından feragat ettiklerini beyanla, kadının davasının ve taleplerinin reddine, boşanma kararı verilmesi halinde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, karşı davadan feragat beyanlarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin16.12.2021 tarih ve 2020/434 Esas, 2021/802 Karar sayılı kararı ile; erkeğin karşı davasından yargılama aşamasında feragat ettiğinden karşı davanın feragat nedeniyle reddine, kadının asıl davasında ileri sürdüğü vakıaları ise ispat edemediği gerekçesi ile asıl dava ile kadının nafaka, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı-davalı kadın vekili tarafından, asıl davanın reddi, kusur belirlemesi ve boşanmanın fer'î talepleri yönünden istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince, karşı dava harcı yatırılmadan hüküm kurulmasının doğru olmadığı, kadının cevaba cevap ve karşı davaya cevap dilekçesinde ileri sürdüğü vakıalar yönünden toplanan delillere göre değerlendirme yapılmadan asıl davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile hükmün tamamının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kadının evi terk ettiği, erkeğin ise kadına karşı hakaret ettiği, kredi çekip borçlandığı, eşine karşı bağırıp çağırdığı, eşini eve almadığı ve ekonomik şiddet uyguladığı, boşanmaya sebep olaylarda kadının az kusurlu, erkeğin ise ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile kadının asıl davasının kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikici fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmamasına, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir, ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine 300,00 TL tedbir, 500,00 TL yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin davasının feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı-davalı erkek vekili, karşı dava harcı yatırılmadan karşı davadan feragat beyanının geçerli olmadığı, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin "kredi çekip borçlandığı" vakıasının eski tarihi olduğu ve evliliğin devam ettiği, erkeğin "eşini eve almaması" vakıasına ise kadın tarafından dayanılmadığı, bu vakıların erkeğe kusur olarak yüklenmesinin hatalı olduğu, ancak erkeğin mevcut kusur durumuna göre yine de ağır kusurlu olduğu, ortak çocukların Mahkeme huzurunda bizzat uzman eşliğinde dinlendiği ve baba ile yaşamak istediklerini beyan ettikleri, çocukların alıştıkları yaşam alanının baba yanı olduğu, idrak çağındaki çocukların tercihlerinin üstün yararlarına ters bir durumun da ispat edilememiş olduğu, karşı davadan feragat nedeniyle vekâlet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerektiği, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadın lehine, tarafların kusur dereceleri, tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, beklenen menfaatlerin kapsamı, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde nafaka ile maddî ve manevî tazminat takdir edilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile erkeğe kusur olarak yüklenen "kredi çekip borçlandığı, eşini eve almadığı" vakıalarının gerekçeden çıkarılmasına, velâyet düzenlemesi, iştirak nafakası ve karşı dava vekâlet ücreti yönünden hükmün ilgili bentlerinin kaldırılmasına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine ve anne ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuklar lehine hükmedilen 250,00 tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesine kadar devamına, çocukların velâyeti babaya verildiğinden kadının iştirak nafakası talebinin reddine, karşı dava feragat ile sonuçlandığından 4.600,00 TL vekâlet ücretinin erkekten alınarak kadına verilmesine, davalı-davacı erkek vekilinin boşanmaya sebep olaylarda ağır kusurlu bulunması, karşı davanın feragat nedeniyle reddi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat yönünden istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur belirlemesi velâyet düzenlemesi ve karşı davada kadın lehine verilen vekâlet ücreti miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili, karşı dava harcı yatırılmadan karşı davadan feragat beyanının geçerli olmadığı, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma davalarında erkek tarafından karşı dava harcı ödenmeden yapılan karşı davadan feragatının geçerli olup olmadığı, kadının davasının ispatlanıp ispatlanmadığı ve kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, karşı davada kadın lehine hükmedilen vekâlet ücreti miktarının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, özellikle karşı dava harcı ödenmesi üzerine karşı dava dilekçesinin verildiği tarihten itibaren karşı dava açılmış olduğuna göre, erkeğin karşı davadan feragat beyanının yapıldığı tarihte hukuki sonuç doğurduğunun anlaşılmasına göre davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Ayrılık ve boşanma durumunda velâyetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Başka bir anlatımla, velâyetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. 4721 sayılı Kanun'un 335 ila 351 inci maddeleri arasında düzenlenen “velâyet” hükümleri kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velâyete ilişkin davalarda resen araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Birleşmiş Millet Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 3 üncü maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 1 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 339 uncu maddesinin birinci fıkrası, 343 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 346 ncı maddesinin birinci fıkrası ile Çocuk Koruma Kanunu'nun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereğince velâyet düzenlemesi yapılırken gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" dır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin12 nci maddesi ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddeleri ise, idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2018/2-1072 Esas, 2019/185 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, “Çocuğun görüşüne başvurulması” ilkesi, uluslararası sözleşmelerle düzenlenen ve sonrasında iç hukukta da yerini alan çocuğun yüksek yararının gözetilmesi için konulmuş bir hüküm olup, çocuğun yararı olduğu takdirde ve çocuğun menfaati bundan zarar görmediği sürece uygulanacak bir ilkedir.
Somut uyuşmazlıkta, üç ayrı sosyal inceleme raporu alındığı ve ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi yönünde görüş bildirildiği, özellikle alınan son raporda " çocukların görüşmeye babaları ile geldikleri, "annemiz bizi öğütlüyor" gibi zaman zaman yaşlarına uygun olmayan beyanlarının olduğu, çocuk Semiha Nur'un görüşmenin başında hangi ismini kullandığı sorulduğunda "babamı istiyorum" şeklinde direk cevap verdiği, çocuk Ahmet Eren'in babasını seçerse babasının kendisine örümcek adam, demir adam ve araba alacağı, kendisini seçmezse babasının bunları almayacağı, çocukların babaları ile kalmak istedikleri ve babalarının yanında her gün cips, jelibon, kola ve çikolata yedikleri, annesinin parası olmadığı için bunları her zaman alamadığı gibi beyanlarının olduğu, çocukların yaşları gereği kolaylıkla etki altında kalacak durumda oldukları ve yine yaşları gereği kendileri için mantıksal karar vermekten ziyade duygusal ve benmerkezci düşündükleri, davalının (baba) yanında çocuklara sınırsız özgürlük sunulduğu ve bu durumun çocuklara cazip geldiğinin görüldüğü,...bu süreçte tarafların çocuklar üzerinde daha fazla baskı ve yönlendirme yaptıkları, çocukların kendi gelecekleri için karar alma yetilerinin olumsuz etkilendiğinin düşünüldüğü" tespit ve görüşüne yer verildiği, çocukların Mahkeme huzurunda dinlendiklerinde babaları ile kalmak istediklerini beyan ettikleri görülmüştür. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında özellikle çocukların "üstün yararı" yönünden yapılacak değerlendirme ile velâyet düzenlemesinin yapılması gerektiği açıktır. Çocukların, Mahkeme huzurunda ki beyanları esas alınmak sureti ile velâyet düzenlemesi yapılmış ise de, toplanan deliller ile alınan sosyal inceleme raporları da dikkate alınarak Mahkeme huzurunda çocukların yeniden dinlenilmesi gerektiğinde yeniden sosyal inceleme raporu alınarak sosyal inceleme raporundaki tespitler ve tüm dosya kapsamı ile birlikte çocukların "üstün yararı" yönünden değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre velâyet düzenlemesi yapılması gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının velâyet düzenlemesi yönünden BOZULMASINA,
2.Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden Murat'a yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.