Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4720 E. 2024/3432 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında erkeğin dava dilekçesinde maddi vakıalara dayanmaması ve delil bildirmemesi nedeniyle davasının reddine, kadının davasının ise kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Erkeğin dava dilekçesinde maddi vakıalara dayanmaması ve delil bildirmemesinin, sonradan sunulan dilekçe ve delillerle telafi edilemeyeceği ve bu durumun 6100 sayılı HMK'nın 119. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/134 E., 2023/514 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/125 E., 2022/653 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2004 yılında evlendiklerini, ancak uyum sağlayamadıklarını, ortak hayatın çekilmez hale geldiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin sorumlulukları ve sadakat yükümlülüğünü yerine getirmediğini, evin giderlerini karşılamadığını, eviyle, eşiyle ve çocuklarla ilgilenmediğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ve tehdit ettiğini, çocuklara karşı da fiziksel şiddet uyguladığını, çocuk ...'nın parmağını kırdığını, diğer çocuk ...'yı dövdüğünü, buna ilişkin ceza davası açıldığını, uzaklaştırma kararı da alındığını, eve geç saatlerde geldiğini, bazı zamanlarda ise hiç gelmediğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk ... yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Mahkemece 08.12.2019 tarihli muhtıra ile davacı- davalı erkek vekiline, davalı- davacı kadının adresini bildirmesi için iki haftalık kesin süre verilmişse de kanun metninde bir haftalık kesin süre verilmesi şeklinde düzenlendiği; sehven yapılan bu muhtıraya dayanarak herhangi bir işlem yapılmadığı; ayrıca davacı- davalı erkek vekiline 10.11.2020 tarihli ara kararla dava dilekçesindeki eksikleri tamamlaması için süre verilmişse de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereği (e), (f) ve (g) bentlerinde eksiklik olması halinde davacı- davalıya süre verilemeyeceği, bu nedenle davacı-davalı erkek vekilinin ara karar gereği davanın esasına ilişkin sunduğu beyanları ve bu yöndeki dosyada toplanan deliller ve tanık beyanları değerlendirmeye alınmadığı; 25.11.2019 tarihli dava dilekçesinde birbirlerine uyum sağlayamamış olmaları nedeniyle doğan şiddetli geçimsizlik iddiası ve herhangi bir delil de bildirmediği göz önünde bulundurularak davacı- davalı erkeğin ispatlanamayan davasının reddine karar verilmesinin gerektiği; erkeğin kadın ve ortak çocuklara şiddet uyguladığı, sinkaflı küfürler ettiği, o... çocukları diyerek hakaret ettiği, sizi öldürürüm, sizi asarım diyerek tehdit ettiği, ortak çocuk ... üzerine şirket kurduğu, şirket ile ilgili sıkıntı yaşamayacağını söylediği ancak şirketin borçları nedeniyle ortak çocuk ve kadının sıkıntı yaşadığı; erkeğin .... isimli tanıkla sarılmış vaziyette diğer tanıklar tarafından görüldüğü, ....'ın evlerine çok sık gelip gittiği, davalı- davacı kadın tanığı her ne kadar davalı- davacı kadın aleyhine bir kısım beyanlarda bulunmuşsa da bu tanığın davacı- davalı erkekle gönül ilişkisi içinde olduğu bu nedenle taraflı beyanlarına itibar edilmediği; tarafların ortak çocukları 15.02.2004 doğumlu ...'nın yargılama sırasında ergin olduğu; boşanma ile birlikte ev hanımı olan kadının yoksulluğa düşeceğinin anlaşıldığı; erkeğin tam kusurlu olması, tarafların sosyal ekonomik durumları da dikkate alınarak kadın yararına uygun bir miktarda tazminata hükmedilmesinin gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, kadın davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın sonraki yıllarda TÜİK'ce belirlenecek enflasyon oranında artırılmasına, ortak çocuğun ergin olduğu tarihine kadar aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, iştirak nafakası talebinin reddine, kadın yararına 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davasının kabulüne ve kadının davasının reddine karar verilmesinin gerektiğini, tazminat ve nafaka koşullarının oluşmadığını ileri sürerek kararın her iki dava yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; belirlenen kusurlara göre hükmedilen manevî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek kararın manevî tazminat miktarı yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkek 25.11.2019 tarihli dava dilekçesinde maddi vakıaya dayanmadığı, delil de bildirmediği, davacı-davalı tarafın, yasak kapsamında olan 04.02.2021 tarihli dilekçesi ile maddi vakıaya dayanmasının (davacı-davalı taraf 04.02.2021 tarihli dilekçesinde delil bildirmediği) mümkün olmadığı, Mahkemece, kanunun amir hükmüne aykırı olarak, davacı-davalı tarafa bu yönde süre verilmiş olması da bu durumu değiştirmeyeceği; gerçekleşen bu duruma göre davacı-davalı erkeğin eldeki bu boşanma davasında maddi vakıaya dayanmadığı ve delil de bildirmediği, dava dilekçesinde vakıa ve delil bildirmediğine göre dayanılmayan delilin bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağı, bu delillerin kusur belirlemesinde de dikkate alınamayacağı, İlk Derece Mahkemesince, davacı-davalı tarafın tanıklarının dinlenilmesi usul ve yasaya aykırı olmakla birlikte, bu durumun sonradan fark edilip, toplanan delillerin ve dinlenen tanık beyanlarının dikkate alınmaması sonucu itibariyle doğru ol olduğu; ev hanımı olan kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin doğru olduğu, ancak artış oranı konusunda kadının talebinin bulunmadığı, Mahkemece kurulan artış hükmünün de karışıklığa neden olacak şekilde kurulmasının hatalı olduğu; boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz eş yararına tazminata karar verilmesinin isabetli olmakla birlikte manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) nci alt bendi gereğince tarafaların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 1.200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 175.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesini tekrarlamakla birlikte, Mahkemece verilen sürelere uygun iletilen dilekçelerinin dikkate alınmasının gerektiğini, gerekçede belirtilen eksikliklerin giderilmesi için süre verilebilen eksikliklerden olmadığını, tanıklarına itibar edilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava karşılıklı boşanma davası olup uyuşmazlık, 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin dayanılmayan vakıa ve deliller içinde geçerli olup olmayacağı ile erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulüne karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi. 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.