"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/134 E., 2023/627 K.
DAVA TARİHİ : 11.06.2020
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/537 E., 2021/1266 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulüne ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı- karşı davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince ekte sunulan protokol hükümleri uyarınca anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı- karşı davalı erkek vekili 26.08.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; erkeğin kadının kendisini defalarca aldattığını dava açıldıktan sonra öğrenmesi nedeniyle davanın çekişmeli boşanmaya çevrildiğini, kadının eşini farklı kişilerle aldattığını, ilk olarak eve gittiğinde eşini Y.K. isimli kişi ile yakaladığını, kadının bu şahsın arkadaşının sevgilisi olduğuna kendisini ikna ettiğini, kadının cüzdanından düşen telefon hattında ''canım'' diye kayıtlı numarayı gördüğünü, hattın komşu Ş. 'ye ait olduğu yalanının kendisine söylendiğini, kadının iki yıldır komşu Ş.'nin yeğeni olan B.K.isimle şahısla ilişki yaşadığını komşu Ş.'den ilk olarak dava açıldıktan sonra öğrendiğini, kadının 3 hat kullandığını, kadının telefondan gece yarıları birçok farklı erkeklerle görüşmelerinin olduğunu, kadının 02-24 Haziran 2020 arası annesi adına olan hatla B.isimli kişi ile görüşmelerine devam ettiğini, B.Ş.isimli şahısla ilişkisi devam ettiğinden zamanaşımı süresinin başlamayacağını, davalının gece vakti eve erkek alarak zina ettiğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(4721 sayılı Kanun)'nun 166ncı maddesinin birinci fıkrası ve 161inci maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine. 100.000,00 maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların tamamen asılsız olduğunu, erkeğin kadına iftira attığını, erkeğin sürekli eve geç geldiğini, eşini ve çocuğunu ihmal ettiğini, 2018 yılında "Deniz ARMAN" sahte ismiyle facebook hesabı açtığını, bu hesaptan kadınlarla görüştüğünü, N. isimli kadınla kendisini aldattığını,erkeğin bildirdiği hattın erkek adına kayıtlı olup, bu hattı kullanıp kullanmadığını hatırlamadığını, görüşmeleri kimin yaptığını hatırlamadığını, iddia edilen olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiğini, önceki olayların affedilmiş sayılacağını, erkeğin eşi ve çocuğu ile vakit geçirmediğini iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraf tanıklarının yeminli beyanlarından sabit olduğu üzere; davacı- karşı davalı erkeğin eve geç geldiği kusurunun sabit olduğu, N. isimli kadınla güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşılmışsa da; bu eylemden sonra tarafların barışıp evliliğe devam ettikleri, dolayısıyla af en azından hoşgörü durumunun gerçekleştiği, hoşgörülen yada afla karşılanan eylemlerin eşe kusur olarak atfedilemeyeceği, nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 09.09.2013 tarih 2013/7541 Esas 2013/20189 Karar sayılı ilamında da bu hususa işaret edildiği, buna karşılık diğer kusurlarının görgüye dayalı somut tanık beyanlarıyla sabit olmadığı, davalı- karşı davacı kadının kusur değerlendirmesinde ise; her ne kadar kadının A. D. isimli kişiyle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu iddia edilmiş ise de; dava açılmadan 3-4 yıl kadar önce bu kişi tarafından kadının yaş gününde çiçek gönderildiği görülmüş ise de; kadının tepkisi nedeniyle bu çiçek gönderme olayıyla ilgisinin olmadığının anlaşıldığı, fakat komşuları olan Ş. A.'nın akrabası B. isimli şahısla güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, Y. isimli şahısla olumsuz bir eyleminin tespit olunamadığı, davalı- karşı davacı kadının S.A. isimli kişi ve E.H. isimli kişilerle güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun sabit olduğu, tarafların kusur değerlendirmesinde; davalı- karşı davacı kadının ağır kusurlu, davacı- karşı davacı kocanın ise hafif kusurlu olduğu, davacı- karşı davalı her ne kadar 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 161 inci maddesinde düzenlenen zina sebebine de dayanmışsa da; bu kusurun muteber delillerle ispat olunamadığından mezkur madde gereğince zina sebebi ile açılan davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açılanasıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına ara karar ile takdir olunan aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 16.11.2021 tarihinden karar kesinleşene kadar aylık 200,00 TL tedbir nafakası olarak erkekten tahsil edilerek kadına ödenmesine, yasal koşulları oluşmadığından davalı- karşı davacı kadının yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine, erkek yararına 40.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece çelişkili ve duyuma dayalı tanık beyanları hükme esas alınarak kusur belirlemesi yapılmasını kabul etmediklerini, Yerel Mahkeme'nin kadının güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu sonucuna hangi delillere dayanarak karar verdiğini açıklamadığını, kadının, erkeğin eylemlerini affettiği anlamının çıkarılamayacağını, erkek yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, asıl davanın reddine ve karşı davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, tedbir nafakası ve miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı- karşı davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek,kusur belirlemesi, asıl boşanma davasının kabulü, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, tedbir nafakası ve miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan karşı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesine bağlı olarak kadının ve erkeğin maddî ve manevî tazminat ile kadının yoksulluk nafakasına hak kazanıp kazanamayacağı, asıl davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olup olmadığı, erkek yararına kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile kadın yararına kabul edilen tedbir nafakası miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ıncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.