Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4788 E. 2023/3683 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusur dağılımı, maddi ve manevi tazminat miktarları, yoksulluk nafakasına hükmedilip hükmedilmeyeceği, iştirak nafakası miktarı ve velayet hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan kusur belirlemesi, hükmedilen tazminat ve nafaka miktarları ile yoksulluk nafakasının reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz istemlerinin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/234 E., 2023/267 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/13 E., 2021/938 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve birleşen boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları ile birleşen davada talep edilen tazminat talepleri ile ilgili hüküm kurulmaması yönünden, davalı erkek vekili tarafından her iki boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları, yoksulluk nafakasının reddi ve vekalet ücreti yönünden, davalı erkek vekili tarafından her iki boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakası ve velayet yönünden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, velayete ilişkin verilen karar taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı erkek vekilinin velayete yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkek vekilinin reddedilen yön, davacı kadın vekilinin tüm temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin sürekli tartışma çıkardığını, davacı kadına hakaret ettiğini, davacı kadını ahlaksızlıkla suçladığını, hiç bir aile ortamına katılmadığını, eve misafir kabul etmediğini, bilgisayarı ile vakit geçirdiğini, aşırı sinirli olduğunu, evi ile ilgilenmediğini, davacı kadının çalışmasını istemediğini, davacı kadını aşağıladığını, sosyal ortamlarda davacı kadını yalnız bıraktığını, evin ihtiyaçlarını davacı kadının karşıladığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin davacı anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 2.000,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davacı kadın için 2.000,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla davalı erkek ile müvekkili arasında uzun süredir cinsel birlikteliğin yaşanmadığını, çocuklara bakan...hanımın davalı erkeği bir bayanla gördüğünü, hastalandığında ilgilenmediğini, ayrılık aşamasında çocuklar ile görüşmediğini, ihtiyaçlarını karşılamadığını beyan etmiştir.

3. Davacı kadın vekili birleşen boşanma davasındaki dava dilekçesinde özetle; dava açıldıktan sonra davalı erkeğin aracının direksiyonuna kilit taktırdığını, evin kilidini değiştirdiğini, gece yarısı davacı kadını ve çocuğu ortada bıraktığını, hesabındaki parayı çektiğini, çocukları ile görüşmediğini iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, çocuklar için ayrı ayrı 2.500,00 TL tedbir-iştirak nafakasının, davacı kadın için 2.500,00 TL tedbir, yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı erkek vekili süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının doğru olmadığını, davacı kadının gereksiz yere gerginlik yarattığını, kazancını kendisine harcadığını, tüm ihtiyaçların davalı erkek tarafından karşılandığını, davacı kadının davalı erkeği tahrik ettiğini, hep daha fazlasını istediğini iddia ederek davanın reddine ve ortak çocukların geçici velayetinin davalı babaya verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı erkek vekili birleşen davaya süresinde verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarının doğru olmadığını, davacı kadının eşyaları alıp evi terk ettiğini, evi boşalttıktan iki ay sonra boşaltılan evin anahtarını bulamadığı için davalı erkeğin kilidi değiştirmek zorunda kaldığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin herkesten ayrı yerlerde tek başına aileden ayrı başka bir odada vakit geçirdiği, kıskançlık nedeniyle davacıya hakaretler de bulunduğu, davacı kadına sözlü şiddet uyguladığı, davalı erkek evlililk birliğinin temelinden sarsılmasına ve ortak hayatın yeniden tesisinin mümkün olmamasına tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği gerekçesi ile davanın ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu`nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, çocukların mahkemedeki beyanları ve bilirkişi raporu dikkate alınarak ortak çocuk......`nin velayetinin davacı anneye,...nun velayetinin davalı babaya verilmesine, çapraz kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk...... için 2.000,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, ortak çocuk Elif Duru için 500,00 TL iştirak nafakasının davacı kadından alınarak davalı erkeğe verilmesine, davacı kadının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile 1.500,00 TL yoksulluk nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, tarafların kusur durumları nazara alınarak 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı erkek vekili; birleşen davanın derdestlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, birleşen davanın kabul gerekçesinin yazılmadığını ve delillerin tartışılmadığını, talimat duruşmasının hukuka aykırı yapıldığını, neredeyse tüm tanıkların ailede bir sorun olmadığını söylediğini, aleyhe beyanda bulunanların davacı kadının ailesi ve davalı erkekle arasında husumet bulunan eski bakıcı olduğunu, davacı kadının davalı erkeğe hakaretten yargılandığını, davacı kadının devlet memuru olduğunu, yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığını belirterek her iki boşanma davasını kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve nafakalar yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili; kararda hangi vakıaların kusur olarak nitelendirildiğinin gerekçede tartışılmadığını, ispatlanan vakıalara gerekçede yer verilmediğini, birleşen boşanma davasında dayandıkları vakıalara gerekçeli kararda yer verilmediğini, hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğunu, birleşen boşanma davasındaki tazminat talepleri ile ilgili karar verilmediğini, hükmedilen nafaka miktarlarının düşük olduğunu, davalı erkeğin sosyal ekonomik durumunun iyi olduğunu,......`nin ...`da okuduğunu ve işitme cihazı kullanması gerektiğini belirterek; kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakaların miktarları ile birleşen davada talep edilen tazminat talepleri ile ilgili hüküm kurulmaması yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin eve misafir gelmesinden hoşlanmadığı, davacı kadının ailesi geldiğinde yüzlerine bakmadığı, uzaktan "hoşgeldiniz" deyip geçtiği, odasına kapanıp saatlerce çıkmadığı, akşamları işten eve geldiğinde eşi ve çocukları ile vakit geçirmediği, ailesi ile iletişim kurmadığı, çocukları ile yeterince ilgilenmediği, tek başına vakit geçirdiği, davacının ailesine ziyarete Ünye'ye gittiklerinde davacının ailesi ile oturmadığı, ayrı odada oturduğu, sosyal ortamlara katılmadığı gibi, davacı kadının da katılmasına izin vermediği, davacı kadına hakaret ettiği, aşağıladığı, ilk boşanma davası açıldıktan sonra davacının kullandığı aracın direksiyonunu kilitlediği, böylelikle evlilik birliğinin sona ermesinde davalı erkeğin tam kusurlu, davacı kadının kusurunun bulunmadığı, asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, davacı birleşen davadaki dava dilekçesinde, ilk boşanma davasından sonra gerçekleşen vakalara dayandığından, davalının derdestlik itirazının yerinde olmadığı, davacı kadın ve müşterek çocuk lehine verilen tedbir nafakası ve miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, davacının çalıştığı, sabit gelirinin bulunduğu, boşanma ile yoksulluğa düşmeyeceği, davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına karar verilmesinin doğru olmadığı, ortak çocuk...... lehine iştirak nafakasına ve kadın lehine maddî ve manevî tazminata karar verilmesinde yanlışlık bulunmadığı, tazminat miktarlarının az olduğu gerekçeleri ile davacının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile taraflara yüklenen kusur oranları değişmediğinden, gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin düzeltilmesine, davacının maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kısmının kaldırılmasına, 150.000 TL maddî ve 120.000 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişkin kaldırılmasına, davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı erkek vekili; talimat duruşmasının hukuka aykırı olduğunu, ortak çocuk tanık olarak dinlenirken davalının yokluğunda dinlendiğini, neredeyse tüm tanıkların ailede bir sorun olmadığını söylediğini, aleyhe beyanda bulunanların davacı kadının ailesi ve davalı erkekle arasında husumet bulunan eski bakıcı olduğunu, davacı kadının davalı erkeğe hakaretten yargılandığını, birleşen davanın neden kabul edildiğinin açıklanmadığını, bahse konu iddiaların boşanma davasına konu olamayacağını, malik olan şahsın aracına direksiyon kilidi taktırmasında hangi hukuk kuralının çiğnendiğinin anlaşılamadığını, anahtarı değiştirilen evde davalı erkeğin yaşadığını ve mülkiyetinin davalıya ait olduğunu, davacı kadının başka bir şehirde yaşadığını, tazminat miktarlarının fazla olduğunu belirterek; boşanma davalarının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakası ve velayet yönünden bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili; evin kilidinin değiştirilmesi kusurunun gerekçede yazılmadığını, davalı erkeğin ekonomik ve sosyal durumunun iyi olduğunu, hesabında bulunan paraları çektiğini, aylık ortalama 30.000,00 TL geliri olduğunu, hükmedilen tazminat miktarlarının düşük olduğunu, çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının düşük olduğunu,......`nin ...`da okuduğunu ve işitme cihazı kullanması gerektiğini, müvekkilinin 3.735,71 TL olduğunu, boşanma kararı ile yoksulluğa düşeceğini belirterek; kusur belirlemesi, tazminat ve nafaka miktarları ile yoksulluk nafakasının reddi yönünden bozulmasını talep etmiştir. Davacı kadın vekili aynı gün verdiği diğer temyiz dilekçesi ile ilk dilekçede belirttiği sebeplere ek olarak Bölge Adliye Mahkemesince kaldırma kararı verilip yeniden hüküm tesis edilmişse de Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihindeki yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretinin tahsiline karar verilmediğini belirterek vekalet ücreti yönünden de kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davalarının kabulü, davacı kadın lehine maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı, davacı kadın lehine yoksulluk nafakası şartlarının oluşup oluşmadığı, vekalet ücretinin doğru hükmedilip hükmedilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun`un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`nun (6098 sayılı Kanun) 50 ve 51 inci maddeleri

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup her iki taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin velayete yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE

2.Davalı erkek vekilinin sair, davacı kadın vekilinin tüm temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.