"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/695 E., 2022/2177 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Batı 8. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/234 E., 2021/155 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Almanya'da doğup büyüdüğünü evlendikten sonra Türkiye'ye yerleştiğini, davalı erkeğin, müvekkiline karşı hep baskıcı, kıskanç ve şüpheci bir tutum sergilendiğini, davalının, müvekkilini 30 yıl boyunca sürekli birileriyle birlikte olmakla suçladığını, Almanya’da birlikte büyüdüğü tüm kuzenleri, okul arkadaşları ve akrabalarının müvekkilinin eski sevgilisi olduğuna inandığını ve kötü ithamlarda bulunduğunu, müvekkili boşamakla tehdit edip ağır hakaretlerde bulunduğunu, kadınların katıldığı kurslara davalı erkeğin lütfen izin verebildiğini, müvekkilini her daim baskı altında tutmaya çalıştığını, kendine ait bir hayatı, arkadaş çevresi olmasına izin vermediğini, müvekkiline psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını, müvekkili ile çocukların arasını açtığını, müvekkilinin, sürekli baskılandığından manevî olarak büyük sıkıntılar yaşadığını, gelinen aşamada tarafların evliliğinin devam etmesinin müvekkil açısından dayanılmaz hale geldiğini, müvekkilinin erkeğe boşanmak istediğini söylediğinde, erkeğin boşanabileceklerini ancak kendisinin gidecek bir yeri olmadığını söyleyerek müvekkilin evden ayrılabileceğini söylediğini, erkeğin ortak konuttan ayrılmaması üzerine müvekkilinin ayrılarak ailesinin yanına yerleştiğini beyan ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminat ile aylık 4.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı kadının evli bir kadın olarak toplum ve aile yapısına aykırı şekilde akşamları tek başına dışarı çıkmak istediğini, birlikte gidilmesi teklif edildiğinde "ben senden utanıyorum, seninle çıkmak istemiyorum" diyerek reddettiğini, sorgusuz sualsiz ve nereye gideceğini bildirmeden evden sık sık çıkarak gece 02:00-03:00 saatlerinde eve döndüğünü, geldiğinde nereye gittiği ve neden geç geldiği sorulduğunda "sen bana karışamazsın, benim namusum senden sorulmaz, sana gelene kadar...." diyerek müvekkilini tahrik ettiğini, tarafların birlikte ve hatta müşterek çocuklarla toplam 4 ay süreyle aile terapisine gittiğini, müvekkili ve ortak çocukların terapistçe önerilen tüm çözüm yollarını denediğini,kadının hiçbir öneriyi kabul etmediği ve aile birliğini yürütme gayreti içine girmediğini, müvekkilinin ise davacıyla konuştuğunda "biz diye birşey yok, senin ölmen için dua ediyorum, ben senin yüzünü görmek istemiyorum, mümkünse görüşmeyelim" diyerek ayrı yaşama ve bağımsız hareket etme iradesini açık olarak ortaya koyduğunu, kadının son 2 yıldır Nisan ayı içerisinde tarafların Ayvalık'taki yazlıklarına evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumluluklardan kaçıp kurtulmak niyeti ile tek başına giderek tek başına ve bağımsız hayat sürdüğünü, Kasım ayına kadar ne müvekkilini ne de çocukları aramadığı ve ilgilenmediğini, 2018 yerel seçimlerinde oy kullanmak için ...'ya geldiğinde müvekkilin oturup konuşma teklifini ve tokalaşmak için kendisine uzatılan eli "Dokunma bana" diyerek sert bir şekilde reddederek, anne ve babasının aşağıda beklediğini söyleyerek üstünü değiştirip çıkıp gittiğini, çocuklarını dahi görmek istemeyerek tekrar Ayvalık'a döndüğünü, 2017 yılı içerisinde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle müvekkilinin işleri bozulmaya başladığında uyumsuz ve uzlaşmaz tavırlarını iyice artıran davacı kadının müvekkiline yaşattığı katlanılmaz boyuttaki nedensiz tepkilerini ısrarla sürdürerek, kendisine fiili müdahaleye ortam yaratmaya ve müvekkili aşırı derecede tahrik ederek kurguladığı boşanma senaryosuna delil yaratmaya çalıştığını, davacı tarafından ileri sürülen asılsız iddialar ve gerçek dışı beyanlar nedeniyle davacı kadının açtığı boşanma davasının reddine ve davacının kusurlu olması nedeniyle şartları oluşmayan maddî ve manevî tazminat istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin, davacı kadına evliliklerinin başından bu yana psikolojik baskı uyguladığı, aşırı kıskanç tavırlar sergilediği, davacıyı tek başına veya erkeklerin bulundukları bir yere göndermediği, eve misafir olarak erkeklerin girmesini istemediği, akraba ya da öğretmen erkeklerle görüştüğünde eşine kıskanç, şüpheci ve imalı davranışlarda bulunduğu, davacının anne babasının bakımı hususunda destek amaçlı ailesinin yanına gitmesi halinde de davacının başka yerlere gittiğini iddia etmek suretiyle psikolojik ve duygusal baskı uyguladığı, davacının olanları çoğunlukla çevresindekilere anlatmaması sebebi ile davalının çocukları ve çevresindekileri yönlendirdiği, taraflar arasında yaşanan olayları farklı yansıtmaya çalışarak davacı kadın ile çocukların arasını açtığı, tarafların ayrı ayrı ve beraber terapiste gitmek suretiyle evliliklerini kurtarmaya çalıştıkları ancak sonuç alamadıkları, tarafların anlaşamamalarına rağmen davalı erkeğin evden ayrılmaması sebebiyle davacının evden ayrılmak zorunda kaldığı, uzun bir süredir tarafların ayrı yaşadığı,taraflar arasında şiddetli bir geçimsizliğin vaki ve sabit olduğu, ortak hayatın yeniden kurulma ihtimalinin kalmadığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için korunması gereken bir faydanın bulunmadığı, evlilik birliğinin taraflar açısından çekilmez hale gelmesinde davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, her ne kadar davacı ayrılmadan önce evde TV ve salonun camını kırmak suretiyle kusurlu davranışta bulunmuş ise de bu durumun davalının evliliğin başından itibaren davacıya uyguladığı yoğun psikolojik baskılarına tepki niteliğinde olduğu bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, davalının evden ayrılmaması sebebiyle davacı kadının evden ayrılmak zorunda kaldığı, davalı tanıkları olarak dinlenenlerin ise evlilik birliği içinde bulunmamaları, ortak ... çocukların ise taraflar arasında yaşanan olayların çocuklara tam olarak yansıtılmaması ve anne-babalarının boşanmalarını istememeleri sebebiyle olayları bildikleri kadarı ile taraflı olarak anlattıkları bu sebeple beyanları kararda dikkate alınmadığı
gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözönüne alınarak boşanma ile yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı kadın yararına, 450,00 TL tedbir, 850,00 TL yoksulluk nafakasına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylarda tarafların kusurunun ağırlığı, tarafların evlilik süreleri, paranın alım gücü, davacı kadının boşanma ile mevcut ve beklenen menfaatlerinin ihlal edilmiş olması, eşinin sosyal güvencesi dışında kalması, yeniden evlenme şansı değerlendirilerek kadın lehine 30.000,00 TL maddî tazminata , evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden 30.000,00 manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkekvekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda müvekkiline yüklenen kusuru kabul etmediklerini, davacı kadının tanıklarının beyanlarının duyuma dayalı olduğunu, tanıkların beyanlarındaki olayların evliliğin ilk başlarındaki olaylara ait olduğunu, davacı kadının evi terk ettiği zamana kadar evlilik birlikteliklerini devam ettirdiklerinden davacı kadın tarafından hoşgörülen affedilen olaylar olduğunu, davacı kadının tam kusurlu olduğunu, kusur tespitini kabul etmediklerini, haksız olan davacının boşanma isteminin ve yerinde olmayan maddî- manevî tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin reddine karar verilmesi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumlarına (kusur tespitine) ilişkin yapılan değerlendirmede, gerçekleşen bu kusurlu davranışlarına göre davacı kadının boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilmesinde, davacı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, herhangi bir geliri ve malvarlığının bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olmayan davacı kadın yararına, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde ve tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, davacı kadının ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen nafakanın miktarında, dava kadın yararına maddî ve manevî tazminat takdirinde ve miktarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı tarafın istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesindeki itirazları ve iddialarını aynen tekrar ederek, davacı kadının tam kusurlu olduğunu, davacının kusursuz olduğu değerlendirmesi ile davacı lehine maddî-manevî tamzinat ve yoksulluk nafakası takdirinin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu beyan ederek davacının boşanma isteminin ve yerinde olmayan maddî- manevî tazminat ve yoksulluk nafakası istemlerinin reddine karar verilmesi yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının boşanma davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, davacı kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminat taleplerinin kabulünün doğru olup olmadığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmediği ve kadın yararına hükmedilen nafakaların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 Kanun’un 4 üncü ,169 uncu 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.