"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/456 E., 2023/1031 K.
DAVA TARİHİ : 10.09.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/116 E., 2022/720 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının kabulüne, karşı boşanma davasının reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı erkek vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin ilk evliliğinden iki çocuğu, kadının da ilk evliliğinden üç çocuğunun olduğunu, müşterek iki çocuklarının bulunduğunu, tarafların Almanya'da ikamet ettiklerini, her iki tarafın da Almanya'da ikamet ederken ilk evliliklerinden olan çocuklarını yanlarına aldıklarını, ilk zamanlar iyi geçinirlerken kadının, erkeğin eski eşinden olan çocuklarını kabul etmemeye başladığını, son üç yıldır özellikle, diğer çocuklarla kendi çocuklarını ayırarak uzaklaştırdığını, çocukları eve almamaya ve dışarıda yatmaya zorladığını, kapıları kilitlediğini, son zamanlarda kadınlık görevini yerine getirmediğini ve erkekten uzaklaştığını, erkeği ve çocukları bir çok kez evden kovduğunu, kadının erkeği aldattığını, whatsapp ve messenger üzerinden başka erkeklerle konuştuğunu ve ilişki yaşadığını öğrendiğini, erkek Türkiye'ye geldiğinden kadının aile birikimleri ile kadının önceki evliliğinden olan oğlunun üzerine ev aldığını öğrendiğini, kadının sonradan bu konuta taşındığını. tartışmada kadının müşterek çocuğu yaraladığını iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına,yasal faizi ile 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu, kadının ilk evliliğinden üç tane çocuğunun olduğunu, üçüncü çocuğunun engelli olduğunu, kadının gece gündüz çalıştığını, hamilelikten sonra annelik izni alıp, maaşını almaya devam ettiğini. erkeğin son yıllarda çok değiştiğini, eve uğramadığını, kadın ve çocuklarıyla ilgilenmediğini, erkeğin evlilik süresince düzenli çalışmadığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, erkeğin borçları nedeni ile temiz bir sicile sahip olmadığından fazla çalışamadığını, borçları kadının ödediğini, erkeğin son yıllarda sabaha karşı eve geldiğini, kadınla hiç vakit geçirmediğini, ailesini sürekli yalnız bıraktığını, kumar oynadığını ve borçlandığını söyleyerek sürekli kadından para istediğini iddia ederek, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 300.000,00 TL maddî, 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki bilgi ve belgelere, yapılan soruşturma ve toplanan delillere göre; davalı- karşı davacı kadının, davacı- karşı davalı erkeğin müşterek olmayan çocuklarına makus davranışlar sergilediği(yerde yatırma), erkeğin izni ve icazeti olmaksızın yatırımları ile oluşturdukları taşınmazı ilk evliliğinden olma çocuğunun üzerine devrettiği, kadının dava dilekçesinde dayandığı vakıaları ispat edememesi nedeniyle davacı- karşı davalı erkeğin kusursuz, davalı- karşı davacı kadının tam kusurlu bulunduğu gerekçesi ile asıl boşanma davasının kabulü ile ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine. ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuklar yararına aylık 600,00'er TL tedbir ve aylık 1.000,00'er TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 700,00 TL tedbir nafakasına, yasal şartları oluşmadığından kadının yoksulluk nafakası isteminin reddine, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddî tazminatın ve 10.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminatların günümüz ekonomisinde çok düşük miktarda kaldığını belirterek, kabul edilen maddî ve tazminat miktarları yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemenin kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, erkeğin dilekçesinde son 3 yıldır kadının ilk evliliğinden olan çocuklarına kötü davranmaya başladığını iddia ettiğini, boşanma davasının 2019 yılının Eylül ayında açıldığını, dolayısıyla 2016 yılı sonrasında taraflarla hiç görüşmediği ortada olduğundanla iddiasının son 3 yıllık dönem kapsamında değerlendirilmesinin gerekmekte olduğunu, tanık N.S' in beyanlarından 2016 yılı sonrasında taraflarla hiç görüşmediği ortada olduğundan, tanığın bu asılsız iddianın ispatına elverişli beyanının olmamasına rağmen verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, tanık H.Y'nin görgüye dayalı beyanı ile kadının çocuğuna ev alınması hususunda erkeğin bilgisi ve onayının bulunduğunu, üstelik devir olmamasına rağmen var karar verilmesinin ve kusur olarak yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, erkeğe atfettikleri kusurların ispat edildiğini belirterek, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, tedbir nafakaları ile iştirak nafakası miktarları yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, asıl davanın kabulü, karşı davanın reddi, kabul edilen maddî ve manevî tazminat, reddedilen maddî ve manevî tazminat, tedbir nafakaları ile iştirak nafakası miktarları yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan karşı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, asıl boşanma davasının ve erkek yararına maddî ve manevî tazminatın kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminatın yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, tazminat, tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası,182 nci, 327 inci, 328 inci ve 330 uncu maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı -karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiş, hükme karşı davalı- karşı davacı kadın tarafından her iki dava ve fer'iler yönünden, davacı -karşı davalı erkek tarafından ise lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden istinaf kanun kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı -karşı davacı kadın vekili tarafından her iki dava ve fer'iler yönünden temyiz edilmiştir. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Mahkemece boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu belirtilerek erkeğin davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karara verilmiş ise de yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı- karşı davalı erkeğin tanıklarının beyanlarının bir kısmının önceki olaylara ilişkin olup, bu olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu durumda; eşlerin, aralarında gerçekleşmiş önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılacağı, affedilmiş veya hoşgörüyle karşılanmış olayların ise taraflara kusur olarak yüklenemeyeceği gibi bu olaylara dayanılarak boşanma kararı da verilemeyeceği, erkek tanıklarının beyanlarının bir kısımının ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, sebep ve saiki açıklanmayan, bizzat görgüye dayalı olmayıp duyuma dayalı beyanlar olduğu, bu itibarla dosya kapsamından kadının ispatlanan bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. O halde erkeğin davasının da reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ve yanılgılı kusur belirlemesi sonucu yazılı olduğu şekilde boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve erkeğin kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve erkeğin kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri yönünden BOZULMASINA,
3.Davalı- karşı davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesinin bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
K A R Ş I O Y
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, temyiz edilen hukuka uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiğini düşündüğümden, aksi yöndeki değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum.