Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4895 E. 2024/1494 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, davalının kusurlu olup olmadığı, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin yerel mahkeme kararının doğru olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat etmesine rağmen, yerel mahkemenin bu taleplerin reddine ilişkin kararının gerekçesinde "talebi olmadığından" ifadesini kullanarak davacı beyanına uygun bir gerekçe belirtmediği ve bu hususun karar düzeltmesini gerektirdiği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılıp yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/564 E., 2023/1104 K.

DAVA TARİHİ : 16.06.2020

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Samsun 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/266 E., 2022/899 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağına ilişkin davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili arafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın sürekli sinkaflı küfürler ettiğini, artık davalıyı çekemez duruma geldiğini ve bu sebeplerle eylül ayından itibaren babasının yanında ikamet etmekte olduğunu, kendisine karşı saygı ve sevgisi olmayan bir eşi bundan sonra kesinlikle kabul etmeyeceğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, 17 gramdan 5 adet bileziğin iadesine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 2.000,00 TL nafakanın davalıdan tahsiline, ev eşyalarından hakkı olan eşyaların kendisine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı vekili 09.07.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; erkeğin kadına ve ailesine sinkaflı küfürler ettiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, kadının harçlığını kaynı ve eltisinden aldığını, eşinin maaş kartının kaynında olduğunu, erkeğin düzenli ve sürekli bir işte çalışmadığını, kadına tehdit ve hakaretler ettiğini, 5 adet bileziğin kadının rızası olmaksızın zorla bozdurulduğunu, kadını hor gördüğünü ve aşağıladığını, 2019 yılı Eylül ayından beri ayrı yaşadıklarını, davalının kadın ve ortak çocuğa maddî manevî herhangi bir destekte bulunmadığını iddia ederek, 4721 sayılı Kanun' nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için 2.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, 17 gramdan 5 adet bileziğin aynen iadesine mümkün değilse şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

3.Davacı asil 13.10.2022 tarihli duruşmadaki beyanında; '' Ziynet eşyalarına ilişkin davamdan feragat ediyorum, ayrıca kendim için yoksulluk nafakası maddî ve manevî tazminat talebim yoktur, bu taleplerimden de feragat ediyorum.'' şeklinde beyanda bulunmuştur.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın iddialarını kabul etmediğini, evlilikleri sürecinde eşine ve evine baktığını, maaş kartının erkek kardeşinde değil davacıda bulunduğunu, davacıya karşı herhangi bir sözlü şiddette ve hakaretlerde bulunmadığını ancak davacının evi terk ettiğini ve ortak çocuğu müvekkiline göstermediğini, ortak çocuk Yağmur'un anneannesi ve dedesi tarafından psikolojik ve fiziksel şiddete, hakaret ve tehdite maruz kaldığını, söz konusu edilen bilezikleri davacıdan almadığını beyanla boşanma davasının reddine, geçici velâyetin, davanın kabulü ihtimalinde ise velâyetin nihai olarak babaya verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; davalının evlilik birliği içerisinde davacıya karşı bir çok defa küfür ettiğinin ve yine davacının aile ile odun taşıma işi sırasında da küfür ettiğinin tanık anlatımları ile sabit olduğu, bunun dışında tanık anlatımları ve SGK hizmet dökümü değerlendirildiğinde davalının çalışmadığı iddiasının kabul edilmediği, tarafların en son kendi evlerine taşınmadan önce davacının ailesi ile yaşadığı da gözetilerek evliliğin ilk dönemlerine ilişkin iddialar affedilmiş sayılacağından kusur değerlendirmesinde dikkate alınmadığı, diğer tanık anlatımlarının soyut beyanlar olarak kaldığı, görgüye dayalı olarak dilekçelerde ki iddialar ile ilgili somut beyanda bulunmadıkları anlaşılmış olup bu iddialar ve anlatımlarına itibar edilmediği, açıklanan ve kabul edilen iddialar doğrultusunda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, tarafların kabul edilen iddia ve savunmaları dikkate alındığında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında ve boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile davalı baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına takdir olunan aylık 500,00 TL tedbir nafakasının 08.11.2022 itibariyle aylık 1.000,00 TL'ye arttırılmasına, karar kesinleştikten sonra aylık 1.250,00 TL iştirak nafakası olarak devamına, yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, ziynet alacağına ilişkin davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin küfür ettiği hususunun gerçek dışı olduğunu, istikrarlı ve temadi eden bir durum bir yana münferit bir küfür olayının dahi olmadığını, sırf bu gerçek dışı sebeple boşanma hükmü kurulamayacağını beyan ederek, kusur belirlemesi ve davanın kabulü yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi ve davanın kabulü yönünden temyiz yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafça açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurlu davranışların gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın kabulünün yasal şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ıncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut olayda, davacı asıl 13.10.2022 tarihli duruşmadaki imzalı beyanında ''ayrıca kendim için yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebim yoktur, bu taleplerimden de feragat ediyorum'' şeklinde beyanda bulunarak yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat isteminden feragat etmiştir. Davacı asılın feragati nedeniyle yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince hükmündeki "yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına'' ifadesi davacı asılın beyanına uygun olmadığından hükmün bozulmasını gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi esastan ret kararının ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi esastan kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, davalı erkeğin yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (5) numaralı bendindeki "yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına" ifadesinin çıkarılarak yerine "davacının feragati nedeniyle yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine" ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.