Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4909 E. 2024/3950 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur oranları, velayet, maddi ve manevi tazminat ile nafaka miktarlarının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuğun velayetinin belirlenmesinde, çocuğun üstün yararı ilkesi gereğince; tarafların ve çocuğun sosyal, psikolojik ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı ve cinsiyeti ile uzman raporları gibi tüm delillerin birlikte değerlendirilerek çocuğun görüşünün de alınması gerektiği gözetilerek, velayet yönünden karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/495 E., 2023/470 K.

KARAR : Kısmen kabul ile yeniden esas hakkında hüküm verilmesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/302 E., 2023/19 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun sair istinaf sebepleri incelenmeksizin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ( 6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin, birinci fıkrasının (a) bendinin (4) üncü alt bendi uyarınca re'sen kaldırılmasına ve mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince kaldırma kararı sonrasında yeniden yapılan yargılamada, her iki davanın da kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 inci maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin babasının evinde yaşadıklarını, bir ev içinde davalının annesi, babası, cezaevinden yeni çıkmış amcası ile birlikte yaşadıklarını, eşini zaman zaman tehdit ettiğini, erkeğin sürekli geceleyin çalıştığını ve gündüzleri evde uyuduğunu, uyandıktan sonra kısa bir süre evde kalıp iş başlangıcına kadar zamanını kahvede geçirip ortak çocukla neredeyse hiç ilgilenmediğini, bu durumda çocuğa hiçbir şekilde zaman ayırarak baba şefkatini göstermediğini, amcasının zaman zaman ortak çocuğa da şiddet uyguladığını, zorunlu ve tüm harcamalarını kendi ailesi tarafından karşılandığını, sadece üzerindeki kıyafetlerle sokağa atıldığını, rahatsızlığında tek başına hastaneye giderek tek başına tedavisini yaptırdığını, son olarak Haçkalı Baba Devlet Hastanesine getirip bırakıldığını hastalığı ile ilgilenilmediği gibi taburcu edildikten sonra eve alınmadığını ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, kadın yararına 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk, 100.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, ziynet ve kişisel eşyaların iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının günlük yaşantıya uyum sağlamada zorluk çektiğini, evlilik birliğinin gerektirdiği birçok görevini yerine getiremediğini, çocuğun bakımını tek başına üstlenemediğini, evin sorumluluğunu tek başına alamadığını, çocuk olduktan sonrada tek başına çocuğuna bakamayacağını belirterek ayrı evde yaşama taleplerini reddettiğini, annesi ve dedesi ile birlikte yaşadığını, kadını hastaneye götürdüğünde ilaçlarını almaya çalışan müvekkile kadının raporunun bittiğini söylediklerinde ne raporu olduğunu ve ilaçların ne için kullanıldığı araştırıldığında ağır psikiyatrik ilaçlar olduğu öğrendiğini ve konuyu detaylı olarak araştırdığında kadının bu ilaçları uzun süredir ve kesintisiz olarak kullandığını ve kadının eşin şizofreni, anksiyete bozukluk ve bipolar bozuklu vs. teşhisiyle sürekli psikolojik tedavi gördüğünü SGK kayıtlarından tespit ettiğini, psikiyatri servisine yattığını, ancak 20 günü aşkın süredir hastanede kalan müvekkilinin izni olmadığı ve doktoru taburcu olmaması gerektiğini belirttiği halde kadının ailesi ve akrabaları tarafından hastaneden habersizce taburcu ettiğini ve hastalığı ve tedaviyi açıkça reddettiğini, tek başına çocuğunun bakımını üstlenmesinin imkansız olduğunu belirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, erkek yararına 150.000,00 TL maddî, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1.İlk Derece Mahkemesinin ilk verdiği kararı ile, davacı-davalı kadının eve gelen misafirlere karşı kötü ve gereği gibi davranmadığı, eşine ve çocuğuna yönelik yükümlülüklerini yeterince yerine getirmediği, davalı-davacı erkeğin ise eşinin hastalığıyla yeterince ilgilenmediği, ayrı ev tutma sözünü yerine getirmeyerek eşini kalabalık aile ortamında yaşamak zorunda bıraktığı buna göre evliliğin çekilmez hale gelmesinde davalı-davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, davacı-davalı kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ziynet alacağı davasının reddine, kişisel eşya alacağı davasının açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup karar davacı-davalı kadın vekilince erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevî tazminatın reddi, maddî tazminatın miktarı, velâyet, tedbir ve iştirak nafakaları ile ziynet alacağı davası; davalı-davacı erkek vekilince ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî tazminat, tedbir nafakası yönünden istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme nedeniyle kararın sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kaldırılmasına ve mahal Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2.İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı-davalı kadının eve gelen misafirlere karşı kötü ve gereği gibi davranmadığı, eşine ve çocuğuna yönelik yükümlülüklerini yeterince yerine getirmediği, davalı-davacı erkeğin ise eşinin hastalığıyla yeterince ilgilenmediği, ayrı ev tutma sözünü yerine getirmeyerek eşini kalabalık aile ortamında yaşamak zorunda bıraktığı buna göre evliliğin çekilmez hale gelmesinde davalı-davacı erkeğin daha fazla kusurlu olduğu, davacı-davalı kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek her iki davanın da kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına ve kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına 30.000,00 TL maddî tazminata, kadının manevî tazminat talebinin reddine, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, manevi tazminatın reddi, maddî tazminatın miktarı, velâyet, tedbir ve iştirak nafakaları ile ziynet eşyalarının değerinin güncel belirlenmesi gerektiği yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili; hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî tazminat, tedbir nafakası ile ziynet alacağı davası yönünden yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadın yararına manevî tazminat şartları oluştuğu, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasında infazda tereddüt oluştuğu gerekçesi ile tarafların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına 30.000,00 TL manevî tazminat, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına, tarafların sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminatların miktarı, velâyet, tedbir ve iştirak nafakaları yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarı ve nafakalar, velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 182 nci, 327 nci, 328 inci, 329 uncu, 330 uncu, 331 inci ve 336 ncı maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 370 inci ve 371 inci maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Mahkemece, 2014 doğumlu ortak çocuk Emine'nin velâyeti davalı-davacı babaya verilmiştir. Velâyetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Velâyet düzenlemesi yapılırken çocuğun üstün yararının belirlenmesi amacıyla psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması, Mahkemece idrak çağındaki çocuğun görüşü alınıp ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek velâyet konusunda bir karar verilmesi gerekir.

3.Velâyet kamu düzenine ilişkindir. Yargılama aşamasında meydana gelen olayların dahi göz önünde tutularak çocuğun üstün yararına belirlenmesi gerekir.

4.Somut olayda Trabzon Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü'nce 06.10.2022 tarihinde hazırlanan sosyal inceleme raporunda ortak çocuğun takvim yaşına uygun ihtiyaçların/temel bakımın karşılanması konusunda babaanne ve davalı-davacı babanın bu zamana kadar yeterli olduğu ancak çocuğun takvim yaşı ve cinsiyet özellikleri bağlamında ihtiyaçları değerlendirildiğinde bundan sonraki yaşam süreçlerinde davalı- davacı babanın ve babaannenin çocuğun duygusal, psiko-sosyal ve cinsel kimlik gelişimi ihtiyaçlarını sağlıklı karşılama konularında yetersiz kalabileceklerinin değerlendirildiği, ortak çocuğun birlikte yaşam motivasyonunu babası ile birlikte yaşama yönünde geliştirmiş olduğu, bu durumun çocuğun dürtü-doyum odaklı davranarak internete bağlanabilmesi, telefon-bilgisayarla sınırsız oynayabilmesi ve yaşadığı evin üst katında kuzenlerinin bulunması, istediği süreçlerde kuzenleri ile oynayabilmesi nedenleriyle oluştuğunun değerlendirildiği, annenin ortak çocuğun velâyetini üstlenmesi durumunda ortak çocuğun fiziksel, psiko-sosyal, duygusal, eğitsel, sağlık ile ilgili ihtiyaçlarını herhangi bir ekonomik geliri bulunmamasına karşın sahip olduğu sosyal ve duygusal destek sistemi sayesinde eksiksiz ve sorunsuz karşılayabileceği, velâyet görev ve sorumluluklarını yerine getirebileceği kanaatinin bildirildiği, diğer taraftan raporda çocuğun baba yanında kuzeni ve komşusunun çocuğu ile yaşadığı bir olaydan bahsedildiği, bu durumun çocuk tarafından öncelikle anneye aktarıldığı anlaşılmaktadır. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde çocuğun yargılama sürecinde büyüdüğü ve inceleme sırasında 10 yaş 6 aylık olduğu, yaşı itibariyle gelişim çağında ve ergenlik öncesindeki sürecinin başladığı, bu süreçte özellikle babanın çalışma saatleri nedeniyle çocukla yeterince ilgilenip ilgilenemeyeceği, babannenin çocuğun gelişimi ile ilgilenmekte ise de bu hususta çocuğun duygusal, psiko-sosyal ve cinsel kimlik gelişimi ihtiyaçlarını sağlıklı karşılama konularında yetersiz kalıp kalmayacağı, aynı binada yaşayan kuzenleri ve arkadaşları ile bahsi geçen olayın yarattığı risk faktörü, ortak çocuğa kısa bir süre de olsa babanın şiddet uygulaması iddiası ile bakım tedbiri uygulandığı hususları ile annenin halihazırdaki sağlık durumu ve geçen süreçte velayeti kullanmaya halen engel halinin bulunup bulunmadığı hususlarında çocuğun görüşünü de içerecek ve görüş bildirecek şekilde psikolog, pedagog ve sosyal hizmet uzmanından oluşacak 3'lü heyet tarafından yeniden rapor düzenlenmesinin istenmesi ve tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonuca göre velâyet hususunda yeniden karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortak çocuğun velâyetinin belirlenmesi yönlerinden BOZULMASINA,

2.Davacı-davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.