Logo

2. Hukuk Dairesi2023/4910 E. 2024/2114 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların kusur durumları, velayet, nafaka, maddi-manevi tazminat ve ziynet alacağı taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Toplanan delillerden erkeğin sadakatsizlik eyleminin boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleştiği ve bu eylemin ayrı bir dava konusu yapılabileceği, ancak mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışları nedeniyle erkeğin tam kusurlu olduğunun anlaşılması ve ziynet alacağı yönünden temyiz kesinlik sınırının altında kalınması gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/175 E., 2023/350 K.

DAVA TARİHİ : 28.05.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Trabzon 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/219 E., 2022/688 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl boşanma davasının kabulü, karşı boşanma davasının reddi ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı- karşı davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; ortak çocuğun doğumundan sonra kadının kayın pederi ve kayın validesi ile birlikte yaşamaya başladığını, kadının Zonguldak ilinde eşinin işi nedeniyle yaşamakta olduğunu, senede bir kere de tatil ve ailesini görmek için Trabzon'a geldiğini, Eylül 2020 tarihinde Trabzon'a geldiğini, dönmeye yakın eklemleri ve karnı ağrıması nedeniyle Zonguldak'a dönmeyi ertelemek istediğini erkeğe söylediğini, erkeğin ise "sen gelmek istemiyorsan gelme, annemi gönderiyorum çocuğu ver, sen ne kadar kalmak istiyorsan kal" dediğini, kadının bunun üzerine Zonguldak'a döndüğünü, kadının eklem ve karın ağrısı şikayetiyle Atatürk Devlet Hastanesine, daha sonra şikayetleri geçmeyen müvekkilinin Tıp Fakültesi hastanesine kaldırıldığını ve 5 gün yoğun bakımda kaldığını, daha sonra kadının Ankara Şehir Hastanesine sevk edildiğini, burada kadına iltihaplı romatizma teşhisi konduğunu, hastalık dönenimin yaklaşık 7 ay sürdüğünü, bu hastalığı nedeniyle el ve ayaklarında meydana gelen kangren nedeniyle el ve ayak uzuvlarının kesildiğini, müvekkilinin bu hastalığı süresince erkeğin kadının yanında olmadığını ve çocuğu kadına göstermediğini, bu durumun kadın üzerinde ağır tahribat yarattığını, yine bu hastalığı süresince erkek tarafından maddî destekte bulunulmadığını, yine kadının ameliyat oması gerektiği dönemde erkek eşin ameliyat için imza vermekten kaçındığını, kadının el ve ayakları kesildikten sonra protez el ve ayak içinde erkeğin kadına maddî hiçbir desteğinin olmadığını, erkeğin tedavi sonrasında da kadını yanında istemediğini, kadın tedavisini tamamlayıp eve döndüğünde erkeğin kadını ''kendine yetemiyorsun'' diyerek aşağıladığını, kadını kuzeni ile yakıştırdığını ve namusuna dil uzattığını, kadından izinsiz kredi kartlarını kullandığını, borcunu ödemediğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına,250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata, düğünde takılan ziynet eşyaları 12 adet 20 gram bilezik, 38 adet çeyrek altın, 2 tane çerçeveli kolye, 2 tane bileklik künye, 2 tane ince kolyenin bilirkişi marifetiyle değeri tespit edilerek altınların bilirkişi raporu neticesinde paraya çevrilerek kadına iade edilmesine, şimdilik 1.000,00 TL davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı- karşı davalı vekili 19.10.2020 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan resimlerden görüleceği üzere erkeğin başka kadınla birliktelik yaşamakta olduğunu, resimlerde açıkça görüleceği üzere davalı-karşı davacı erkeğin başka kadınlarla samimi fotoğraflarını boşanma davası sonuçlanmamış olmasına rağmen herkese açık bir şekilde paylaşmakta olduğunu, birliktelik yaşadığı kadını dahi çocukla tanıştırdığını, ziynet alacağı 5 adet 22 ayar 20 gram bilezik, 5 adet 22 ayar 10 gram bilezik, 1 adet 10 ayar 10 gram bileklik, 1 adet tam liralı çerçevesi 14 ayar 5 gram çerçeve, 1 adet 14 ayar 7 gram kolye, 1 adet tam altın, 1 adet 14 ayar 4 gram kolye, 1 adet 14 ayar 3 gram çerçeve, 1 adet 14 ayar 7 gram tuğra kolye, 1 adet 14 ayar 3 gram ince kolye, 18 adet çeyrek altının aynen kadına iadesine mümkün olmadığı takdirde fiili ödeme günündeki bedelin erkekten tahsiline karar verilmesini (11 adet çeyrek altın müvekkil kadına 7 adet çeyrek altın davalı kocaya takılmıştır.) asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, ortak çocuk yararına 3.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 250.000,00 TL manevî, 250.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, söz konusu iddiaların mesnetsiz olduğunu, kadının erkeği hayatında olan sıradan bir insan kadar bile görmeyip yok sayan kusurlu davranışlarının olduğunu, erkeğin, kadının yaşamış olduğu hastalık sürecinde yanında olmak için çaba sarf ettiğini, ancak kadının ve ailesinin erkeği kendinden uzak tutmaya çalışarak uzaklaştırdıklarını, kadının erkeği tamamen yok sayması ve ailesi ile sürekli birlikte olmak istemesinin boşanma sebebi olduğunu, hastalığı sürecinde erkeğin destek olma taleplerinin kadın tarafından reddedildiğini, kadının Zonduldak'taki hastanede yoğun bakımda kaldığı 5 gün boyunca erkeğin karantinada olmasından dolayı eşinin yanına gidemediğini, bu süreçte sürekli telefon ederek eşinden haber aldığını, eşinin tedavisinin en iyi şekilde gerçekleştirilebilmesi amacıyla Ankara Şehir Hastanesine sevkini sağladığını, erkekten habersiz görüntülerini sosyal medyada paylaşıp yardım toplayan kadının asılsız olarak boşandığını, terk edildiğini beyan eden, erkeğe belirli koşullarda yaşamak için evlilik birliğinin devamı amacıyla şarta tutan kadının kusurlu olduğunu, dilekçelerinde de anlattıkları ayrıntılı gerekçeler ile iş bu davalarının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminata, asıl davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili ıslah dilekçesine karşı cevap dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalının, dava dilekçesinde ziynet talepleri ile ilgili 'aynen iade' ibaresine yer vermeyip sadece ziynetlerin bilirkişi raporu neticesinde paraya çevrilerek ederi üzerinden kadına verilmesini istediğini, Mahkemece davacı-karşı davalının ziynet taleplerine istinaden bilirkişi raporunun tanzim ettirildiğini, bu rapora itiraz eden davacı-karşı davalının dosya kapsamına kötü niyetle ve muvafakatleri olmadan süresi geçtikten sonra sunduğu düğün fotoğraflarıyla yeniden rapor düzenlettirilmesine sebebiyet verdiğini, kabul anlamına gelmemek şartıyla 7 adet çeyrek altının zaten erkeğe takılmış olması sebebiyle ıslaha konu olmamasını talep ettiklerini, ıslah dilekçesinde, dava dilekçesinde sayılmayan bir adet tam altın gibi sonradan sunulan düğün fotoğraflarıyla arttırılanlara yer verilip bilirkişi kök raporunda ise tespit edilmeyen tüm ziynet taleplerinin de reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında toplanan tüm deliller ve tanık beyanları incelendiğinde; davalı-karşı davacı erkeğin; eşinin hastalığı sürecinde yeterli maddî ve manevî desteği vermediği, eşine çocuğunu göstermediği, ameliyat için imza atmaya gitmediği, protozler için maddî destekte bulunmadığı, tedavi sonrasında eşiyle birlikte yaşamak istemediği, ayrı yaşanılan dönemde tanık Nejmi'nin beyanı ve dosyaya sunulan fotoğraflarla sabit olduğu üzere başka kadınla görüşmek suretiyle sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşılarak kusurlu olduğu, davacı-karşı davalı kadının ise; dosya kapsamına göre kusursuz olduğu, her ne kadar davalı-karşı davacı tanıklarının bir kısmının erkeğin hastane sürecinde eşinin yanında olduğunu, destek verdiğini beyan etmişse de bizzat hastanede yanında olan ve görgüye dayalı tanıklıkta bulunan davacı-karşı davalı tanıklarının beyanına üstünlük sağlandığı, diğer vakıaların ise ispat edilemediğinin kabul edildiği gerekçesi ile asıl boşanma davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir ve aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 750,00 TL tedbir ve aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına verilmesine, davacı-karşı davalının ziynet eşyalarının iadesi davasının kısmen kabul- kısmen reddi ile; 1 adet tam altın çerçeveli 12 gr kolye, 1 adet çeyrek altın çerçeveli 7 gr kolye, 1 adet 7 gr tuğralı kolye, 1 adet 3 gr kolye, 17 çeyrek altın, 5 adet 20'şer gr 22 ayar bilezik, 5 adet 10'ar gr 22 ayar bilezik ve 1 adet 10 gr bileklikten oluşan ziynet eşyalarının davalı-karşı davacı tarafından, davacı-karşı davalıya aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmaması halinde 1 adet tam altın çerçeveli 12 gr kolye, 1 adet çeyrek altın çerçeveli 7 gr kolye, 1 adet 7 gr tuğralı kolye, 1 adet 3 gr kolye, 17 çeyrek altın, 5 adet 20'şer gr 22 ayar bilezik, 5 adet 10'ar gr 22 ayar bilezik ve 1 adet 10 gr bileklikten oluşan ziynet eşyalarının alış fiyatı üzerinden hesaplanan 111.030,00 TL'nin davalı-karşı davacı tarafından davacı-karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ve fiili ödeme günüdeki değerinin ödenmesi yönündeki taleplerin reddine, karşı davacının davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararı boşanma, velâyet, çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası yönlerinden istinaf etmediklerini, kadının geçirdiği hastalık nedeni ile bir maaş ve dernekten yardım alıp almadığının araştırılmadığını, tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin kabul edilebilir nitelikte olmadığını, hastalık sürecinde davacının yanında olup elinden gelen çabayı da göstermek için yaptıklarını anlatan tanık beyanlarının bulunduğunu, hüküm kurulurken tanıklarının beyanlarının dikkate alınmamasını bir eksiklik olduğunu, kusur belirlemesinde yanlış değerlendirme sonucunda karşı davanın ve manevî tazminat isteminin reddine, kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, tüm dosya kapsamından erkeğin özellikle kadının ziynetlerini alıp iadesini gerektirecek şekilde bir tasarrufunun olmadığını, kadının bunu ispat etmediği gibi, süresi geçtikten sonra dosyaya yeniden ziynetlerle ilgili fotoğraflar sunarak yeniden rapor tanzimine sebebiyet verdiğini, ek rapor ile ziynet miktarının arttırılmasının, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ilk raporda tespit edilen ziynet miktarı ile kazanılmış olabilecek bir hakkın tamamen yok sayılması gibi hukuksuzlukları meydana getirmekte olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, karşı davanın ve manevî tazminat isteminin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, kabul edilen ziynet alacağı yönlerinden istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı- karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, karşı davanın ve manevî tazminat isteminin reddi, tedbir ve yoksulluk nafakası, kabul edilen maddî ve manevî tazminat ile miktarları, kabul edilen ziynet alacağı yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 11.04.2023 tarihli ek kararı ile somut olayda ziynet alacağı talebinin 111.030,00 TL’sinin kabulüne karar verilmiş olup, 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 238.730,00 TL'nin altında kalması nedeniyle kesin olduğu anlaşıldığından, davalı-karşı davacı vekilinin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

3.Ek karar tebliğ edilmesine rağmen davalı- karşı davacı erkek tarafından ak karar karşı temyiz talebinde bulunulmamıştır.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı- karşı davacı erkek tarafından açılan karşı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğe yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, kadına yüklenecek bir kusurun bulunup bulunmadığı. karşı davanın ve manevî tazminat isteminin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, kadın yararına kabul edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ziynet alacağı kabulüne ilişkin davanın temyiz kesinlik sınırında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddeleri, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci ve 176 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle toplanan delillerden kadının ıslah dilekçesine konu olan erkeğin sadakatsizlik eylemine ilişkin kusurunun boşanma davası açıldıktan sonra gerçekleştiğinin, ayrı bir dava konusu yapılabileceğinin, bu nedenle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceğinin ve Mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre yine de erkeğin tam kusurlu olduğunun; ayrıca ziynet alacağı yönünden Bölge Adliye Mahkemesince davalı- karşı davacı vekilinin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan reddine dair verilen 11.04.2023 tarihli ek kararın davalı- karşı davacı vekiline 16.04.2023 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davalı- karşı davacı erkek vekilinin ek karar yönünden ayrıca temyiz talebinin bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.