"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/347 E., 2022/1583 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm
kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/917 E., 2021/1386 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarında dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, evliliğin ilk zamanlarında başlayan anlaşmazlıkların günden güne artıp çekilmez hale geldiğini, dahası kadın evlilik birliği süresince sadakat yükümlülüğü altında olmasına rağmen tanınan birden çok kişiyle görüştüğünü, bu görüşmelerin hep müvekkil veya akrabalarına ulaştığı, kadın uzun süre önce evini terk ettiğini, kadının sadece ekonomik neden ve yaşı nedeni ile ölmesi halinde kendisine kalacak ekonomik faydayı düşünerek bu evliliği yaptığını, müvekkili gelir kaynağı olarak gördüğünü, hatta ilk boşanma davasının açılma nedeni ise uzun süre ayrı yaşamalarına rağmen davalının hiçbir şekilde tekrar yuva kurma çabası içine girmemesinden dolayı açıldığını, ayrı oldukları dönemde kendisinin gelir kaynağı olarak görüldüğüne iyice emin olduğunu, yaklaşık 10 senedir kadının barışma çabası içine bile girmediğini, evine geri dönmeye hiç çalışmadığını, taraflar arasında müvekkili tarafından açılan ... 1. Aile Mahkemesinin 2010/278 Esas ve 2012/716 Karar sayılı boşanma davasının redle sonuçlandığını, kararın 21.10.2013 tarihinde kesinleştiğini, bu tarihten sonra da tarafların bir araya gelmediklerini, 3 yıllık sürenin geçtiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2009 yılından bu yana evli olduklarını, müşterek çocuklarının olmadığını, hiç bir geçimsizlik yokken davacı erkek eşin oğlunun isteğiyle boşanma davası açıldığını ve redle sonuçlandığını, müvekkilinin erkeğin oğlu tarafından dövülerek evden atıldığını, kapının kilidinin değiştirildiğini, eve giremediğini, özel eşyalarının dahi alınamadığını, müvekkiline nafakanın ödenmediğini, iftira atıldığını, bu nedenle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında ... 1. Aile Mahkemesi 2010/278 Esas ve 2017/716 Karar sayılı dosyalı ile taraflar arasında bir boşanma davası olduğu, davanın reddine karar verildiği, 21.10.2013 tarihinde kesinleştiği, Mahkemede açılan davadan sonra tarafların bir araya gelmediklerinin tanık beyanlarıyla anlaşıldığı, üç yıllık bir araya gelmeme koşulunun oluştuğu, davalı tarafından her ne kadar 08.07.2019 tarihli redle sonuçlanan davanın olduğundan bahisle üç yıllık süre koşulunun gerçekleşmediği ileri sürülmüş olsa da erkeğin tarafın reddedilen son dosyaya dayanma zorunluluğu bulunmadığı, birleşen dosya yönünden ise tarafların birlikte yaşadıkları dönemde erkek tarafın evin kapısının kilidini değiştirerek eve almadığı, bu nedenle erkeğin tam kusurlu olduğu kadının kusurlu olmadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına, erkeğin maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası talebi olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kadının birleşen davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın lehine 20.000,00 TL maddî tazminata, tarafların 4 ay evli kaldıkları, erkeğin 90 yaşında olduğu, nafaka ödeyecek durumda olmadığı, emekli maaşı dışında geliri olmadığından kadının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine ve yine erkeğin kusurlu eylemi manevî tazminat gerektirmediğinden kadının manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; fiili ayrılığın süresi dolmadan açılmış davada, davacının davası reddedilmeli iken kabul edildiğini, erkeğin kusurlu olmasına rağmen, kararın hukuka aykırı gerekçesinde yaş ve emekli maaşı dışında geliri olmadığı nedenine dayalı olarak yoksulluk nafakası reddedildiği, Mahkemece kapı kilidinin değiştirildiği, kadının aile apartmanının kapısından içeri sokulmadığı sabit olduğu, ayrı yaşamalarında kusurlu eşin erkek olduğunun da kanıtlandığı halde, kararın gerekçesinin eksik yazıldığı, kararın gerekçesine de itiraz ettiklerini, tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddinin hukuki dayanağı olmadığını, sonuç olarak, erkeğin davasının fiili ayrılık süresinin dolmadan açılmış olması nedeniyle reddine, Mahkeme kararının gerekçelerine itirazlarımız ile birlikte yeterli araştırma yapılmadan, önceki dosyalar incelenmeden, kadın yararına hükmolunan maddî tazminatın azlığı nedeniyle maddî tazminatın artırılmasına, manevî tazminatın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ve gerekçesinin de yetersizliği nedeniyle reddedilmesinin hatalı karar olduğu, manevî tazminat taleplerinin kabulü ile, tedbir ve yoksulluk nafakalarının da reddedilme nedenlerinin eksik ve hukuka aykırı gerekçeye dayalı ve hatalı olması nedenleriyle yeniden ele alınıp incelenerek talepleri doğrultusunda tedbir ve yoksulluk nafaka taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, maddî tazminatın miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talebi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının boşanma davasının istinaf edilmediğini, boşanma kararının 12.01.2022 tarihinde kesinleştiğini, erkeğin, dava dosyasının istinaf aşamasında bulunduğu sırada 29.08.2022 tarihinde öldüğü, taraflar arasında ... 1.Aile Mahkemesinin 2010/278 Esas ve 2012/716 Karar sayılı dosyasında boşanma davasının görüldüğü, davanın reddine karar verildiği, red kararının 21.10.2013 tarihinde kesinleştiği, Mahkemece erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğunu, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında boşanmakla en azından davacı eşin maddî desteğinden yoksun kalacağı anlaşılan davalı kadın lehine hükmedilen maddî tazminat miktarının yerinde olduğu, erkeğin kusurlu eylemlerinin manevî tazminatı gerektirmediği gerekçesiyle kadının yasal koşulları oluşmayan manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, ancak tarafların 4 ay evli kaldıkları, davacı erkeğin 90 yaşında olduğu, nafaka ödeyecek durumda olmadığı, yaşı ve emekli maaşı dışında geliri olmadığı gerekçesiyle yasal koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş ise de; yerel Mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumlarına göre, kadının ev hanımı olup, düzenli bir işi ve gelerinin bulunmadığı, oğlunun yanında yaşadığı, erkeğin ise, emekli olup 2019 yılı itibariyle 1.700,00 TL emekli maaşı aldığı göz önüne alındığında kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, Yerel Mahkemece tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi gereği boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davalı kadın lehine dava tarihinden geçerli olmak üzere hakkaniyete uygun miktarda tedbir nafakasına, boşanma kararının kesinleşmesinden, davacının öldüğü tarihe kadar geçerli olmak üzere yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının tedbir v yoksulluk nafakası talebinin kısmen kabulü ile, dava tarihinden başlamak kaydı ile aylık 500,00 TL tedbir nafakasının (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) erkek mirasçılarından alınarak, kadına verilmesine, tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, kararının kesinleşme tarihinden itibaren aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davacının ölüm tarihinde sonlanmak üzere erkek mirasçılarından alınarak, kadına verilmesine karar verilerek kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebi yönünden istinaf talebinin kabulüne, sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde konu olarak ... 2.Aile Mahkemesinin dosya no ve karar tarihi belirtilerek "Kararına karşı istinaf başvurumuza ilişkindir" şeklinde beyanlarının bulunduğunu, kararın tümüne itiraz ettiklerinin açık olduğunu, 2.sayfada 4.paragrafta"…davacının kusurlu olmasına rağmen hukuka aykırı gerekçesinde.." diye devam eden anlatımın, "Kararın gerekçesine de itiraz ediyoruz" şeklinde devam ettiğini, açıkça "karara ve gerekçesine" şeklinde anlam içeren bu cümlenin de hiçe sayıldığını, yargılamanın safahatine bakıldığında uzun yıllardan beri boşanmanın reddi için uğraşıldığı, tam kusurlu olan erkeğin, oğlu tarafından istenmediği için boşanma davalarının açılması ve en nihayetinde ise fiili ayrılık nedenine dayalı boşanmanın , erkeğin oğlu tarafından bir araya gelinmesi ve evliliğin kurulamamasına neden olması, haklı görüntüde olmaları, müvekkilimin de ayrı bir dava ile haklarını koruyabilmek için davanın seyrinde birleşen dosya davacısı olarak bulunması olağan bir hukuki yol olup, tüm karara itiraz edilmiş iken kelimelerin farklı değerlendirildiğini, üstelik farklı da değerlendirilmemiş istinaf dilekçemizde "davacının davasının reddi gerekir" cümleleri aynı boşanma içerisinde feri hakların reddedildiği beyanlarına dayanılarak "boşanma kararına istinaf başvurusu yapılmadığı" açıklamalarını temyiz ettiklerini, boşanma bölümünü istinaf etmiyorum ibaresi olmadığını açıkça yazılıp imzalanmadığını, boşanma bölümünü açıkça istinaf etmiyoruz diye belirtilmemişken hukuka aykırı karar verildiğini, Mahkeme kararını istinaf ederken kararın gerekçesine değinerek itiraz edilmiş olamsının boşanmaya da itiraz anlamında olduğunu, gerekçenin, hüküm fıkrası ile sıkı bir ilişki içinde olduğunu, gerekçenin boşanmanın gerekçesi olduğunu, boşanmanın istinaf edildiğini, açılmış olan tüm dosyaların reddinin istendiğini ve kararı istinaf ediyoruz diye açıkça belirtilmiş iken açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirtilen taleplerinin değerlendirilmesi ve müvekkilin mağduriyetinin önlenmesi gerektiği, sonuç olarak karara ve kararın gerekçesinin istinaf edilmiş olmasına rağmen, anlaşılmaz bir şekilde taleplerinin reddedildiğini belirterek kusur belirlemesi, erkeğin kabul edilen davası, maddî tazminatın miktarı, tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talebi ile istinaf dilekçesinde kendi davasının kabulüne de yer verdiğinin ve bunun Bölge Adliye Mahkemesince incelenmediği yönünden temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün gerekip gerekmediği, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile kadının kabul edilen kendi boşanma davası yönünden istinaf itirazının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.