"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3207 E., 2023/176 K.
DAVA TARİHİ : 05.09.2019
KARAR : Kabul
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı erkeğin ailesinin sürekli evliliklerine müdahale ettiklerini, bir arada oturdukları için aralarında huzursuzluklar çıktığını, bundan dolayı ayrı eve çıkmak istediğini söylediğini ancak davalı erkeğin bunu kabul etmediğini, erkeğin ailesinin evliliklerine müdahalelerinin iyice arttığını ve kadın eş hakkında dedikodular çıkardıklarını, bu dedikodular sebebiyle konuşmak için yolda giderken erkeğin davacı kadını arabada darp ettiğini, darp raporu aldığını ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuğun velayetinin davalıya verilmesine, 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı kadının annesinin yönlendirmeleriyle hareket ettiğini, kadının annesine saygısızca hareketlerde bulunduğunu, daha önce de sudan sebeplerle haksız yere evi terk ettiğini, yaylada çalıştığını, eşine telefon açtığında eşinin sürekli seni sevmiyorum dediğini, saygısızca davrandığını, hakaret ettiğini, sen kimsin, sen bana karışamazsın, çocuğunu al bak ben mecbur muyum dediğini, senin piçine bakamam dediğini, seni şikayet edeceğim, bana nafaka ödeyeceksin, seni sevmiyorum, senden ayrılacağım, sen şerefsizsin, namussuzsun gibi hakaretlerde bulunduğunu, davacının ayrı ev tutalım dediğinde erkeğin yaz olunca tutalım dediğini, sonrasında erkek eş ayrı ev tutmaya kalkınca da ayrı ev tutmana gerek yok, ben ailemin yanına döneceğim dediğini, çocuğuna bakmadığını, doğduktan sonra sadece bir ay emzirdiğini, çocuğunu emzirmekten dahi kaçındığını, son olarak yaylada çalıştığı bir dönemde davacının aradığını ve hastaneye gideceğini söylediğini, çocuğunu babaannesine bırakarak gittiğini ve bir daha da dönmediğini, evlilik birlikteliğinin sarsılmasında asıl kusurlu tarafın davacının kendisi olduğunu belirterek öncelikle açılan davanın reddini, boşanmaya karar verilecek olduğu takdirde ise ortak çocuğunun velayetinin babaya verilmesine, erkek lehine 30.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminata ve aylık 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.04.2021 tarihli kararı ile davacı kadının tanıklarının görgüye dayalı beyanda bulunmadığını, tarafların hastaneden getirtilen genel adli muayene raporlarının tek başına kadının davalıdan şiddet gördüğünü kanıtlamadığını, kadının öne sürdüğü şiddet olayına ilişkin ceza dava dosyası incelemesinde erkeğin 150 gün adli para cezası ile cezalandırıldığını ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini ancak verilen kararın bağlayıcı olmadığını, davalının cevap dilekçesinde davacıya yüklenen kusurlara ilişkin ise davalı tanıklarının görgüye dayalı beyanları bulunduğunu belirterek erkeğin evlilik birliğini temelinden sarsacak az da olsa kusuru kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 29.04.2021 tarihli kararına karşı, davacı kadın vekili hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek hükmün tamamı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.05.2022 tarihli kararı ile dosyada toplanan deliller, yeminleri tahtında dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına ve 17.07.2019 tarihli sağlık raporuna göre, davalı erkeğin eşine şiddet uyguladığı ve bağımsız konut temin etmediği, davalı erkeğin karara karşı istinaf başvurusunda bulunmadığı dolayısıyla kadına kusur yüklenemeyeceği belirtilerek davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, tarafların kusur durumu, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile kadın eşin zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerinin ve saldırıya uğrayan kişilik haklarının kapsamı dikkate alındığında davacı kadın eş yararına maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiği, kadın eşin boşanmakla yoksulluğa düşeceği ve Sosyal İnceleme Raporu'nda annenin velayeti istemediği, davalı babanın velayet sorumluluğunu yerine getirebilecek gerekli ebeveynlik potansiyeline sahip olduğu da değerlendirilerek velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapıldığı gerekçesi ile kadının davanın reddine ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuğun velayetinin davalı babaya verilmesine, anne ile yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, kadın eş yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.05.2022 tarihli kararına karşı davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemiz 08.11.2022 tarihli ilamı ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde erkeğin cevap dilekçesinde kadına yüklenen kusurlara ilişkin davalı erkek tanıklarının görgüye dayalı beyanları bulunduğunu belirttiğini, ilk derece mahkemesinin davacı kadına kusur yüklediğinin anlaşıldığını, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin gerekçesi de dikkate alınarak tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylardaki kusur durumlarının yeniden değerlendirilip belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek diğer temyiz itirazlar incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla Dairemiz bozma ilamına uyulmakla davacı kadının kayınvalidesine hakaret ettiğini, eşine onu istemediğini söyleyerek hakaret ettiğini ve ortak çocukla yeterince ilgilenmediğini, davalı erkeğin ise bağımsız konut temin etmediğini ve sağlık raporundan da anlaşılacağı üzere eşine fiziksel şiddet uyguladığını belirtilerek boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin davacı kadına nispeten ağır kusurlu olduğunu, tarafların kusur durumu, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile kadın eşin zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerinin ve saldırıya uğrayan kişilik haklarının kapsamı dikkate alındığında davacı kadın eş yararına maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, kadın eşin boşanmakla yoksulluğa düşeceğini ve sosyal inceleme raporu'nda annenin velayeti istemediği, davalı babanın velayet sorumluluğunu yerine getirebilecek gerekli ebeveynlik potansiyeline sahip olduğunu da değerlendirilerek velayet ve kişisel ilişki düzenlemesi yapıldığını belirterek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, çocuğun velayetinin davalı babaya verilmesine, anne ile yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, kadın eş yararına 15.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; kusur belirlemesinin kabul edilmediğini, davalının hiçbir kusuru olmadığını davacı tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, davacının tamamen kendi kusuru ile evi terk ettiğini, kadının gerçekleşen kusurları yanında annesini dövmeye bile kalktığını, iddia ettiği diğer kusurlarında gerçekleştiğini ve ispatlandığını, kadının ortak çocuğunu terk ettiğini, bakmadığını, ortak çocuk ile davacı anne arasında şahsi ilişki tesisinin çocuğun menfaatlerine aykırı olduğunu, davalının da yoksul olduğunu ve tazminat ve nafakaların hukuka aykırı olarak verilmesi yanında miktarlarının da çok yüksek olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci, 182 nci ve 330 uncu, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.