"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/724 E., 2023/218 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davalarından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.... kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden bir çocuklarının bulunduğunu, davacının, davalının şiddet, hakaret ve aşağılama içeren davranışları nedeniyle sürekli sorunlar yaşadıklarını, bu nedenlerle davacının evlilik birliğinin çekilmez hal alması nedeniyle 2012 yılında 4.Aile Mahkemesinin 2012/1005 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açtığını, daha sonra davalının tehdit ve korkutmaları nedeniyle davacının davadan feragat ettiğini, ancak davalının hakaret ve şiddet uygulamalarına devam edip ölüm tehditlerinde bulunması nedeniyle bu kez ... 11.Aile Mahkemesinin 2012/1655 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açıldığını, davanın reddine karar verildiğini, tarafların 2012 yılından itibaren ayrı yaşadıklarını, ayrı yaşanılan sürede de tehdit ve hakaretlerine devam ettiğini, davalının tek amacının davacının bu ülkeden çıkmasını istediğini, davalının müşterek çocuğu da ilgi ve sevgi göstermediğini, çocuğun annesi ile beraber yaşadığını, çocuğun ve yaşadığı evin tüm gider ve bakımlarını tek başına karşıladığını, davalının ortak çocukla görüşme günlerinde müşterek çocuğa sadece abur cubur, besin değeri olmayan yiyecekler yedirdiğini, çocuğa karşı özensiz davrandığını, davalının sürekli ortak çocuk üzerinden kadına eziyet edip kadının psikolojik yönden çöküntüye uğramasına sebep olduğunu, kadını hırsızlık ve ajanlıkla itham ettiğini beyan ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyet hakkının davacı anneye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.... kadın vekili erkeğin açtığı birleşen 10. Aile Mahkemesi dosyasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; evlenmelerinden sonra erkeğin davranışlarının değiştiğini, kadın ve çocukla ilgilenmediğini, şiddet uyguladığını, ... 4. Aile Mahkemesi'nin 2012/1005 Esas sayılı boşanma davası açıldığını, o tarihten beri fiilen ayrı yaşadıklarını, davalı erkeğin tehditleri nedeniyle kadının davasınından feragat etmek zorunda kaldığını, ayrı yaşadıkları dönemde kadını hırsız ve ajan olarak suçladığını, Türkiye'den sınır dışı edilmesini istediğini, tehdit ettiğini, ... 11. Aile Mahkemesi'nin 2015/1204 Esas sayılı dosyasında açılan boşanma davasının kabulüne karar verilerek velâyetin anneye verildiğini, temyiz aşamasında olduğunu, bekletici mesele yapılması gerektiğini, erkeğin hukuka aykırı şekilde delil elde ettiğini, zina iddiasının iftira olduğunu, dava dilekçesinde yer alan fotoğraflardaki kişi F.K. isimli kişinin müvekkilin kendisine yakın gördüğü bir arkadaşı olduğunu, aralarında iddia edildiği şekilde bir ilişki olmadığını, bu şahsın başka bir kadınla evlendiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, hukuka aykırı olarak elde edilip mahkemeye delil olarak sunulan fotoğraflar dahi ikili arasında arkadaşlıktan öte bir ilişki olmadığını da kanıtlar nitelikte olduğunu, kaldı ki; erkek dava dilekçesinde müvekkil ile F. K. isimli şahsın 2013 yılında birlikte yaşamaya başladıklarını iddia ve kabul ettiği, davacının bu iddiasının asılsız olduğunu, müvekkil ile F. K. 'nin arkadaşlığın ötesinde bir ilişkilerinin bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için müvekkil ile F. K. isimli şahsın birlikte yaşadıkları kabul edilse bile bunu 2013 yılından bu yana bildiğini kabul eden erkek tarafından açılan dava süresinde olmadığı için de reddi gerektiğini,
3.... kadın vekili birleşen ... 8. Aile Mahkemesi'nin 2018/1093 Esas, 2019/71 Karar sayılı dava dosyasına verilen dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, bir çocuklarının bulunduğunu, daha önce açılan boşanma davasından erkeğin tehditleri nedeniyle feragat ettiğini, ... 11. Aile Mahkemesi'nin 2012/1655 Esas, 2014/516 Karar sayılı ilamı ile açılan davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2015/15409-16676 karar sayılı ilamı ile kesinleştiğini, o tarihten beri ayrı yaşadıklarını, 3 yıldan faza süre geçtiğini, bir araya gelmediklerini bu nedenlerle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilerek ortak çocuk için aylık 15.000, 00 TL tedbir nafakasına, kadın için aylık 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı erkek vekili 27.07.2015 havale tarihli cevap dilekçesinde, usule ilişkin olarak öncelikle davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin olarak ise kadının iddialarının doğru olmadığını, boşanmayı gerektirir bir durum bulunmadığını, erkeğin boşanmak istemediğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini, boşanmaya karar verilmesi halinde ortak çocuğun velâyetinin davalıya verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekilinin birleşen ... 10.Aile Mahkemesi'nin 2018/406 Esas, 2020/416 Karar sayılı dosyası ile verilen dava dilekçesinde özetle; kadının sorumluluklarını yerine getirmediğini, kadın tarafından 2012 yılında açılan davadan sonra tarafların bir araya gelmediklerini, kadının haksız suç ve isnatları üzerine erkeğin ...'e taşındığını, hakkında birçok dava ve soruşturma açıldığını, taraflar evli olmasına rağmen kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğunu, buna ilişkin fotoğrafları dilekçe ekinde sunduklarını, kadının çocukla birlikte bu kişiyle tatile gittiğini, bu nedenlerle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilerek müvekkili yararına 250.000,00 TL maddî ve 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3.Davalı-davacı erkek vekili kadının birleşen 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasına dayalı ... 8.Aile Mahkemesinde açtığı davasına verdiği cevap dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, ... 11. Aile Mahkemesi'nin 2012/1655 Esas sayılı dosyasında açılan davanın Yargıtay aşaması devam ederken aynı Mahkemenin 2015/1204 Esas sayılı dosyası ile yeni bir dava açtığını, boşanmaya karar verildiğini, kararın temyiz aşamasında olduğunu, bu süreçte kadının başka bir erkekle ilişkisi olduğunu, birlikte tatillere gittiklerini, ... 10. Aile Mahkemesi'nin 2018/406 Esas sayılı dosyasında boşanma davası açtıklarını, derdest olduğunu, davanın reddine, dosyanın ... 10. Aile Mahkemesi dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.06.2016 tarihli ve 2015/1204 Esas, 2916/926 Karar sayılı kararı ile, erkeğin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmediği, kaıdna tehdit ve hakaretlerde bulunduğu, aile sorumluluğu bilinciyle hareket etmediği, bu davranışları ile çevresinde ailenin onur ve saygınlığı ile örtüşmeyecek davranışlar içine girdiği, evlilik birliğinin devamında taraflar ve ortak çocuk açısından hiç bir yararın kalmadığı anlaşılmakla, erkeğin yukarıda açıklanan tam kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin tarafların ortak hayatı sürdürmelerini olanaksız kılacak biçimde temelinden sarsıldığı gerekçesi ile kadının davasının kabulüne tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun huzur ve menfaati nazara alınarak velâyet hakkının davacı anneye verilmesine, davalı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 21.05.2019 tarihli ve 2019/816 Esas, 2019/6466 Karar sayılı kararı ile erkek tarafından 26.04.2018 tarihinde açılan ve halen ... 10. Aile Mahkemesinin 2018/406 Esas sayılı dosyasında görülmekte (derdest) olan boşanma davası ile davacı kadın tarafından 15.07.2015 tarihinde açılan ve temyize konu boşanma davası arasında, biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte bulunduğundan, aralarında bağlantı mevcut olduğu, her iki davanın birlikte görülmesinin zorunlu olduğu, aynı yargı çerçevesinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davaların, aralarında bağlantı bulunması durumunda ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirileceği hususu da dikkate alınarak, mahkemece başkaca bir yasal engel ortaya çıkmadığı takdirde her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilip, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra her iki dava yönünden bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; tarafların 2010 yılında evlendikleri, bu evliliklerinden 2011 doğumlu bir çocuklarının bulunduğu, erkeğin, kadını tehdit ettiği ve hakaretlerde bulunduğu, aile sorumluluğu bilinciyle hareket etmediği, erkeğin, bu davranışları ile çevresinde ailenin onur ve saygınlığı ile örtüşmeyecek davranışlar içine girdiği buna karşılık kadının mahkememizde açtığı, 2012/1655 Esas, 2014/516 K, sayılı ilamı ile 17.04.2014 tarihinde red edilmesinden itibaren tarafların bir araya gelmediği, erkeğin annesinin beyanında bu hususta ortak çocuğun bir yaşında iken tarafların ayrıldıklarını ve bir daha bir araya gelmediklerini beyan ettiği, erkeğin açtığı birleşen dava yönünden ise kadının bu ayrılık döneminde başka erkekler ile yakın ilişki içinde olduğu, her ne kadar bu ilişkinin sosyal arkadaşlık çerçevesinde kaldığı iddia edilse de tanıklar tarafından kadının F. K. isimli erkekle gezip dolaştığı, bu erkeğin kadının evine girip çıktığı, bu kişinin dosyamız içine sunulan, ... 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 26.11.2019 tarihli duruşma zaptında aynen "......'in eşi olan ... ile boşanma aşamasındayken eşi ... ile tanıştım, ilk tanıştığımda mağdur durumda yardımcı olmaya çalıştım, daha sonra aramızda gönül ilişkisi oldu..." şeklindeki beyanda bulunarak ilişkiyi kabul ettiği, dosyaya sunulan vodafone operatöründe kadının altı aylık arama kayıtlarında da F. K. isimli kişi ile sosyal arkadaşlık ortalamasından daha fazla görüşme yaptığı, AVM de el ele gezdiği, birlikte aynı eve girerken görüldükleri, ortak çocuğun, tanık olarak dinlenen babaannesine "babaanne, annem erkek arkadaşı ile bizi beraber tatile götürdü. ... ve ...’e gittiklerini söyledi. Yine torunum iki kez gittiklerini söyledi. Gittikleri erkek aynı erkekmiş.” şeklinde beyanda bulunduğu, kadının telefonlarına cevap vermediği, ortak çocuk ile babaannesinin görüşmelerini zorlaştırdığı, bu açıklamalar karşısında; erkeğin, kadına hakaret ettiği, tehdit ettiği, bu hareketleriyle kadına duygusal şiddet uyguladığı, bu nedenle ayrı yaşamaya başladıkları, kadının ise başka erkekle ilişki yaşadığı, ortak çocuğun erkeğin ailesi ile görüştürme konusunda zorluk çıkarmakla duygusal şiddet uyguladığı, hususları göz önüne alındığında kadının ağır kusurlu olduğu, erkeğin ise hafif kusurlu olduğu, tarafların 2011 yılından itibaren ayrı yaşadıkları sabit olduğundan kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen fiili ayrılık nedenine dayalı birleşen boşanma davasının ve erkeğin duygusal şiddet uyguladığı sabit olduğundan kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile, buna karşılık kadının F. K. isimli kişi ile zina yaptığı kanaatine varıldığından, erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesinde düzenlenen zina sebebine dayalı bireşen boşanma davasının ve kadının duygusal şiddet uyguladığı kanaatine varılarak erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun anne yanında kalıyor olması, alıştığı ortam, kadının velâyet görevlerini ihmal etmediği ve çocuk hakları sözleşmesince, çocuk beyanının üstünlüğü ilkesi dikkate alınarak ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, her ne kadar baba ile çocuk arasında basit yaralama suçundan baba HAGB almış ise de çocuğun baba ile kişisel ilişki kurmasının çocuğun üstün yararına olacağının kabulü ile baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, babanın 04.08.2021 tarihli ekonomik sosyal durum araştırması neticesinde düzenlenen rapora göre, şirket danışmanı olarak çalıştığının, 6.000,00 TL gelirinin olduğunun, kira vermediğinin, kadının ise 02.09.2021 tarihli ekonomik sosyal durum araştırması neticesinde düzenlenen rapora göre, şirkette çalıştığının, 20.000,00 TL gelirinin olduğunun, kira vermediğinin tespit edildiği, dava dilekçesinde ortak çocuk için tedbir nafakası istenilmediği, akabinde kadın vekilinin 31.05.2021 tarihli dilekçesi ile ortak çocuk lehine aylık 2.000,00 TL tedbir nafakası, 11.06.2021 tarihli dilekçesi ile de aylık 5.000,00 TL tedbir nafakası talep ettiği, 18.06.2021 tarihli ara karar ile 31.05.2021 tarihinden itibaren ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının erkekten tahsili ile kadına ödenmesine karar verildiği, aradan geçen zaman, paranın alım gücü, çocuğun büyüyor olması sebebiyle artan ihtiyaçları ve tarafların sosyal ekonomik durumları dikkate alınarak karar tarihi itibariyle tedbir nafakasının aylık 3.000,00 TL ye yükseltilmesine ve kararın kesinleşmesine kadar devamına yine, tarafların kusur durumları dikkate alınarak, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulü kısmen reddi ile boşanmakla eşinin maddî desteğinden yoksun kalacak olması muhakkak olduğundan erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 90.000,00 TL manevî tazminata, kadın vekilinin tahkikat aşamasında verdiği, 27.01.2023 tarihli dilekçesi ile ortak çocuk için aylık 15.000,00 TL tedbir-iştirak nafakası, 15.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası, 1.000.000,00 TL maddî tazminat ve 1.000.000,00 TL manevî tazminat talebinde bulunduğu bu hususa erkek tarafının açık bir muvafakat beyanı bulunmadığı, kadının bu isteğine ilişkin usulüne uygun şekilde yapılmış, ıslahı da olmadığından, bu talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.... kadın vekili; Mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğu anlaşılan ve müvekilin kabulü dışındaki bu sahte belgelere itibar edilmek suretiyle; müvekkilin zina yaptığı kanaatine varılarak hüküm kurulmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, erkek yararına tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu gibi miktarların fahiş olduğunu, kadın yararına tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, erkeğin mühendis olup ve iyi bir gelire sahip olduğunu, fakat ortak çocuk yararına hükmedilen nafakanın yetersiz olduğunu ileri sürerek temyiz incelemesi neticesinde boşanma yönünden kesinleştirilmesine, velâyet yönünden onanmasına ve erkek lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin reddi, çocuğa hükmedilen tedbir nafakasının miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili; kadının başka erkekler ile evlilik birliği devam ederken müvekkili aldattığı, başka ve evli erkekle tatillere, gezmelere gittiği, ortak çocuğun kadının sevgilisi ile aynı evde kaldığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin dosya kapsamına uymadığından ve hukuken doğru da olmadığı; kadının kusuru ve geliri dikkate alındığında hükmedilen tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ileri sürerek; kararın velâyet ve tazminatların miktarı yönlerinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek yararına hükmedilen tazminatların ve nafakaların verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları ile kadın lehine maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakasının hükmedilme şartları oluşup oluşmadığı, kadının taleplerinin iddianın genişletilmesi kapsamında kalıp kalmadığı, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve dördüncü fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.