"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2347 E., 2023/376 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 21. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/738 E., 2020/353 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümlerini kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; erkeğin fiziksel şiddetine, hakaretine, ekonomik şiddetine maruz kaldığını, erkeğin habersiz kredi çektiğini, sürekle çık babanın evine git dediğini ileri sürerek ve tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukları için her ay aylık ayrı ayrı 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için aylık 1.500,00 TL tedbir ve kararın kesinleşmesi sonrası yoksulluk nafakasına, davacı lehine 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; yöneltilen suçlamaların tamamen asılsız olduğunu, ortak çocukların nasıl mutlu olmak ve kiminle yaşamak isterlerse kendi açısından bir sorun teşkil etmemekte olduğunu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında işçi olarak çalışmakta olduğunu, davacının istemiş olduğu nafakayı ödeyebilmesinin münkün olmadığını, Vakıfbank ve Albaraka Türk bankalarına toplamda 1.400,00 TL kredi borcunun olup dilekçe ekinde ibraz ettiği kira gider dekontunda belirtilen tutarın da 1.250,00 TL olup faturaları da ekleyip standart bir hayat yaşamak için aldığı maaşın kendisine anca yettiğini, istediği tutarda nafaka ve tazminat vermesinin imkansız olduğunu, davacının evi 25.07.2018 günü terk etmiş olup, o günden beri gelmediğini, davacının istediği gibi kendisinin de boşanmak istediğini, istenilen nafaka ve tazminatı vermesinin mümkün olmadığını beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kadına hakaret ettiği, boğazını sıkarak, tokat atarak darp ettiği, eve yeterince para bırakmadığı, her harcamaya ilişkin fiş-slip gibi belgeleri istediği, ekonomik şiddet uyguladığı, eşinden habersiz kredi çekerek borçlandığı, tartışmalar sırasında sürekle çık babanın evine git dediği, bu nedene davacının boşanma talebinde haklı olduğu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve ortak hayatın çekilmez hale geldiği, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk ...'ün velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın için 21.03.2019 tarihli duruşmada bağlanan 500,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 500,00 TL artırılarak kararın kesinleşmesine kadar her ay aylık 1.000,00 TL tedbir, kararın kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın için 25.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesine itiraz ederek, iddiaların kanıtlanamadığını, tanıkların şahitlik ettikleri olayların eskiye dayalı olduğunu, davanın reddi gerektiğini, tazminat ve nafaka kararının hukuka aykırı olduğunu, miktarların yüksek olduğunu, kadın vekilinin duruşmada yargılama gideri ve vekâlet ücreti talebi olmadığına dair beyanına rağmen aleyhine harç ve giderler ile vekâlet ücretine hükmedildiğini belirterek kusur belirlemesi aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönlerinden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi istemi ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Davacı kadın vekili katılma yoluyla istinaf sebepleri olarak; tazminat miktarının talepleri doğrultusunda arttırılmasını, vekâlet ücreti ve yargılama gideri talep etmediklerine dair ifadenin gerçeği yansıtmadığını beyan ederek tazminatlar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar boşanma konusunda istinaf yoluna başvurmadığından İlk Derece Mahkemesi kararı boşanma hükmü yönünden kesinleştiği, her ne kadar İlk Derece Mahkemesince erkeğe fiziksel şiddet vakıası kusur yüklenmişse de, tarafların ortak çocuğu Bahaddin'in bu konudaki beyanından tanıklık ettiği fiziksel şiddete yönelik olayların taraflar ayrılmadan 2-3 sene öncesine ilişkin olduğu, ortak yaşamın devam etmiş olması, erkeğin bu kusurunun affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığını gösterdiği, bu nedenle erkeğin kadının boğazını sıkarak ve tokat atarak darp etme kusurunun yüklenmesinin hatalı olduğu, İlk Derece Mahkemesince erkeğin tam kusurlu olduğuna ilişkin yapılan kusur belirlemesi diğer kusurlar yönünden doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna ve ortak çocukların ihtiyaçlarına göre yararlarına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının miktarı ve yine, tarafların kusur dereceleri, evlilik süresi, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesine göre, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmadığı gibi miktarlarının da yerinde olduğu ancak tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık bulunmamakta ise de hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu, kadının davası kabul edilmiş olup, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmiş olmasında bir yanlışlık olmadığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararı içeriğinde, davacı vekilinin duruşmada yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep etmediğine dair beyanda bulunduğu belirtilmiş ise de davacı vekilinin yargılama sürecinde böyle bir beyanı bulunmayıp, sehven karara geçtiği anlaşılarak, hataya değinilmekle yetinildiği
gerekçesiyle davacının maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin başvurusunun ve erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının buna ilişin kısmının kaldırılmasına, kusur gerekçesinin düzeltilmesine, kadın lehine 50.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, erkeğin sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde; önceki beyanlarını tekrarla kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatlar ile vekâlet ücreti yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 02.08.2005 doğumlu ortak çocuk ...'ün temyiz inceleme tarihi itibariyle ergin olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.