"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2022/226 E., 2023/5 K.
KARAR : Karar verilmesine yer olmadığına- Ret
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece onanarak kesinleşen yönlerden karar verilmesine yer olmadığına, ıslahla artırılan miktar yönününden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; taşınmazın işten ayrılırken aldığı 68.760,00 DEM kullanılarak alındığını, davalı ... tarafından gönderilen vekâlete aykırı olarak diğer davalı eş ...adına taşınmazın tescil edildiğini belirterek, davalı ... adına kayıtlı 7 ada 10 parsel 5 nolu meskenin tapusunun iptali ile müvekkili adına tesciline, aksi halde taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespiti ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 5.300,00 TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 08.04.2021 tarihli ıslah dilekçesinde; talep miktarını artırarak toplam 111.986,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; eşler arasında malların paylaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı erkek vekili 13.04.2021 tarihli dilekçesinde; ıslahla artırılan miktara karşı zamanaşımı def'inde bulunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 08.10.2008 tarih ve 2005/130 Esas, 2008/258 Karar sayılı karar ile, davanın kabulüyle, 7 ada 10 parsel 5 nolu meskenin davalı ... adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tesciline; davalılardan Kureyş'in davada pasif husumeti (taraf sıfatı) ve taşınmaz ile ilgisi bulunmadığından hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.04.2011 tarih ve 2010/5650 Esas, 2011/2494 Karar sayılı ilamı ile, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı hakkın alacak hakkı niteliğinde olduğu, ayın istenemeyeceği; davacının alacak talebi yönünden ise her iki tarafın da çalışarak gelir elde ettiği anlaşıldığına göre, tarafların gelir bilgilerinin evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazın edinildiği tarihi de kapsar şekilde getirtilerek dosya arasına konulması, gelirlerine ilişkin belge ve varsa diğer delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması, toplanacak bilgi ve belgelere göre eşlerin evlenme tarihinden taşınmazın alındığı tarihe kadar ayrı ayrı toplam gelirlerinin hesaplanması, diğer yandan davacının alım için gönderdiği miktarın da hesaplamada dikkate alınması, aynı tarihler gözetilerek her birinin sosyal statüleri, mesleki konumları ve toplumdaki yerleri esas alınarak ayrı ayrı kişisel harcamalarının belirlenmesi, bundan ayrı davalı ...’ün evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği giderler gözönünde tutularak toplam gelirlerinden düşürülmesi, böylece tarafların ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarlarının bulunması, ondan sonra eşlerin toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının saptanması, bulunan katkı oranlarının taşınmazın belirlenen dava tarihindeki sürüm değeri ile çarpılarak her birinin katkı alacağının açıklığa kavuşturulması, böylece eşlerin ayrı ayrı katkı alacağının belirlenmesi, bu konuda uzmanlığı bilinen hukukçu ve mali müşavir bilirkişilerden gerekçeli, tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık rapor alınması, ondan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre davacının katkı payı alacağı talebi ile ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile tapu iptali ve tescile ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 13.04.2021 tarih ve 2011/586 Esas, 2021/121 Karar sayılı kararı ile, taşınmazın dava tarihindeki değerinin 35.000,00 TL ve davacının taşınmazın edinilmesine %79,99 oranında katkısının olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle, davalı ... açısından davanın pasif husumet yokluğundan reddine, 5.300,00 TL'nin dava tarihi olan 21.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsiline; 22.696,50 TL'nin ıslah tarihi olan 08.04.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsiline, fazlaya ilişkin talebinin reddine yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 25.05.2022 tarih ve 2021/8486 Esas, 2022/4864 Karar sayılı kararı ile, somut olayda, tarafların 02.10.1998 tarihinde yabancı mahkemede açılan boşanma davasının, tanınmasına ilişkin kararın 27.07.2001 tarihinde kesinleşmesiyle boşandıkları; davacının dava dilekçesinde, taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini, olmadığı taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.300,00 TL’nin faiziyle tahsilini talep ettiği, davacının bozma sonrasında 08.04.2021 tarihinde harcını yatırmak suretiyle talebini 111.986,00 TL olarak artırdığı, davalı tarafın süresi içinde ıslah ile arttırılan miktarın zamanaşımına uğradığını bu nedenle kabul etmediklerini bildirdiği ve süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu; kısmi davanın 21.04.2005 tarihinde açılmış olup on yıllık zamanaşımı süresinin kısmi dava bakımından kesildiği, davacının kalan alacağı yönünden on yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu tarih olan 27.07.2011 tarihine kadar ıslah talebinde bulunmadığı, on yıllık süre geçtikten sonra ıslah ile arttırılan miktardan hüküm altına alınan 22.696,50 TL’nin zamanaşımına uğradığı, bu miktar yönünden zamanaşımı nedeniyle isteğin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği belirtilerek davalı erkeğin temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle hüküm bozulmasına; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı erkeğin bozma kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları reddiyle, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemenin 2011/586 Esas ve 2021/121 Karar sayılı ilamında yer alan davacının dava dilekçesi ile birlikte talep etmiş olduğu 5.300,00 TL'nin dava tarihi olan 21.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsiline ilişkin kısmın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin ilamı ile onanarak kesinleştiği, davacının ıslah dilekçesi ile artırdığı alacaklarına ilişkin talebi yönünden zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle davacının dava dilekçesi ile birlikte talep etmiş olduğu 5.300,00 TL'nin dava tarihi olan 21.04.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine ilişkin Mahkemenin 2011/586 Esas, 2021/121 Karar sayılı ilamında yer alan kısmı nanarak kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına; davacının ıslah dilekçesi ile alacaklarına ilişkin talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiği, davanın kısmi dava olarak nitelendirmesinde dahi zamanaşımının dolduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davalının cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmadığından ıslaha karşı da zamanaşımı def'inde bulunamayacağını, taşınmazın güncel değerinden alacağın hesaplanması gerektiğini, taşınmazın bedelinin tamamını müvekkili tarafından karşılandığını, davalının taşınmazın edinilmesine katkısının olmadığını, hükme esas alına 02.07.2020 tarihli bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, emsal kararların dosya ile örtüşmediğini, her iki bozma kararından sonra müvekkili aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin fazla belirlendiğini, son kararla da vekâlet ücreti hükmedilmediğini, vekâlet ücreti yönünden netlik olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın niteliği, ıslahla artırılan miktar yönünden zamaanaşımının dolup dolmadığı ve zamanaşımı def'inin usulüne uygun olup olmadığı, katkı payı oranı ve katkı payı alacağı hesabında malın hangi tarihteki değerinin dikkate alınması gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olup olmadığı, raporlar arasındaki çelişki bulunup bulunmadığı ve çelişkinin giderilip giderilmediği, vekâlet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulması gerekip gerekmediği ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 141 nci maddesi, 176 ncı ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 266 ve devamı maddeleri, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 716 ncı maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 146 ve devamı maddeleri, 646 ncı maddesi; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1953 tarih ve 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı kararı; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı ve özellikle Mahkemenin 13.04.2021 tarihli ikinci kararında onanan kısım yönünden vekâlet ücretinin de kesinleştiği, Mahkemenin 13.01.2023 tarihli son kararında hükmedilen vekâlet ücretinin sadece ıslah dilekçesinin reddine yönelik olduğu anlaşılmasına göre temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.