"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/267 E., 2023/393 K.
KARAR : Başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/161 E., 2021/502 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün tamamıyla kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bütün günü erkeğin ailesi ile ve onların evinde geçirmek zorunda bırakıldığını, müvekkilinin erkek ve ailesi tarafından defalarca darp edildiğini, hakaret ettiklerini, en son bayram temizliğinden dolayı erkeğin ailesinin hakaret ettiğini, erkeğin ailesinin etkisinde kaldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı davacı erkek vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; iddiaların doğru olmadığını ,kadının müvekkilinin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğini, ailesinin müdahalesine izin verdiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli telefonla konuştuğunu, müvekkilinin ve ailesinin ses kayıtlarını aldığını ve bu kayıtları kendi ailesine dinletmekle tehdit ettiğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2016/1335 esas, 2018/1253 karar sayılı ilamı ile evlilik birliği devam ederken kadının evinin temizliğini yapmadığı, evde yemek yapmadığı, ev işleri ile ilgilenmediği, eşine ve evdekilere ''sizin ses kaydınızı aldım '' diye tehditvari konuştuğu, bununla birlikte erkeğin karısını dövdüğü, ailesi ile altlı üstlü oturtarak ailenin evliliğe müdahil olmasına izin verdiği, tarafların bu eylem ve söylemleri ile evlilik birliğinin devam etmeyecek nitelikte temelinden sarsıldığı, devamında kişi ya da kamu yararının kalmadığı, her iki tarafın da boşanmayı istediği, her iki tarafın da evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 09.02.2021 tarih ve 2019/986 Esas, 2021/120 Karar sayılı kararı ile; gerek kısa karar gerekse kısa karara uygun olarak düzenlenen gerekçeli kararın fiziki olarak aynı hakim tarafından imzalandığı, ne var ki UYAP sisteminde yer alan gerekçeli kararın ise e-imzalı olarak başka bir hakim tarafından imzalandığı, bu durumda usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir karardan söz edilemeyeceği gerekçesi ile taraf vekillerinin sair istinaf talepleri incelenmeksizin kararın kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile evlilik birliği devam ederken kadının evinin temizliğini yapmadığı, evde yemek yapmadığı, ev işleri ile ilgilenmediği, eşine ve evdekilere ''sizin ses kaydınızı aldım'' diye tehditvari konuştuğu, bununla birlikte erkeğin karısını dövdüğü, ailesi ile altlı üstlü oturtarak ailenin evliliğe müdahil olmasına izin verdiği, tarafların bu eylem ve söylemleri ile evlilik birliğinin devam etmeyecek nitelikte temelinden sarsıldığı, devamında kişi ya da kamu yararının kalmadığı, her iki tarafın da boşanmayı istediği, her iki tarafında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu olduğu, boşanmada her iki tarafında eşit kusurlu olması sebebi ile tarafların maddi-manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği, kadının boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı, kendisini yoksulluktan kurtaracak miktarda düzenli gelir getiren bir işi ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği, kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının gerçekleştiği, tarafların yaklaşık 3-4 ay fiilen evlilik birliğini bir arada geçirdikleri, tarafların evlilik süresinin kısa olması, yaşları, boşanma hükmünden sonra çıkması muhtemel ihtilafların önüne geçilmesi hususları dikkate alınarak ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirilerek, kadın yararına toptan yoksulluk nafakasına karar verildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakası ile 12.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, tarafların tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksuluk nafakasına toptan hükmedilmesi, nafakaların miktarı, reddedilen tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, aleyhine hükmedilen nafakalar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince, tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulüne karar verilmiş ise de; toplanan delillerden İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında ayrıca erkeğin, manevî anlamda bağımsız konut sağlamadığı, tarafların tanık beyanlarında yer alan sair ifadeler soyut ve duyuma dayalı olduğu gibi ifadelerde net bir tarihin de bulunmadığı, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin, kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda daha fazla kusurlu ise de, kadın da kusurlu olup, kendisi de boşanma davası açtığına göre, kadının, erkeğin boşanma davasına itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, evlilik birliğinin devamında, taraflar bakımından korunmaya değer yarar kalmadığı, bu durumda, kadının kusur belirlemesine yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, kusur belirlemesinin düzeltildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek kadın lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen tedbir nafakasının miktarı tedbir nafakasının mahiyeti ile tarafların mali ve sosyal durumları da dikkate alındığında isabetli olduğu, toplanan delillerle, boşanmaya neden olan olaylarda kadının az kusurlu olduğu, SGK kaydına göre işe giriş çıkışı bulunsa da inceleme tarihi itibariyle çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, tarafların mali ve sosyal durumları da değerlendirildiğinde kadın lehine yoksulluk nafakası koşullarının oluştuğu, açıklanan sebeple, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine yoksulluk nafakasına ve tarafların fiili olarak birlikte kaldıkları süre ile yoksulluk nafakasının amacı da dikkate alındığında yoksulluk nafakasına toptan hükmedilmesi isabetli ise de tarafların mali ve sosyal durumları da değerlendirildiğinde kadın lehine hükmedilen toptan yoksulluk nafakasının az olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda maddî ve manevî tazminat isteyen kadının az kusurlu olduğu, boşanma sonucu bu eşin en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği, boşanmaya sebep olan olayların kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, o halde, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, boşanmaya sebep olan olaylarda ağır kusurlu eş lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesi ile davacı davalı kadın vekilinin kusur belirlemesine, yoksulluk nafakasının miktarı ile reddedilen tazminat taleplerine ilişkin istinaf başvursunun kabulüne, gerekçe değiştiğinden esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, İlk Derece Mahkemesince kadın lehine 20.07.2016 tarihli tensip tutanağının 8 nolu ara kararı uyarınca, asıl dava tarihinden itibaren hükmedilen aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasının, 02.02.2017 tarihli celse 7 nolu ara kararla, 02.02.2017 tarihli ara karar tarihinden itibaren kaldırılmasına ve 17.10.2017 tarihli celse 2 nolu ara karar ile 17.10.2017 tarihli ara karar tarihinden itibaren kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir nafakasına dair verilen kararların aynen uygulanmasına, tedbir nafakasının erkekten alınarak, kadına ödenmesine, kadın yararına toptan 30.000,00 TL yoksulluk nafakasına, 35.000,00 TL maddî ve 35.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine, erkeğin tüm, kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı davacı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar, aleyhine hükmedilen tazminatlar, toptan yoksulluğa hükmedilmesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile nafakaya hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarları ile toptan yoksulluğua hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci ve 176 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.