Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5027 E. 2023/4280 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davalarında tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmesinin doğru olup olmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsıldığı, davalı erkeğin kadına şiddet uyguladığına dair kesinleşmiş mahkumiyet kararları bulunduğu, erkeğin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olduğu ve kadının kusurlu olduğuna dair iddialarının ispatlanamadığı gözetilerek yerel mahkemenin boşanma ve fer'ileri hususundaki kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/37 E., 2023/16 K.

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece kadının açtığı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilere, erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.

Mahkeme davalı-davacı erkek vekili kararı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evliliklerinin başından beri taraflar arasında geçimsizlik olduğunu, erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, davalının müvekkiline uyguladığı şiddet nedeniyle altı tane ceza davası olduğunu, bu ceza davalarında adli para cezası ve hapis cezalarına hükmedildiğini, müvekkilinin son zamanlarda davalının şiddetine maruz kalmamak için kadın sığınma evine gittiğini, müvekkilinin korku içinde yaşadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkiline aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası bağlanmasına, 50,000,00 TL maddî ve 50,000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... kadın vekili erkeğin 24.12.2021 tarihinde açtığı birleşen boşanma davasına verdiği cevap dilekçesinde; aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğini, dava dilekçesinde deliller kısmında bildirmiş oldukları ceza dosyalarının incelenmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı erkek süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır.

2. Davalı-davacı erkek vekili 24.12.2021 tarihinde açtığı birleşen boşanma dava dilekçesinde; kadından kaynaklı alışkanlıklar nedeniyle taraflar arasında sık sık tartışma yaşadığını, kadının 28.11.2015 tarihinde önceki eşinden olan çocuğu da bırakıp evi terk ettiğini, S. K. isimli birisi ile kaçtığını, kadının bir takım insanlar ile ... civarında uyuşturucu kullandığını, kadın hakkında uyuşturucu kullanmasından dolayı işlem yapıldığını, kadının 2019 yılında ...nda hırdavatçı M. isimli şahıstan bir çocuk dünyaya getirdiğini, kadının sadakatsizliğinin bu durum ile sabit olduğunu, ayrıca davacının açmış olduğu boşanma davasının ... 1. Aile Mahkemesinin 2021/37 Esas sayılı dosyası ile halen derdest olduğunu belirterek her iki davanın birleştirilmesi durumunda, kadının açmış olduğu boşanma davasının reddi ile kendi açmış oldukları boşanma davasının kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışı sebebiyle kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 28.04.2016 tarihli ve 2015/1149 Esas, 2016/397 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından açılan bu davada, erkek ile aralarında geçimsizlik olduğu belirtilerek, boşanmalarına karar verilmesi talep ettiği, davalının davayı kabul ettiği, celp olunan nüfus kaydı, tarafların boşanmanın mali sonuçları hakkındaki anlaşmaları ve tüm dosya kapsamı nazara alınıp değerlendirildiğinde, taraflar arasında geçimsizlik olduğu, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ayrı yaşadıkları, aralarında sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kalmadığı, evlilik birliğini devam ettirmelerinin bundan böyle imkansız hal aldığı, tarafların boşanma ve boşanmanın mali sonuçları hakkında anlaştıkları, duruşmada da anlaştıkları hususlarını açıkça beyan ettikleri, evliliklerinin üzerinden de yasada öngörülen bir yılı ... süreden fazla sürede geçtiği, tarafların anlaşmaları da Mahkemece de uygun bulunduğu gerekçesiyle taraflar arasındaki evlilik birliği temelinden sarsıldığından, davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince anlaşmalı olarak boşanmalarına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, tarafların karşılıklı olarak birbirlerinden nafaka, tazminat, ev eşyası takı alacağı, mal katılım payı talebinde bulunmadıklarından ayrıca kadın karşı taraftan yargılama gideri ve vekâlet ücreti talebinde bulunmadığını beyan ettiğinden bu hususlara ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 29.05.2018 tarihli ve 2016/18531 Esas, 2018/6860 Karar sayılı kararı ile; somut olayda, davacı kadın, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanma davası açmış, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön incelemenin duruşmalı yapılmasına karar verilmiş, tahkikat celsesinde, tarafların beyanlarıyla çekişmeli boşanma davası anlaşmalı boşanma davasına çevrilmiş, Mahkemece de tarafların beyanı doğrultusunda anlaşmalı boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı erkek temyiz dilekçesiyle anlaşmalı boşanmaya ilişkin irade beyanından dönmüş olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında, taraflar arasında görülen davanın, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince çekişmeli boşanma davası olarak tekrardan ele alınması gereği, Mahkemece mevcut dosya kapsamı dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince çerçevesinde yargılamaya devamla usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanarak, gerçekleşen sonucu uyarınca bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına, bozma kapsamına göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1.Bozmaya uyan Mahkemenin 04.02.2020 tarihli, 2018/1180 Esas, 2020/87 Karar sayılı kararıyla; tarafların evlendikten sonra sürekli kavga ettiklerini, erkeğin kadının çalışmasına engel olduğu, kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, en son ayrıldıklarında çekiç ile dövdüğü, belinin ve parmağının kırıldığını, yaralamalardan kaynaklı erkek hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararlarının olduğu, son olaydan beri tarafların ayrı yaşadıkları, ayrıca erkeğin kadına ve kadının ailesine hakaret ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, Mahkemenin 28.04.2016 tarihli ilk kararının erkek tarafından tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edildiği, kararın Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığı'nın 29.05.2018 tarih ve 2016/18531 Esas - 2018/6860 Karar sayılı ilamı ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca yargılamaya devam edilerek ve deliller toplanarak karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulduğu, davanın kabulü ile, tarafların boşanmalarına yönelik hükmün Mahkemenin 2015/1149 Esas - 2016/397 Karar sayılı dosyası üzerinden 13.07.2016 tarihinde kesinleştiği, tarafların boşanmalarına yönelik bu dosyası üzerinden karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 7.000,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 20.10.2020 tarihli ve 2020/4611 Esas, 2020/4904 Karar sayılı kararı ile; davacı kadın tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucu verilen hükmün davalı erkek tarafından temyiz edildiği, Dairemizin 29.05.2018 tarihli ilamı ile davalı erkeğin temyizi sebebiyle, anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu ettiği, davanın çekişmeli boşanma davası olarak görülmesi gerektiğinden bahisle karar bozulduğu, bozma sebebine göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verildiği, Dairemizin bu bozma kararı ile ilk verilen hükmün tüm yönleri bakımından tamamen ortadan kalktığı, Mahkemece bozma kararma uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda boşanma kararı kesinleştiğinden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, bu durumda Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma gereklerinin yerine getirilmediğinin kabulü gerektiği, Mahkemece, boşanma yönünden kararın kesinleştiğinden bahisle bozma sonrası verilen 04.02.2020 tarihli ikinci kararda boşanmaya ilişkin yeniden hüküm kurulmamasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, celp olunan kayıt ve belgeler, Yargıtay Bozma ilamı sonrası dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamı nazara alınıp değerlendirildiğinde, tarafların evlendikten sonra sürekli kavga ettiklerini, erkeğin kadının çalışmasına engel olduğu, kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, en son ayrıldıklarında çekiç ile dövdüğü, belinin ve parmağının kırıldığını, yaralamalardan kaynaklı erkek hakkında kesinlemiş mahkumiyet kararlarının olduğu, son olaydan beri tarafların ayrı yaşadıkları, ayrıca erkeğin kadına ve kadının ailesine hakaret ettiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, birleşen dosyada erkek tarafından delil olarak tanık deliline dayanılmış olduğu, tanıkların dinlenilmesi için işlem yapıldığı, iade dönen tebligatlar sonrasında 25.10.2022 tarihli duruşmada, "Rüstem vekiline tanıkları Abdulkadir ve Furkan'ın adreslerini bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 240 ıncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bildirilecek yeni adresini tebliğe elverişli olmaması yahut tanıkların gelecek celse hazır edilmediği takdirde dinlenmesinden vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına" karar verildiği, ihtarlı tebligatın birleşen dosyada davacı ... vekiline 30.10.2022 tarihinde tebliğ edildiği, buna rağmen birleşen dosyada erkek tarafın tanıklarının tebliğe yarar doğru adreslerini yazılı olarak Mahkemeye bildirmediği, ayrıca tanıkların 03.01.2023 tarihli duruşmada da hazır olmadıkları, Mahkemece kusur nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için ilgili tarafın iddia ettiği olaylara dair asgari düzeyde geçimsizlik sebeplerinin ispatlanması ve evlilik birliğinin taraflarca korunmaya değer bir menfaatinin kalmadığına kanaat getirilmesi gerektiği bu haliyle erkeğin, herhangi bir tanık ya da delil vasıtası ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve ortak hayatın çekilmez hal almasında kadının bir kusuru olduğunu ispat edemediği, ... tarafından, 13.07.2016 tarihli kesinleşme şerhine güvenilerek yapılan 12.08.2020 tarihli yeni evliliğin ise kusur olarak değerlendirilmesi mümkün olmayıp, temelinde nüfus kütüğüne duyulan güven söz konusu olduğu, erkek vekilinin 03.01.2023 tarihli celsede kadının başka bir şahıstan çocuğu olduğu, sadakatsizliğin söz konusu olduğu iddiası da, G. A. adlı küçüğün 15.06.2021 doğumlu oluşu, yine A. B.'nin 18.05.2018 doğumlu oluşu dikkate alınarak, her iki çocuğun da 03.07.2016 tarihli kesinleşme şerhi sonrası doğdukları gözetilerek, kadın aleyhine kusur değerlendirilmesine esas alınmadığı gerekçesiyle erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasının dava tarihi olan 22.12.2015 tarihinden, kadının bu dava sürürken sehven gerçekleştirilen kesinleşme neticesinde gerçekleştirdiği ikinci evliliği tarihi olan 12.08.2020 tarihine kadar devamına, kadının halen resmi olarak evlilik bağı bulunduğu görülmekle yoksulluk nafakası talebinin takdiren reddine, kadın yararına 7.000,00 TL maddî ve 6.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

... erkek vekili; yargılamada hukuki haklarının kendisine verilmediğini, delil ve şahit verilmesi için tarafına gerekli sürenin verilmediğini, tazminat ödemeye mahkum edildiğini, oysaki kadının mahkemeye sunduğu tazminat talebinin olmadığına ilişkin beyanı olduğunu, bu beyanın mahkemece değerlendirilmediğini, henüz boşanma kesinleşmemişken kadının başka birinden bir çocuk dünyaya getirdiğini, bu kusurun kadına yüklenmemesinin hatalı olduğunu, kadının ...otelde çalıştığı beyanı olmasına rağmen kadına evlendiği tarihe kadar tedbir nafaksına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kadının tamamen kusurlu olduğunu, sadakatsiz olduğunu, evlilik devam ederken bir başka erkek ile birlikte yaşamaya başladığını ileri sürerek; her iki dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, her iki davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tazminatların ve tedbir nafakasının verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi ile geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup ... erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davalı-davacı erkek vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.