Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5066 E. 2024/1410 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında yaşanan geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma ve ziynet alacağı davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı ve ziynet eşyalarının davalıda olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından ileri sürülen geçimsizlik iddialarının tanık beyanlarıyla ispatlanamaması ve ziynet eşyalarının davalıda olduğuna dair yeterli ve kesin delil bulunmaması gözetilerek, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, istinaf mahkemesinin davayı red kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/115 E., 2023/1024 K.

DAVA TARİHİ : 29.11.2018

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/1086 E., 2021/466 K.

Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında evlendiklerini, evliliklerinden bir tane ortak çocuklarının bulunduğunu, tarafların yaşadığı konutun alt katında kayınvalidesinin oturduğunu ve davalının erkek kardeşinin evinin de aynı bahçe içinde olduğunu, müvekkilin evlendikleri günden beri davalının, kayınvalidesinin ve eltisinin aşağılamalarına, kinayeli sözlerine ve zaman zaman davalının fiziksel şiddetine maruz kaldığını, davalı ve davalının annesinin müvekkili onlara hizmet etmesi, ineklere bakıp ahırı temizlemesi gereken kişi olarak görüp "sen ev işlerini beceremiyorsun, yemek yapamıyorsun" dediklerini, kayınvalidesinin müvekkil için "dağdan bir ayı indirdik" ifadesini kullandığını, hamileliğinin son aylarında bütün bunlara dayanamayarak anne babasının yanına sığındığını, davalının da karımı babası kaçırdı diyerek şikayetçi olduğunu, bu olaydan sonra davalı ve yakınlarının davacıyı alarak müşterek konuta götürdüklerini, hamileliğin son zamanları olmasına rağmen davalı ve annesi tarafında aşağılanmaya devam edildiğini, davalının bıçakla saldırma girişimine annesinin engel olduğunu, çocuk doğduğunda lohusa döneminde de tavırlarının aynı olduğunu, davalının "çok masraflısınız sizin için çok para harcadım çok yemek yiyiyorsun" şeklinde söylemlerde bulunduğunu, 15 günlük çocuğunu alarak annesinin evine gittiğini, davalının baba olarak çocuğunu dahi arayıp sormadığını, düğünde her biri yaklaşık 20-25 gram 7 adet bilezik, bir adet beşibiryerde, ayrıca yüz görümü olarak takılan 10-12 gram bilezik takıldığını, bu ziynetleri davalının evde sakladığını bu nedenle kadının evden ayrılırken yanına alamadığını, halen davalıda olduğunu, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilerek aylık 400,00 TL tedbir devamında katılım nafakası ile aylık 500,00 TL tedbir nafakası ile 30.000,00 TL maddî 50.000,00 TL manevî tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL ziynet bedelinin yasal faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediğini, davacının iddia ettiği gibi annesiyle altlı üstlü oturmadıklarını, annesinin evinden ayrı, aynı bahçe içinde ayrı bir evde ikamet ettiklerini, eşine ne annesinin ne de abisinin kötü muamelede bulunmalarının söz konusu olmadığını, kendisinin de eşine hiçbir zaman fiziksel şiddet uygulamadığını, eşiyle görücü usulü evlendiklerini, evlendiklerinde eşinin ineklerinin olduğunu bildiğini, eşine evlendikten sonra istersen çalışabilirsin dediğini eşinin çalışmak istemediğini ineklere bakabileceğini söylediğini, ineklerin bakım işlemlerini kendisinin yaptığını eşinin sadece öğlenleri yemini verdiğini, kendisi çalıştığı için ev işleriyle eşinin ilgilenmesi gerektiğini ancak eşinin evde yemek yaptığını, kendisinin de annesinin evine yemek yemeğe geçtiğini, eşini doğumdan sonra ineklerin bakımı konusunda zorlamadıklarını, dilekçede çocuk yardım parasını kendisinin aldığının iddia edildiğini ancak devlet tarafından ödenen bu parayı kendisinin almasının mümkün olmadığını, bu parayı eşi alsın diye kendisinin ilgili makama başvurusunu yaptığını herhangi bir ödeme almadığını, ortak konutu eşinin belirtiği gibi kendisinin terk edip gittiğini, kendisinin ve ailesinin haberi olmadan evden ayrıldığını, giderken altınları da götürdüğünü, eşini sevdiğini boşanmak istemediğini, bu sebeple açılan boşanma ve ziynet eşyası davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının davacıdan aktarıma ilişkin olup geçimsizliği kabule elverişli beyanlar niteliğinde olmadığı, kadının hamileliğinin son döneminde müşterek evi terk ederek babasının evine gittiği, burada birkaç gün kaldıktan sonra araya büyüklerin girmesi üzerine tarafların barıştıkları ve evlilik birliklerinin devam ettiği, bu ayrılık döneminde dava konusu ziynet eşyalarının 4-5 gün kadar kadının ablası tarafından muhafaza edildikten sonra, tarafların barışması üzerine, kadına teslim edildiği, hatta kadının ablası tarafından davacıya," ziynet eşyalarını sakla, yoksa senden bunları alacaklar" diye uyarıda bulunulduğu, tarafların evlilik birlikteliklerinin sonrasında devam ettiği, müşterek çocuğun dünyaya geldiği, ortak çocuk yaklaşık 10-15 günlük iken kadının yine müşterek evi terk ederek babasının evine gittiği, davacı kadın tarafından, davalı erkekten kaynaklandığı iddia edilen geçimsizlik sebeplerinin görgüye dayalı tanık beyanları ile ispatlanamadığı gerekçesi ile; ziynet eşyası yönünden yapılan değerlendirmede ziynet eşyalarının kolaylıkla saklanabilen eşyalar niteliğinde olduğu; davalının evde bulunmadığı zaman babasının evine bebek çantası ve el çantası ile dönen davacının ziynet eşyalarının elinden zorla alındığı, ya da alıkonulduğu hususu ile bu ziynetlerin davalı eşte kaldığı iddiasının somut delillerle ispatlanamadığı gerekçesiyle her iki davanın da reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; reddedilen boşanma ve ziynet alacağı davaları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ileri sürülen istinaf nedenleri, kamu düzenine ilişkin hususlara, dosyadaki belgelere, taraflarca ileri sürülen ve kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle ilk derece mahkemesince delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırılık görülmemesine göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, psikolojik şiddete maruz kalan, eşi ve yakınları tarafından değersiz görülen kadın yönünden evliliğin sürdürülebilirliğinin kalmadığını beyan ederek boşanma davasının reddi yönünden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin ortak hayatın devamı taraflardan beklenmeyecek ölçüde temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmış ise kusurunun kimden kaynaklandığı, davalının boşanmaya sebebiyet verecek kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı, boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.