"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1322 E., 2022/1388 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/412 E., 2022/13 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı asıl dava dilekçesinde özetle; davalı kadının İ. C. adlı kişi ile dost hayatı yaşadığını, bu nedenle suç işlemek ve haysiyetsiz hayat sürmek nedeni ile boşanmalarına, çocukların velâyetinin kendisine bırakılmasına, yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacının sürekli şiddetine maruz kaldığını, bu nedenle evden ayrılmak zorunda kaldığını, ... 1. Aile Mahkemesinin 2018/292 Esas sayılı dosyasında açtığı boşanma davasının ret ile sonuçlandığını, barışmaları üzerine ...'de müşterek hane oluşturulduğunu, davacının başka bir kadınla dini nikahla evlenmek istemesi nedeniyle tartıştıklarını, sonuçta bu kadınla dini nikah kıydıklarını, eve getireceğini söylemesi üzerine evden ayrılmak durumunda kaldığını, davacı hakkında ... 2. Aile Mahkemesinin 2019/606 Esas sayılı dosyasında zina sebebiyle 12.09.2019'da boşanma davası açtığını, bu aşamada davacının dilekçede adı geçen ...'un babasının evini silahla bastığından korkup gizlendiğini, olay sonucu davacının öldüğünü, bu nedenle boşanma davasından feragat ettiğini, kusurlu olmadığından ve davacı öldüğünden çocukların velâyetinin kendisine bırakılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadına isnat edilen ... isimli biriyle evlilik dışı ilişki yaşadığı hususu cevap dilekçesinde, bu şahısla, bu şahsın babasının evindeyken davacı kocanın evi bastığı, çıkan çatışmada öldüğü beyanı ile ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/218 Esas sayılı dosyasında ...'in 21.10.2019 tarihinde sanıklar ... ve ... tarafından öldürülmesi eyleminden dolayı açılan kamu davasında kadının olay yerinde günlük işlerini yaptıktan sonra davacı kocanın çocukları almak için geldiğini, ... 'un annesi ...'dan duyunca gizlendiğini beyan etmesi karşısında, davalı kadının ... ile karı koca hayatı yaşadıkları sabit olmakla kusurlu olduğu, kadının yaşam şekli, ikameti, ekonomik durumu ile çocukların bakım ve gözetiminin davacının babası tarafından fiilen yerine getirildiği sabit olmakla velâyet konusunda davalı anneye verilmesinin çocuklarının gelişimini olumsuz etkileyeceği gerekçesi ile davacı asilin yargılama aşamasında vefat ettiği anlaşılmakla tarafların boşanmalarına ilişkin hüküm kurulmasına yer olmadığına, davalı kadının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında sadakate aykırı davranmak suretiyle kusurlu olduğunun tespitine, ortak çocuklar ..., ..., ... 'in bakım ve gözetimi davalı anne tarafından sağlanmadığı tespit edilmekle, çocuğun velâyeti konusunda davalı annenin velâyet hakkının kaldırılmasına, çocuklar ile anne arasında kişisel ilişki kurulması yönünden boşanmaya sebep olaylarda vehamet arz etmesi nedeniyle şimdilik bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, çocuklar için şimdilik tedbir nafakası taktirine yer olmadığına, çocukların annede olan velâyeti kaldırılmış olmakla karar kesinleştiğinde ortak çocukların ikametgahı vesayet makamına vesayet konusunda ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; kayyım ...'in iş bu boşanma davasını takip etmekte herhangi bir menfaatinin bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin delillerin taktirinde ve yasa maddelerinin olaya uygulanmasında hataya düştüğünü, boşanma davası açıldığında herhangi bir sadakatsiz davranışının bulunmadığını halen müstakil bir evde iki kızı ile birlikte yaşadığını, ortak çocuklar Emine ve Zeynep Naz'ın baştan itibaren ve halen kendisinin yanında olduklarını, çocuklarına kendisinin bakmaya devam ettiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını, davacının ölmüş olması nedeniyle boşanma davası konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kadının kusurlu davranışına göre, kadının boşanmaya sebebiyet verecek derecede kusurlu olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince bu yönde verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2010/2-356 Esas 2010/389 Karar sayılı ilamında açıkça belirtildiği üzere; velâyetin kaldırılmasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 346 ncı maddesinde düzenlenen koruma önlemlerinden biri olmayıp, ayrıca dava konusu yapılması gerektiği, dava açılmaksızın, başka bir davanın içerisinde karara bağlanmasının olanaklı olmadığı, bu sebeplerle ve davacı erkeğin vefat etmesi ile evliliğin ölüm ile sona erdiği, bu hal ile de boşanma davasının konusunun kalmadığı, velâyetlerin kendiliğinden davalı anneye geçtiği, mirasçı tarafından devam edilen davanın niteliği itibariyle boşanma davası değil, sağ kalan eşin kusur tespitine ilişkin olduğu, bu sebeple ortada usulüne uygun olarak açılmış velâyetin kaldırılması davası bulunmadığından İlk Derece Mahkemesince annenin ortak çocuklar yönünden velâyet hakkının kaldırılması ve kişisel ilişki konusunda da karar verilmesinin doğru görülmediği, bu itibarla davalının velâyet ve velâyetin fer'îsi olan kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebinin kabulü ile velâyet ve kişisel ilişkiye ilişkin hükümlerin kaldırılmasına, evlilik ölümle sona erdiğinden velâyet düzenlemesi ve kişisel ilişki konusunda karar verilmesine yer olmadığına, küçüklerin velâyetinin anneden kaldırılması yönünden ... Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiştir .
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı asıl temyiz dilekçesinde özetle; kararın kanuna ve anayasaya aykırı olduğu, delillerinin dikkate alınmadığını, davacının iddialarının haksız olup kusurun doğru tespit edilmediğini, erkeğin sadakat yükümlülüklerini yerine getirmediğini, hüküm gerekçesinin somut delil durumuna uygun olmadığını belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 181 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda sağ kalan eşin kusurunun bulunup bulunmadığı, yaşı küçük mirasçılara anana kayyımın temsil yetkisinin sınırı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci maddesinin ikinci fıkrası 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı asılın aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dosyanın incelenmesinde; davacı asılın vefatı ile davaya kusur belirlemesi yönünden devam edebilmek için yaşı küçük ortak çocuklara temsil kayyımı atandığı ve davanın kayyıma ihbar edildiği anlaşılmaktadır. Ancak davacının ölümü ile kusur belirlemesi yönünden devam eden davada küçüklerin kayyım tarafından temsil yetkisinin işbu dava dosyası ile sınırlı olduğu, atanan kayyımın görevinin kararın kesinleşmesi ile sona erdiğinin anlaşılmasına göre çocuklar için kayyım atanması yönünde ihbarda bulunulmadan velâyetin kaldırılması için ihbarda bulunulması doğru olmamıştır. Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı asılın Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının yukarıda (2.) paragrafta gösterilen nedenle kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının A/1 bendinin alt bendinde yer alan "...küçüklerin velâyetinin anneden kaldırılması yönünden ... Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına" ibaresinin çıkartılarak yerine “...küçüklerin velâyetinin anneden kaldırılması davası açılması için kayyım tayin edilmek üzere ... Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına” ibaresinin yazılması suretiyle temyize konu kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.