"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/555 E., 2023/561 K.
DAVA TARİHİ : 02.05.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/441 E., 2022/719 K.
Taraflar arasındaki eylemli ayrılık ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan davanın kabulü ile eylemli ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı ... ...'in ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca açılması sebebiyle kusur tespiti yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Kararın davacı erkek mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı ... ...'in ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararın davacı mirasçılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacıya karşı hakaret ve tehditlerde bulunduğunu, davacıyı ölümle dahi tehdit ettiğini, her kavga ya da tartışmadan sonra evi terk ederek evli olan kızının yanına gittiğini ve bu durumun her ay tekrarlandığını,10-15 gün sürelerle orada kaldıktan sonra eve döndüğünü, bu süre zarfında davacıyı evde tek başına bıraktığını, davacının yemek çamaşır temizlik gibi ihtiyaçlarını da kendisinin gidermek zorunda kaldığını ve davalının bu tarz davranışlarının evlilik birliğinin sürdürülmesini imkansız hale getirdiğini davacı müvekkili davalıdan gördüğü kötü muamele ve tehditler sonucunda daha fazla dayanamayıp hiç bir talepte bulunmaksızın tüm ev eşyasını davalıya bırakarak ortak ikametgahtan ayrıldığını, Gebze 2. Aile Mahkemesi'nin 2016/344 E. Sayılı boşanma davasını açtığı ve davanın reddedildiğini, tekrar bir araya gelmediklerini, kadının tedbir nafakası davası açtığını iddia ederek eylemli ayrılık ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı ve reddedilen boşanma davasının 11.09.2017 tarihinde kesinleştiğini, 3 yıllık yasal süre geçmeden bu davanın açıldığını, bu bakımdan davanın reddinin gerektiğini, davacının başka bir kadınla yaşamakta olduğunu, buna ilişkin görgü tanıklarınında mevcut olduğunu, davacının, evliliklerinin bu hale gelmesinde tam kusurlu olduğunu birlikte yaşadığı dönemlerde kendisine hakaret ettiğini, kendisini aldattığını, davacıya karşı açmış olduğu Gebze 3. Aile Mahkemesi'nin 2018/387 E nolu nafaka davasında lehine aylık 400,00 TL nafaka takdir edildiğini iddia ederek açılan davanın reddine, Gebze 3 Aile Mahk. 2018/ 387 E. Nolu dosyası ile takdir edilen 400,00 TL tedbir nafakasının 700,00 TL ye çıkartılmasına, boşanmaya karar verilmesi halinde kadın yararına aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 01.10.2020 tarih ve 2019/274 Esas, 2020/421 Karar sayılı kararı ile tanık beyanlarından Hanım isimli kadın ile telefon görüşmeleri ve beraber görülmeleri sebebiyle davacının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun kabulü gerektiği, bu hususta davacı davalıya karşı güven sarsıcı davranışlarda bulunarak kusurlu davrandığı, tarafların arasında Gebze 3. Aile Mahkemesinin 2018/387 esas numaralı dosyası ile davalının nafaka talebi olduğu ve ayrılığa delil olarak değerlendirildiği, eylemli ayrılığa dayalı olarak açılmış bulunan boşanma davasında dinlenen tanık beyanları ile tarafların ilk boşanma davasının kesinleşmesinden sonra bir araya gelmedikleri ,4721 sayılı Kanun'un 166ncı maddesinin son fıkrasında düzenlenen boşanma nedeninin teknik olarak gerçekleşmiş olduğu, o halde açık yasa hükmü gereği tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerektiği, bu noktada artık evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı, boşanma açısından kusur araştırması yapılmayacağı gerekçesiyle açılan boşanma davasının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 1 inci fıkrasının son bendi gereğince tarafların boşanmalarına, kadın yararına Gebze 3. Aile Mahkemesi'nin 2018/387 Esas sayılı dosyasında nafaka yönünden mükerrer ödemeye yer verilmeyerek 400,00 TL nafakanın 600,00 TL yoksulluk nafakası olarak devam etmesine, kadın yararına 15.000 TL manevî ve 15.000 TL maddî tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 31.05.2021 tarih ve 2021/236 Esas, 2021/626 Karar sayılı kararı ile, Mahkemenin koşulları oluşmadığı halde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca davanın kabulüne karar vermesi, talep edildiği halde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan boşanma davası konusunda olumlu veya olumsuz bir hüküm kurmaması, tazminat, yoksulluk nafakası ve tedbir nafakasının gerekçesinin yazılmaması, ayrıca tedbir ve yoksulluk nafakası konusunda infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar vermesi nedeniyle denetime elverişli gerekçeli bir karardan bahsedilemeyeceğinden, Mahkeme kararının, bu sebeplerle kaldırılmasına ve yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi için yeniden yargılama yapılarak sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.07.2021 tarih ve 2021/323 Esas, 2021/498 Karar sayılı kararı ile, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, davacıya ait ölüm kaydı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açtığı, Gebze 2. Aile Mahkemesi'nin 2016/344 esas sayılı dosyasının 11.09.2017 tarihinde kesinleştiği, Mahkeme dosyasının ise 02.05.2019 tarihinde açıldığı, 3 yıllık sürenin dolmadığının tespit edildiği, yargılama aşamasında davacının vefat ettiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca açılması sebebiyle kusur tespiti yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
D. Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları kadının kusurlu olduğunu belirterek boşanma hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 06.06.2022 tarih ve 2022/776 Esas, 2022/937 Karar sayılı kararı ile davacı erkeğin, yargılama sırasında 27.06.2021 tarihinde vefat ettiği, boşanma kararı kesinleşmeden önce eşlerden biri ölmüş olduğundan; evlilik ölümle sona ermiş, boşanma davasının konusu kalmamıştır. Ancak TMK Madde 181 'de " Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler. (Değişik fıkra: 31/03/2011-6217 S.K 19. mad.) Boşanma davası devam ederken, ölen eşin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır." düzenlemesi ve ölen davacı eşin mirasçılarının davayı takip etmeleri karşısında 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrasına göre kadının kusurunun olup olmadığının değerlendirilerek, olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken kusur tespiti yapılmasına yer olmadığına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile esası incelenmeden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
E. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tanık beyanlarından H. isimli kadın ile telefon görüşmeleri ve beraber görülmeleri sebebiyle davacının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunun kabulünün gerekmekte olduğu, bu hususta davacının davalıya karşı güven sarsıcı davranışlarda bulunarak kusurlu davrandığı, tarafların arasında Gebze 3. Aile Mahkemesinin 2018/387 esas numaralı dosyası ile davalının nafaka talebi olduğu görüldüğü ve ayrılığa delil olarak değerlendirildiği, davacının fiili ayrılık sebebiyle boşanma davası açtığı, Gebze 2. Aile Mahkemesi'nin 2016/344 esas sayılı dosyasının 11.09.2017 tarihinde kesinleştiği, dava dosyasının ise 02.05.2019 tarihinde açıldığı, 3 yıllık sürenin dolmadığının tespit edildiği, yargılama aşamasında davacının vefat vefat ettiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve davalı kadının ayrı yaşamakta kusurunun olmadığının tespitine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle;bozulan karar üzerine, yeniden yargılama yapılarak kusur tespitine gidildiğini ve hatalı olarak davanın kusurlu olmadığı tespitinin yapıldığını, davacının ölümü üzerine davaya mirasçılarının devam ettiğini, yerel mahkemenin bu sebeple kusur tespiti yoluna giderek tek celsede davalının kusurlu olmadığı sonucuna vardığını, davacının açmış olduğu boşanma davasında davalı tarafın boşanmayı istemediğini, hal böyle olunca davacı müteveffanın bu evliliği yaşadığı hakaretler, terk edilmeler, evden kovulmalar sonucu ortak hayatın yıllardır kurulamaması sebebiyle bitirmek istediğini, açıklanan tüm bu sebeplerle Mahkemenin davalının kusurlu olmadığına dayanarak karar vermesinin taraflarınca anlaşılmadığını, davacı müteveffanın ilk eşinden olan çocuklarının davalının onlarla aynı soyadını taşımasından ve yıllardır babalarını yalnız bırakan, hastalığında dahi ona destek olmayan, bakımını sağlamayan davalının davacının dul maaşından yararlanmasından ve adeta antika niteliği taşıyan araç ve diğer terekesi üzerinde hak sahibi olmasından müvekkilinin vasiyetine binaen hem fiilen hem ruhen elem duymakta olup, davaya devam ile davalının kusurlu olduğuna karar verilmesini talep ettiklerini, bu nedenlerle Mahkeme kararının kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek kusur belirlemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuşur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkeme kararının gerekçesinde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına şeklinde gerekçe oluşturulduğu görülmüş ise de;bu gerekçenin önceki karardan şablon kaldığı esasa etkili olmadığı anlaşılmakla, bu husus, yine mahkemece karar başlığında, davacı olarak davacı müteveffanın mirasçılarının gösterilmediği görülmüş ise de; bu hususun her zaman mahallinde düzeltilebilir hata olduğu değerlendirilmekle , yanlışlıklara işaret edinilmekle yetinildiği, davacı erkeğin yargılama sırasında vefatı üzerine, mirasçıların davaya dahil edildiği, Mahkemece davacının ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden, konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; Dairenin 2022/776 E.-2022/937 K. sayılı ilamı ile, 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kadının kusurlu olup olmadığının tespit edilmediği, bu sebeple yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma kararı sonrası yapılan yargılamada ise, mahkemece erkek eşin vefatı nedeniyle , konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verimesine yer olmadığına, davalı kadının 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kusurlu olmadığının tespitine karar verildiği, tüm dosya kapsamı, tanık ifadeleri, taraflar arasında daha önce görülen tedbir nafakası davası hep birlikte değerlendirildiğinde, kadına atfedilecek herhangi bir kusurun ispatlanamadığı, bu sebeple Mahkemece konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verimesine yer olmadığına ve 4721 sayılı Kanun'un 181 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kadının kusurlu olmadığının tespitine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davacı mirasçıları vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı mirasçıları vekili, istinaf dilekçesini tekrar ederek, kusur belirlemesi yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrasında düzenlenen fiili ayrılık ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında, sağ kalan kadın eşin boşanmaya sebebiyet verecek herhangi bir kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve son fıkrası hükümleri ile 181 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.