Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5163 E. 2024/1951 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, mahkemenin görev ve yetkisi, boşanma nedeni, kusur oranı, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve yasaya uygunluk gözetilerek, istinaf başvurularının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/500 E., 2023/579 K.

DAVA TARİHİ : 09.06.2020

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 19. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/513 E., 2022/65 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

... kadının dava, vekilinin cevaba cevap dilekçesinde; erkeğin, müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, müvekkiline ve ailesine hakaret ettiğini, hamileliğinde dahi ilgilenmediğini, ailesinin eve gelmesini istemediğini ve görüştürmediğini, tehdit etttiğini, erkeğin ailesinin evliliğe müdahale ettiğini, müvekkiline hakaret edip fiziksel şiddet uyguladıklarını, evden kovduklarını, erkeğin iddialarının kabul etmediklerini, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenleriyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, çeyiz eşyalarının iadesine, erkeğin birleştirilen davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve ikinci cevap ile birleştirilen dava dilekçesinde; davanın yetkisiz mahkemede açıldığını ve İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kadının iddialarını kabul etmediklerini, tarafların evliliğinden kısa süre sonra kadının ailesinin sık sık gelip ortak evlerinde kaldıklarını, ortak çocuğun doğumundan sonra kadının ailesinin ortak konutuna yerleştiklerini, müvekkiline evden gidip ailesinin yanında kalması gerektiğini söylediklerini, kadının ev ve ortak çocuk ile ilgilenmediğini, evin temizliği, yemeği gibi bütün işleri müvekkilinin yaptığını, kadının müvekkiline hakaret ettiğini, 12.05.2020 tarihinde müvekkili işte iken kadının ortak çocuğu, çocuğun eşyalarını, ziynet eşyalarını ve müvekkile ait kişisel telefonu alarak ortak evi terk ettiğini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 5.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, kadının davasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; eşine fiziksel şiddet uygulayan, eşine ve ailesine küfür eden, eşinin gebeliği sırasında sağlığı ile yeterince ilgilenmeyen, kendi anne ve babasının eşi ile olan ilişkilerine, anne ve babasının eşine olan aşırı tepkilerine kayıtsız kalan, ''kızınızı alın çocuğu bırakın'' şeklinde söyleyen, evlilik birliği sırasında sorunları çözmek için insiyatif almayan erkeğin boşanmaya yol açan olaylarda ağır kusurlu, kendi ailesini sürekli ortak konuta getiren, bu şekilde ailesinin uzun sürelerle ortak konutta kalmasına neden olan ve erkeğe hakaret eden kadının boşanmaya yol açan olaylarda az kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleştirilen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, kadın ve çocuk lehine tensiben takdir edilen tedbir nafakasının hüküm kesinleşene kadar devamına, hüküm kesinleştikten sonra çocuk lehine aylık 650,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 650,00 TL yoksulluk nafakası ile 15.000,00 TL maddî ve 12.500,00 TL manevî tazminata, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının 4721 saylı Kanun'un 162 nci maddesine dayalı davasının reddine, kadının çeyiz eşyası davasının tefrikine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.... kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili, davanın yetkisiz Mahkemede görüldüğünü, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin kusurlu hareketleri ve evden gitmesini istemesi sonucu kadının ailesinin yanına gittiği, davadan önce 08.06.2020 tarihinde ikametgah adresini değiştirmek için başvurduğu, dava tarihinde Ankara'da ikamet ettiğinin anlaşıldığı, Mahkemece erkeğin yetki itirazının reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usuli işlemlerin kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu itibarla asıl ve birleştirilen davada verilen boşanma kararında ve kusura ilişkin yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuğun idrak çağında olmadığı, anne yanında kaldığı, sosyal inceleme raporunun alındığı, "çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin yararına olacağının" belirtildiği, çocuk Yusuf'un anne yanında kalmasının fikri, ahlaki gelişmelerine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı delillerin bulunmadığı, hemen meydana gelecek bir tehlikenin varlığının da ispat edilmemesi, fiili durum, dosya içerisindeki denetime elverişli sosyal inceleme raporları, velâyet ve kişisel ilişkiye dair ilamların maddî anlamda kesin hüküm niteliğinde olmayıp, koşulların değişmesi halinde yeniden düzenlenmesinin her zaman istenebileceğine dair genel ilke ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, çocuğun üstün yararına uygun olduğu anlaşıldığından, Mahkemenin velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik kararının doğru olduğu, kadının ev hanımı olup gelirinin bulunmadığı, ablası ve çocuklarıyla birlikte yaşadığı, erkeğin temizlik görevlisi olup asgari ücret aldığı, anne ve babasıyla birlikte yaşadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik haklarına saldırıya uğrayan az kusurlu kadın lehine, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin doğru olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında takdir edilen nafaka ile maddî ve manevî tazminat miktarının uygun olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkek ağır kusurlu olduğundan maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin doğru olduğu, boşanma veya ayrılık halinde çocuk kendisine tevdi edilmemiş tarafın gücüne göre çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlü olduğundan çocuk lehine iştirak nafakası takdirinin doğru, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında takdir edilen nafaka miktarının da uygun olduğu, boşanma veya ayrılık davası açılınca geçici önlemleri kendiliğinden alınması gerektiğinden boşanma davasının açıldığı günden, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar kadın ve çocuk lehine tedbir nafakasına hükmedilmesi ve hükmedilen nafakaların miktarlarının da uygun olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... kadın vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; ortak çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili, davanın yetkisiz Mahkemede görüldüğünü, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; hükmün tamamı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında Mahkemenin yetkili olup olmadığı, kadının davasının ispatlanıp ispatlanmadığı ve kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, velâyet ve kişisel ilişki düzenlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası ile kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı, erkeğin reddedilen boşanmanın fer'isi talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 168 inci maddesi,169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 182 nci, 323 üncü, 327 nci, 328 inci, 330 uncu ve 336 ncı madddesi; 6100 sayılı Kanun'un 116 ncı, 117 nci ve 164 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Deniz'e yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Doğukan'a yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.