Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5233 E. 2024/3618 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında velayeti anneye verilen ortak çocuk ile baba arasında belirlenen kişisel ilişki kurma gün ve saatlerinin çocuğun üstün yararı gözetilerek yeterli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına dair hükmedilen sürelerin çocuğun yüksek yararı, babalık duygularını tatmin, çocuğun baba sevgisi ve şefkatini tatması hususları değerlendirildiğinde yeterli görülmeyip, ayrıca kişisel ilişki gün ve saatlerinin belirlenmemiş olmasının infazda tereddüt yaratacağı gözetilerek, ilk derece mahkemesinin kişisel ilişkiye ilişkin kararı düzeltilerek onanmış ve bölge adliye mahkemesinin bu konudaki kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/279 E., 2023/447 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm tesisi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çubuk Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/221 E., 2021/695 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; kadının fiziki, ekonomik, manevî birçok şiddete ve tehdide maruz kaldığını, en son tartışmada kadını ve ailesini öldürmekle tehdit ettiğini, sürekli baskı kurduğunu, evlilik birliğinden doğan sorumluluklarını yerine getirmediğini, kadının ailesine karşı tutarsız ve saldırgan davrandığını, kadının ailesi ile olan bağından rahatsız olduğunu, ailesi ile görüşmesini istemediğini, kadının ailesine maddî desteğine önce müsaade edip sonra istemediğini söyleyerek kadını zor durumda bıraktığını, erkeğin ise kadının rızasını almadan kendi ailesine maddî destekte bulunduğunu, kadının ailesinin kadına düğünde takılan altınları bir yıl sonra ödemesi yapılmak şartıyla ve erkeğin de rızasıyla borç olarak aldığını, bir yılın sonunda ödemenin gecikmesi nedeniyle erkeğin kadının babasını arayarak bağırıp hakaretlerde bulunduğunu, kadının ailesi altınları teslim edince de erkeğin kadından habersiz bu altınları kuyumcuya kasada saklaması için teslim ettiğini, erkeğin başkalarının yanında kadına bağırıp çağırdığını, namussuzlukla ve şerefsizlikle suçladığını, ağır hakaretlerde bulunduğunu, erkeğin babasının da kadına bağırıp kolundan tutarak sürüklediğini, erkeğin bu konuda babasına destek olduğunu, kadının ailesine ya da herhangi bir yere giderken erkekten izin almak zorunda kaldığını, erkeğin izin verdiği sürenin geçmesi halinde kıyametleri kopardığını, küfür, hakaret ve tehditlerin sürekli olduğunu, sürekli aşağıladığını, defalarca fiziksel şiddet uyguladığını, kadının erkeğin sadakatsiz davranışlar içinde olduğuna dair ciddi şüphelerinin olduğunu belirterek davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, yasal faizi ile birlikte 150.000,00 TL maddî ve 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, kadının ekonomik özgürlüğe kavuşması ile erkeğe bakış açısının değiştiğini, kadının ailesinin kadının ekonomik durumundan faydalandığını, erkeğin kadının ailesine ekonomik yardımda bulunmasına karşı çıkmadığını ancak kadının ailesine yaptığı yardımların ölçüsünü kaçırarak kendi ailesinin ekonomik durumunu riske attığını, kadının kredi çekerek babasına verdiğini, erkeğin kadını sevdiğini, kadının ileri sürdüğü vakıaların soyut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadına psikolojik baskı uyguladığı, yaşam alanlarını kontrol altında tutma amacıyla dakika dakika tehdit içeren sözlerle davacıyı yoğun ve ısrarlı bir takibe maruz bıraktığı, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve 450,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının maddî tazminat talebinin reddine, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu kabul edilmesine rağmen kadın yararına maddî tazminata hükmedilmediğini, manevî tazminatın ve ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının düşük olduğunu, erkeğin kadının ailesine karşı olan olumsuz davranışlarının sadece samimi olmaması olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, kadının tedbir ve yoksulluk talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığını, davanın tüm fer'i talepleri ile kabulü gerektiğini belirterek kusur belirlemesi, tedbir ve iştirak nafakaları ile manevî tazminatın miktarı, tedbir ve yoksulluk nafakaları hakkında hüküm kurulmaması, maddî tazminatın reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tanıklarının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını ve yoruma dayalı olduğunu, kadının davasını ispatlayamadığını, kadının ailesine kredi çekip ve altınları verip ailenin ekonomisini düşünmediğini, bu nedenle tam kusurlu olduğunu, davanın reddi gerektiğini, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesi gerektiğini, hükmedilen kişisel ilişki sürelerinin yeterli olmadığını, iştirak nafakası ve manevî tazminatın kaldırılması gerektiğini belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ile manevî tazminat, velâyet ve kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasının az olduğu, nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılması gerektiği, kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamasının hatalı olduğu, kadının çalışıyor olması nedeniyle yoksulluk nafakası talebinin reddi gerektiği, kadının kusurunun bulunmadığı ve boşanma nedeniyle eşinin maddî desteğini yitireceği, bu nedenle kadın yararına maddî tazminata hükmedilmesi gerektiği, hükmedilen manevî tazminatın miktarının az olduğu gerekçesi ile kadının ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile manevî tazminatın miktarına, yoksulluk nafakası talebi hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmamasına, reddedilen maddî tazminata ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın ilgili bentlerinin kaldırılmasına, yerine yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir nafakasının miktarının işbu karar tarihinden itibaren artırılması ile aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, iştirak nafakası olarak devamına, nafakaya her yıl ÜFE oranında artırım yapılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, kadın yararına yasal faizi ile birlikte 35.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarının az olduğu, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, erkeğin tam kusurlu olduğunu belirterek kusur belirlemesi, hükmedilen maddî ve manevî tazminatların miktarı, tedbir ve yoksulluk nafakasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itirazlarına ek olarak iştirak nafakasının ve manevî tazminat miktarının artırılmasının haksızlık olduğunu, iştirak nafakasının ÜFE oranında artırılmasının erkeğin ekonomik durumunu aştığını, maddî tazminata hükmedilmesinin de haksız olduğunu belirterek davanın kabulü, kusur belirlemesi, hükmedilen iştirak nafakası ve nafakaya artırım uygulanması, hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar, velâyet ve kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü ile kadın yararına maddî ve manevî tazminat ve ortak çocuk yararına nafaka verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, şartları var ise miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, nafakaya uygulanan artırımın dosya kapsamına uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin ve baba ile kurulan kişisel ilişkinin ortak çocuğun üstün yararına ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 323 üncü maddesi, 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Velâyeti anneye bırakılan 10.02.2018 doğumlu ortak çocuk ... ile baba arasında kurulan kişisel ilişki süre, çocuğun yüksek yararı, babalık duygularını tatmin, çocuğun baba sevgisi ve şefkatini tatması hususları değerlendirildiğinde yeterli görülmemiştir. Ayrıca çocuk ile baba arasında kurulan her yıl 1 Temmuz -15 Temmuz tarihleri arasındaki kişisel ilişkide başlayış ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi infazda tereddüt yaratacak niteliktedir. O halde, ortak çocuk ile davacı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin tekrar düzenlenmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Ne var ki; bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin kararının kişisel ilişki yönünden düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1.Davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,

2.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı erkeğin kişisel ilişkiye yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

3.İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının davalı baba ile çocuk arasındaki kişisel ilişki konusunu düzenleyen (3) numaralı bendinin kaldırılarak, yerine (3) numaralı bent olmak üzere "her ayın 1 ve 3. hafta sonu cumartesi günü saat 10.00'dan pazar günü saat 17.00'a kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00'dan 3. günü saat 17.00'a kadar, sömestr tatili ilk pazartesi günü saat 10.00'dan takip eden Pazar günü saat 17.00'a kadar, her yıl 1 Temmuz günü saat 10.00'dan 31 Temmuz günü saat 17.00'a kadar kişisel ilişki kurulmasına, bu hususta doğacak masrafların baba tarafından karşılanmasına" ibaresinin yazılması suretiyle İlk Derece Mahkemesinin kişisel ilişkiye yönelik kararının DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ise sair yönlerden ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,

Peşin alınan harcın istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.