Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5347 E. 2024/3240 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, maddî ve manevî tazminat miktarının yetersizliği, tazminatlara faiz talebinin karara bağlanmaması ve ziynet alacağı talebinin reddinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ziynet alacağına ilişkin tanık beyanlarının yeterince değerlendirilmemesi ve tazminatlara faiz talebi hakkında hüküm kurulmaması gözetilerek yerel mahkeme kararının kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1399 E., 2023/447 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/151 E., 2022/126 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan asıl ve karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine, kadının ziynet alacağı isteminin reddine, ara karar ile kadının mal rejiminin tasfiyesi istemi ile alacak davasının tefrikine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin Şanlıurfa Aile Mahkemesine 2006/647 esas sayılı dosya ile boşanma davası açtığını, davanın reddedildiğini, ret karanının 10.02.2009 tarihinde kesinleştiğini, red kararının kesinleşmesinden sonra tarafların 3 yıldan fazla süredir bir araya gelmediğini, kadına ve çocuklarına şiddet uygulamadığını, evden kovmadığını, ilk eşin ve ikinci eşin birbirlerini kabul ettiklerini, geldikten sonra da kadının hamile kalıp çocuk doğurduğunu, erkeği affettiğini, kadının evlendiği zaman altının olmadığını, kendisine de bahsedilen altınların takılmadığını iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, reşit olan ortak çocuklar için hükmedilen nafakaların kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadınla evliliği devam ederken erkeğin Suruç'tan .... isimli bir kız aldığını ve köye getirdiğini, kadının ilk başta birlikte oturmaya karşı çıkmasına rağmen ailenin iknası sunucu bu kadınla birlikte oturmaya başladığını, tarafların köyde avlulu bir evde oturduğunu, odaların birinde çocukların diğerlerinde ise kadının ve ikinci eş ....'nin oturduğunu, zamanla erkeğin kadını dövmeye başladığını, çocuklarına sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, ikinci eşi .... tarafından çocukların dövülmesi için erkeğin doldurulduğunu, ilk eşinden olan çocukları ile kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, çocuklarını satmaya yeltendiğini, ortak çocuk ...'ın annesine ve diğer kardeşlerine bakmak için okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldığını, erkeğin 2004 yılında ilk eşi ve çocuklarını evden kovduğunu, kadının ve çocukların akrabaları ve çevrenin yardımı ile yaşadıklarını, eve getirip birlikte yaşadığı .... İsimli kadının da vefat ettiğini, erkeğin üçüncü hanımı olan ... isimli kadının ikinci kadını istemediğini, davalı-karşı davacı kadının ziynetlerinin erkek tarafından alındığını ve harcandığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, velâyetin kadına verilmesine, kadın için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, çocuklar ... ve ... için 500,00 er TL tedbir ve iştirak nafakasına, yasal faizi ile birlikte 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminata, 25 cumhuriyet altını, 3 metre zincir, bir beşi birlik, 2 yüzük, 2 çift küpe olan ziynet eşyalarının aynen iadesine iadesine mümkün olmadığı taktirde 30.000,00 TL bedelin yasal faizi ile birlikte tahsiline, mal rejiminin tasfiyesi ile 30.000,00'ar TL katılma alacağı ve katkı alacağına, koyun, keçi ve ineklerin aynen iadesine mümkün olmadığı taktirde 30.000,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Şanlıurfa Aile Mahkemesinin 2006/647 Esas, 2007/428 Esas sayılı dosyasında kocanın kadına boşanma davası açtığı, bu davada kadına yüklenecek kusur bulunmadığı, kocanın başka kadınla birlikte yaşayarak çocuk yaptığı, kocanın kadın ve çocukların maddî ihtiyaçlarını karşılamadığı, bu nedenle kocanın tam kusurlu olduğu için davanın reddine karar verildiği, kararın 10.02.2009 tarihinde kesinleştiği, dinlenen davacı ve davalı taraf tanıklarının beyanlarıyla, tarafların reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından sonra bir araya gelmediği, bu şekilde ortak hayatın yeniden kurulamadığı, daha önce koca tarafından açılan ve reddedilen boşanma davasında kocanın başka kadınla yaşadığı ve çocuk yaptığı için kusurlu bulunmuş olup kesinleşen bu kusur durumlarının da Mahkemece kabul edildiği, erkeğin nüfus kayıtlarının incelenmesinde de erkeğin başka kadından çocuklarının bulunduğu, kadın tanıklarının beyanlarından da erkeğin başka kadınla birlikte yaşayarak çocuk yaptığı, kadının ve çocukların maddî ihtiyaçlarını karşılamadığı, erkeğin kadın ve çocuklara şiddet uyguladığı, erkeğin gerçekleştirmiş olduğu eylemleri ile boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu olduğu, kadına yükletilecek herhangi bir kusur bulunmadığı, ziynet talebine ilişkin dosyaya karşı davacı tarafça fotoğraf sunulmadığı, bununla birlikte dinlenen kadın tanıklarının beyanları da ziynetlerin mevcudiyeti ve erkek tarafından alındığı noktasında yeterli somut bilgi içermemekte olduğu ve aktarıma dayalı olduğu, davalı-karşı davacı tarafın yemin deliline dayanmayacağını da beyan etmiş olduğu, ziynet alacağı davasının ispatlanamadığı gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca asıl boşanma davasının kabulüne ve 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince karşı boşanma davasının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, kadının ziynet eşyası davasının reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının düşük olduğunu, dinlenen tanıkları .... 'nin görgüye ve tanık ...'nin duyuma dayalı beyanları karşısında ziynet davasının reddinin hatalı olduğunu, kadının adli yardım talebinde bulunduğu ve bu talebi kabul edildiğinden erkekk lehine yargılama giderine mahkum edilmesinin, reddedilen ziynet talebi yönünden aleyhine fazla vekâlet ücretine hükmedilmesinin, karar kesinleşmeden harç ve yargılama giderlerinin tahsili için müzekkere yazılmasına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğini belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kabul edilen tazminat ve nafaka miktarları, ziynet alacağının reddi, reddedilen ziynet alacağı için kadın aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, kabul edilen tazminat ve nafaka miktarları, ziynet alacağının reddi, reddedilen ziynet alacağı için kadın aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkek tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanma davasının kabulünün yasal koşullarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesine bağlı olarak kadın için hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, ziynet alacağı davasının ispatlanıp ispatlanmadığı, reddedilen ziynet alacağı davasında kadın aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkrası hükümleri, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 220 nci, 222 nci ve 226 ncı maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi hükmü dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.Davalı-karşı davacı kadının dava dilekçesinde talep ettiği maddî ve manevî tazminata faiz talebi bulunmaktadır. İlk Derece Mahkemesi tarafından kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmiş ise de kadının tazminatlara faiz hükmedilmesine yönelik talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamıştır. Hal böyle iken kadının tazminatlara faiz talebi hakkında olumlu-olumsuz hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

4.Somut uyuşmazlıkta ziynet alacağı istemi yönünden yapılan değerlendirmede, davalı-karşı davacı kadın vekili dava konusu ziynetlerin erkek tarafından elinden alındığını ve harcandığını belirterek ziynet eşyalarının aynen iadesini mümkün değilse bedelinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı-karşı davalı erkek vekili ise kadının evlendiği zaman altınının olmadığını, kadına bahsedilen altınların takılmadığını belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince, dosyaya davalı-karşı davacı tarafça fotoğraf sunulmadığı, bununla birlikte dinlenen kadın tanıklarının beyanlarının da ziynetlerin mevcudiyeti ve davacı-karşı davalı tarafından alındığı noktasında yeterli somut bilgi içermemekte olduğu ve aktarıma dayalı olduğunu, kadının yemin deliline dayanmayacağını da beyan etmiş olduğu gerekçesi ile ispat edilemeyen ziynet eşyası davasının reddine karar karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de kadının istinaf başvurusu esastan reddedilmiş ise de; aksi kanıtlanmadıkça aslolanın tanıkların doğruyu söyledikleridir. Bir kısım davalı-karşı davacı tanık beyanlarına göre, ziynet eşyalarının varlığı belirlenmiş olup bunların erkek tarafından alınıp ev için bozdurulduğu da anlaşılmaktadır. Tanık beyanlarının aksine yönelik bir kayıt bulunmamaktadır. Tüm tanık beyanları birlikte değerlendirilerek, gerektiğinde tanıkların yeniden çağrılıp ayrıntılı beyanları alınıp, varlığı söylenen ziynet eşyaları somutlaştırıldıktan sonra bu konuda bilirkişi incelemesi yaptırılarak ziynetler hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucunda davanın tümüyle ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı-karşı davacı kadın yararına hükmolunan maddî-manevî tazminat miktarları, tazminatlara faiz talebi ile ziynet alacağı davasının reddi yönlerinden KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının, kadın yararına hükmolunan maddî-manevî tazminat miktarları, tazminatlara faiz talebi ile ziynet alacağı davasının reddi yönlerinden davalı-karşı davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı-karşı davacı kadın vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.