Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5374 E. 2024/4064 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusurun belirlenmesi, yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminat taleplerinin yerindeliği ve miktarı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkeme kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek, davalı erkeğin temyiz itirazları reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/840 E., 2023/801 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Şefaatli Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2022/39 E., 2023/49 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalının ailesi tarafından müvekkile kötü muameleler yapıldığını, davalının yapılanlara göz yumduğunu, ailesinin istekleri doğrultusunda davranarak kadının istek ve ihtiyaçlarını görmezden geldiğini, davalının mesleği gereği evlendiği tarihten itibaren Şırnak ilinde yaşamakta olduğunu, ortak konutun Yozgat ilinde olduğunu, davalı işi gereği Şırnak ilinde iken kadın da ortak konutta kalmak istemiş ise de davalı ve özellikle davalının ailesi tarafından bu duruma izin verilmediğini, kadının kayınvalidesinin evine gittiğini, kayınvalidesinin evinde kaldığı dönemde özel hayatı kalmadığını, sürekli psikolojik baskıya maruz kaldığını, davalının annesinin sabah erken saatlerde, kaldığı odanın kapısını tekme ve yumruklarla vurarak ve bağırarak kadını uyandırdığını, bu durumun sadece eziyet ve baskı altına almak olduğunu anlayan kadının, davalıya bu durumdan bahsettiğinde, davalının “Ailem onlar, ne diyorlarsa yapacaksın, alışacaksın, ben bir şey diyemem sen de diyemezsin, sen alttan alacaksın” diyerek yaşananlara göz yumduğunu ve daha da artmasının önünü açtığını, kayın validesinin müvekkilin adı ile davalıdan para istediğini, davalının ailesinin kadını tehdit ettiğini, dayanacak gücünün kalmadığını ifade ettiğinde ve davalıya kendisinin bulunduğu şehirden ev tutmasını, yanına gelmek istediğini anlattığında kabul etmediğini, davalının 2021 yılı Ağustos ayında müvekkile “Konuştuğum bir kadın var, ablam ... tanıştırdı bizi” dediğini, bu duruma davalının babaannesi ...'ın ve müvekkilin babası ...'nin de tanık olduğunu, davalının konuştuğunu iddia ettiği kadının tarafların akrabası olduğunu ve müvekkilin bu durumu ifşa edemeyeceğini bildiği için, davalının müvekkili çaresiz bırakmaya çalıştığını, yaklaşık 1,5 yıllık evli olan tarafların fiilen yalnızca 1 ay kadar bir araya geldiklerini, bir araya geldiklerinde de davalının ailesinin yaptığı zulmü aratmadığını, izne geldiği her dönemde sabahlara kadar alkol aldığını ve müvekkille hiç vakit geçirmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmasına, kadın lehine aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde yazılı olan hususları kabul etmediklerini, müvekkilinin yuvasını bozmak istemediğini, davacının annesi ve hatta kardeşlerinin davacıyı sürekli müvekkiline karşı olumsuz davranması yönünde telkinde bulunmakta olduğunu, davacının ailesinin etkisiyle bu davayı açtığını, müvekkilinin asker olması sebebiyle Şırnak'ta bulunduğunu, müvekkilinin 18.03.2022 tarihinde Şefaatli'ye izin için geldiğini, ortak konutları askerlik görevi nedeniyle Yerköy'de olduğu için müvekkili Şırnak'ta iken eşinin Şefaatli' de ailesinin yanında kaldığını, müvekkili izine geldiği zaman eşini ailesinin yanından alıp Yerköy'de bulunan konutlarına gittiğini, müvekkilim yine izine geldiğinde davacının, ailesinin evlerine çağırdığını, müvekkilinin eşini alıp Yerköy'e evlerine gitmeyi düşündüğünde farklı bir olayla karşılaştığını, davacının ailesinin evinde yanında annesi, kardeşleri olduğu bir ortamda müvekkiline karşı boşanmak istediğini söylediğini ve önüne anlaşmalı protokol belgesini koyduğunu, bunu imzalaması için müvekkile manevî baskı uyguladığını, müvekkilinde bunu okumadan o anki manevî baskıdan kurtulmak amacıyla imzalamak zorunda kaldığını, müvekkilinin eşi ile herhangi bir sıkıntısı bulunmadığını, davacının, erkeğin ailesinin yanında kaldığı süreçte gerçekleşen olaylar hakkındaki beyanları kabul etmediğini, davacı kendi ailesinin yanında kaldığı süreçte davacının annesinin davacıya baskı uygulandığını, müvekkilinin, davacıya kendilerine birikim yapması için para gönderdiğini, davacının ise bu paranın büyük bir kısmını ailesinin evinde kalırken kullandığını belirterek davanın reddine, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000.00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı kadına atfedilecek kusur bulunmadığı, tarafların evlendiği tarihten itibaren ortak yaşamın kurulmadığı, tanık beyanları ve dosya içerisinde mevcut taraflar arasındaki yazışma içerikleri ile de sabit olduğu üzere davalının davacıya karşı ilgisiz olduğu, birlikte oldukları kısa zaman aralıklarında dahi davacı kadın ile ilgilenmeyerek arkadaşları ile vakit geçirdiği, alkol alarak eve geç geldiği, kadına davacının ailesinin evinde "Orospu çocuğu, kahpenin çocuğu, sen orospusun, sen nasıl bir kadınsın, seni keserim asarım" şeklinde hakaret ve tehdit içeren söylemlerde bulunduğu, yine taraflar arasındaki yazışma içeriklerinde davalının davacıya karşı "Seninle bir ömür geçmez, ne kadar bilinçsiz bir bayansın, böyle salak salak hareketlerle sabrımı sınama benim, Allah'ıma delerim seni, psikolojini bozarım senin deli gibi gezersin, yemin ederim parçalarım seni" şeklinde hakaret ve tehdit içerikli aynı zamanda davacının kişilik haklarını zedeler mahiyette ifadelerde bulunduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan ve boşanmaya neden olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan kadın yararına tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, evlilikte geçen süre ve tarafların yaşları, davacının yaşı gereği yeniden evlenme ihtimali ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak tek seferde ödenmek üzere kararın kesinleşmesinden itibaren 15.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 25.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararda boşanmaya ve istinaf konusu edilmeyen diğer kısımlara yönelik istinaf talepleri olmadığını, yoksulluk nafakasının aylık olarak irat ve süresiz şekilde değil tek seferde toplu olarak veriliş şekli ve her halde hükmedilen bu nafaka miktarı ve müvekkil lehine hükmedilen tazminat miktarı yönünden istinaf ettiklerini, verilecek olan nafakanın müvekkili yoksulluktan kurtaracak bir miktar olarak belirlenmesi gerektiği göz önüne alınarak Mahkemece verilen toplu nafakanın artırılarak hakkaniyete uygun ve daha yüksek bir miktarın ödenmesine karar verilmesini, boşanmaya sebebiyet verecek olaylardaki tarafların kusur durumuna bakıldığında müvekkil davacının hiçbir kusurunun olmaması ve davalının tam kusurlu olması, müvekkil davacının hiçbir geliri yokken davalının aylık kazancının yüksek olması değerlendirildiğinde verilen tazminatın artırılması gerektiğini ileri sürerek; yoksulluk nafakasının toptan şeklinde hükmedilmesi ve miktarı ile tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararda kusur tespitinin hatalı olduğunu, kadının kusurlu olduğunu, tanık ifadelerinin dikkate alınmadığını, boşanma hükmünün istinaf edilmediğini, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve miktarın yüksek olduğunu, davacının beraber yaşadığı ailesinin gelirinin araştırılmadığını, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ve miktarın yüksek olduğunu, kararın boşanma dışında müvekkil lehine bozulmasını gerektiğini ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafakalar ve tazminatlar yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların evlilik süresi, aralarında yaşanan olayların boyutu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, davacı kadının ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile davalı erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde davacı kadın lehine tek seferde ödenmek suretiyle toptan yoksulluk nafakasına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasına dair hükmün kaldırılması ile talep yönünden yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadın lehine aylık 2.000,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle davacı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile kadın lehine yasal faiziyle birlikte 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, davalı erkeğin tüm istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, tazminatlar, vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın lehine yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlara hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, nafaka ve tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.