"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/421 E., 2023/577 K.
DAVA TARİHİ : 27.11.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/1110 E., 2020/622 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı kadın vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı kadının başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup, bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesi'nce davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulü ile bu yönlerden yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi'nce verilen karara karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, velâyet düzenlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Hal böyle iken İlk Derece Mahkemesinin hükmü boşanma davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönlerinden davalı erkek tarafından istinaf başvurusuna konu edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle, davalı erkeğin istinaf edilmeyerek kesinleşen boşanma davasının kabulü ve kusur belirlemesi ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı erkeğin reddedilen yön dışında kalan diğer temyiz itirazları yönünden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; davalının dörtbuçuk yıldır uyuşturucu madde ticareti suçundan cezaevinde olduğunu ve bu nedenle tarafların ayrı yaşadıklarını, davalının, evlilikleri boyunca ailesinin ihtiyaçlarını karşılamadığını, davalının uyuşturucu madde ticareti suçundan ceza aldığını, davacının, davalı ve ailesi tarafından tehditlere maruz kaldığını, davacının trafik kazası geçirdiğini, sonrasında iki yıl süre ile bakıma muhtaç hale geldiğini, kaynı tarafından tehdit edildiğini, davalı cezaevine girdikten sonra, davacının, davalının ailesi ile yaşanan sıkıntılar nedeniyle can güvenliğinden endişe ederek evden kaçtığını, kadın sığınma evine başvurduğunu ve koruma altına alındığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacıya verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 250,00'şer TL tedbir-iştirak nafakasına ve kadın için 300,00 TL tedbir-yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada dilekçesini tekrar etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vasisine dava dilekçesinin 02.01.2019 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen yasal süre geçtikten sonra 21.01.2019 tarihinde sunduğu cevap dilekçesinde özetle; karşı tarafın yalan beyanda bulunduğunu, davacının bir şeyleri bahane ederek müşterek haneyi terk ettiğini, kadın sığınma evine gittiğini, karşı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını kabul etmediklerini, iddiaların asılsız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tanığının beyanından anlaşılacağı üzere, davalının eşinin ve evinin ihtiyaçlar ile ilgilenmediği, davacıyı sürekli tehdit ettiği, uyuşturucu madde ticaretinden hükümlü olduğu, 4,5 yıldır cezaevinde bulunduğu, davacının bu süre içerisinde davalının ailesi ile aynı evde yaşadığı, davacının, davalının aile ile yaşadığı problemler nedeniyle evi terk ettiği, böylelikle davalının kusuru nedeniyle taraflar arasında sevgi ve saygının kalmadığı, evliliğin devamında korunmayı gerektirir bir yarar bulunmadığı, davacının dava açmakta haklı olduğu gerekçesi ile açılan davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, her ne kadar ortak çocuk Sidar velâyetinin babasına verilmesini talep etmiş ise de, alının sosyal inceleme raporlarına göre davacının velâyete engel bir halinin bulunmaması, kardeşlerin ayrılmazlığı ve çocukların üstün yararı dikkate alınarak tarafların ortak çocuklarının velâyetlerinin davacı anneye bırakılmasına, çocuklar ile baba arasında şahsi ilişki kurulmasına, çocuk Zerya yararına aylık 250,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, ortak çocuk Sidar yararına aylık 250,00 TL iştirak nafakasına, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak davacı kadının lehine talep ettiği tedbir-yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının sığınma evinde bulunduğu sırada davalı ve ailesinin tehditleri devam ettiğinden adres bilgilerinin gizlenmesini talep ettiğini, davalı ve ailesinin ortak çocuk Sidar üzerinde baskı oluşturarak onu anne ile görüştürmediklerini, davalı babanın uzun yıllar uyuşturucu ticareti nedeniyle cezaevinde hükümlü kaldığını, ortak çocuk Zerya'nın hastalığı nedeniyle özel bakıma muhtaç olup, tek başına hayatını idame ettirebilecek, ihtiyaçlarını sağlayabilecek ve bir yerden bir yere götürülebilecek durumda olmadığı gibi, kişisel ilişki tesisi sırasında müvekkili ile davalının yüz yüze gelmesi gerekeceğinden bu durumun da onun can güvenliğini tehlikeye düşürebileceğini, ortak çocukların üstün menfaatleri, davacı ve çocukların can güvenliği dikkate alınarak kişisel ilişkinin kaldırılması gerektiğini, kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakası verilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek, şahsi ilişki tesisi, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 169, 185 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 186 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere hakkaniyete uygun oranda tedbir nafakasına hükmedilmesinin gerektiği, diğer taraftan davalı erkeğin tam kusurlu, davacı kadının kusursuz olduğu, davacı kadının sığınma evinde kalmakta olup hiç bir geliri ve mal varlığı bulunmadığından boşanmakla yoksulluğa düştüğü, davalı erkeğin çalışamaz durumda olmasının kendi kusurundan kaynaklanmakta olup cezaevinde tutuklu veya hükümlü olarak kalmasının, yoksulluk nafakası sorumluluğundan kurtulmasını gerektirmeyeceğini, 4721 sayılı Kanun'un 175 uncu maddesi koşullarının davacı kadın yararına gerçekleştiği anlaşıldığından yoksulluk nafakası isteminin kabulünün gerektiği gerekçesi ile davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakasına yönelik istinaf talebinin kabulüne, diğer istinaf taleplerinin esastan reddine, İlk derece mahkemesinin kararının 5 no'lu bendinin kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davacının tedbir nafakası talebinin kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihe kadar aylık 250,00 TL tedbir nafakasının, hükmün boşanma yönünden kesinleştiği tarihten itibaren aylık 300,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, tedbir nafakası yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle; kararın ve kadın yararına nafakaya hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kadının boşanma davasının devam ettiği süreçte başka birisi ile birliktelik yaşayarak çocuk dünyaya getirdiğini, çocuğu bu kişinin üzerine kaydettirdiğini, davacının kusurlu olduğunu, kusurları araştırılmadan Yerel Mahkemece boşanma kararı verildiğini, kararın eksik inceleme sonucu alındığını, küçük kızları Zerya'nın epilepsi hastası olduğunu, davacının tedavi konusunda olumlu bir karar almadığını, çocuğun babaya ihtiyacı olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, velâyet, kadın yararına kabul edilen tedbir ve yoksulluk nafakası yönlerinden temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tarafça açılan boşanma davasında kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi'nce verilen hüküm taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleşmiş olmakla kadın yararına tedbir ve yoksulluk nafakasının yasal şartlarının oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarları ve velâyet düzenlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 169 uncu, 175 inci ve 176 ncı, 335 inci ve 336 ncı maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ncı ve 194 üncü maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkeğin, kusur belirlemesi ve boşanma davasının kabulüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalı erkeğin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.