"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2023/6 E., 2023/226 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki değer artış payı ve katılma alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde temyiz eden davalı ... ve Av. ... ile karşı taraf davacı ... vekili Av. ... geldi. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 30.04.2024 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı adına araç ve taşınmaz alındığını, müvekkilinin malların edinilmesine katkısının olduğunu belirtilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, mal rejiminin tasfiye edilerek taşınmazın edinilmesine ve bilahare iyileştirilmesine müvekkili tarafından yapılan katkı nedeniyle toplam 10.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı kadın vekili 07.12.2015 tarihli ıslah dilekçesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda, taşınmaz yönünden 115.199,47 TL değer artış payı alacağı, 67.048,04 TL katılma alacağı, araç yönünden 12.000,00 TL değer artış payı alacağı olmak üzere toplam 194.247,51 TL alacağın tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 30.12.2015 tarih ve 2010/164 Esas, 2015/841 Karar sayılı kararı ile, davacının taşınmaz yönünden 115.199,47 TL değer artış payı alacağı, 67.048,47 katılma alacağı, araç yönünden de 7.500,00 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüyle, toplam 189.747.51 TL alacağın karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.07.2018 tarih ve 2016/5106 Esas, 2018/15024 Karar sayılı kararı ile, Mahkemece, davacının taşınmazın edinilmesine 30.500,00 TL kişisel malvarlığı değerleri ile katkıda bulunduğu, taşınmazın edinme tarihi itibariyle değerinin 70.500,00 TL olduğu, taşınmazın edinilmesinde kullanılan 40.000,00 TL konut kredisinin boşanma dava tarihine kadar 52 taksidinin ödendiği, 32 taksidinin sonraya kaldığı gözetilerek davacının değer artış payı ve katılma alacağının hesaplanarak tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek; davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulüyle hükmün bozulmasına, davalı vekilinin bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş; işbu karara karşı süresi içinde davacı kadın vekili karar düzelme isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.04.2019 tarih ve 2018/14587 Esas, 2019/4166 Karar sayılı kararı ile, dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere, taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle (bozma ile güncelliğini yitireceğinden verilecek karar tarihine en yakın tarih itibariyle) sürüm (rayiç) değeri belirleneceğine göre yerinde olmayan karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 24.12.2020 tarih ve 2019/446 Esas, 2020/604 Karar sayılı karar ile, davacının taşınmaz yönünden 212.898,57 TL değer artış payı alacağı, 86.422,52 TL katılma alacağı ve araç yönünden 7.500,00 TL katılma alacağı bulunduğu gerekçesiyle; davanın kabulüyle, taşınmaz yönünden 86.422,52 TL katılma alacağının karar tarihinden, 212.898,57 TL değer artış payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline; araç yönünden 7.500,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işlemeye yasal faizi ile birlikte tahsiline, şayet ödeme yapıldı ise mükerrer ödemenin önüne geçmek adına ödemenin yapılmamasına yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 15.03.2022 tarih ve 2021/5377 Esas, 2022/2456 Karar sayılı kararı ile, davanın kısmi dava niteliğinde olduğu, Mahkemece taşınmaz yönünden talep aşılmak suretiyle, değer artış payı alacağı ve katılma alacağına hükmedilmesinin hatalı olduğu; davacı lehine hüküm altına alınan değer artış payı alacağına da karar tarihinden geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yanlışa düşülerek dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasının doğru olmadığı belirtilerek davalı erkek vekilin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına; davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddiyle, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin onanmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının taşınmaz yönünden 212.898,57 TL değer artış payı alacağı, 86.422,52 TL katılma alacağı ve araç yönünden 7.500,00 TL katılma alacağı bulunduğu, davacının ıslah dilekçesinde taşınmaz yönünden talep miktarının 115.199,47 TL değer artış payı alacağı, 67.048,04 TL katılma alacağı olduğu, bozma kapsamı dışında kalan yönlerin kesinleştiği, taleple bağlı kalınarak karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulüyle, taşınmaz yönünden 67.048,47 TL katılma alacağı ve 115.199,47 TL değer artış payı alacağının ilk karar tarihi olan 30.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; hesaplamanın birinci bozma kararında belirtilen usuli kazanılmış haklara aykırı olduğunu, bozmaya uygun bilirkişi raporu alınmadığını, taşınmazın değerinin güncellenmesinin hatalı olduğunu, ilk kararda hükmedilen alacağın 2017 yılında ödendiğini, ödeme tarihinde göre taşınmazın değerinin güncellenmesi gerektiğini, faizin ilk karar tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, davanın kısmen reddine karar verildiğini, kısmen rette göre lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, ilk kararı davacının temyiz etmediğini, ilk kararda davacı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden müvekkili lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, yargılama giderlerinin de hatalı belirlendiğini ve usuli kazanılmış hakka aykırı hükmedildiğini, harç yönünden Mahkemece tahsili edilip edilmediği hususunda araştırma yapılarak karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın değeri, faizin başlangıç tarihi, talep miktarı, hükmün kapsamı, yargılama giderleri ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 31 inci maddesi, 33 üncü maddesi, 176 ve devamı maddeleri, 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrası, 326 ncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi; 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 40 ıncı maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 227 inci maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, icra dosyasına ödenen miktarın 2004 sayılı Kanun'un 40 ncı maddesi uyarınca icranın iadesi müessesi ile talep edilebileceği anlaşılmakla; davalı erkek vekilinin aşağıdaki paragraflar dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 26 ıncı maddesi uyarınca, hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Ayrıca, aynı Kanun'un 297 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da, hükmün sonuç kısmında her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmalı ve taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
3. Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye usuli müktesep hak veya usule ilişkin kazanılmış hak denir. Usuli müktesep hak, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay içtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan Mahkeme, bununla bağlıdır.
4. Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak), Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, No 351, 1974, s. 395 vd.).
5. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkeler uyarınca davalı erkek vekilinin araç yönünden temyiz itirazlarının incelemede; Dairenin 15.03.2022 tarihli kararında hükmün sadece taşınmaza ilişkin katkı payı alacağı yönünden bozulmasına karar verildiği, bozma kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, bozma ilamına uyulduğuna göre, infazda tereddüt oluşmaması ve bozma kapsamı dışında kalması yolu ile taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek davacının araca ilişkin katılma alacağı talebi yönünden de yeniden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde sadece bozma kapsamındaki yönlerden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
6.Davalı erkek vekilinin faizin başlangıç tarihine yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde; Mahkemenin 24.12.2020 tarihli ikinci kararında araç yönünden 7.500,00 TL, taşınmaz yönünden 86.422,52 TL katılma alacağının karar tarihinden, taşınmaz yönünden 212.898,62 TL değer artış payı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, işbu kararın davacı kadın vekili tarafından faizin başlangıç tarihi yönünden temyiz edilmediği, Dairenin 15.03.2022 tarihli kararı ile sadece davalı erkek lehine talep miktarı ve değer artış payı alacağına işletilen faizin başlangıç tarihi yönünden bozulmasına, davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verildiği anlaşılmakla; Mahkemece, taşınmaz ve araç yönünden tasfiyenin 24.10.2020 tarihli karar ile gerçekleştiği ve faizin başlangıç tarihi yönünden davalı erkek lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu göz ardı edilerek faizin ilk karar tarihi olan 30.12.2015 tarihinden itibaren yürütülmesine karar verilmesi hatalı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
7. Davalı erkek vekilinin vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; somut olayda, Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmesine rağmen, kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına reddedilen miktar olan 4.500,00 TL üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre belirlenen vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalı lehine vekâlet ücreti hükmedilmemesi de hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki (5), (6) ve (7) nolu bentlerde belirtilen bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı erkek vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı erkek vekilinin araç yönünden hükmedilen alacak, faizin başlangıç tarihi, vekâlet ücreti yönünden yapılan temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) nolu bendine ikinci paragraf olarak “... Tahsilde tekerrür olmaması şartıyla infazda tereddüt oluşturmaması için usuli kazanılmış hak gözetilerek 34 NDM 83 plakalı araç yönünden 7.500,00 TL katılma alacağının 24.12.2022 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ...” ibaresinin yazılması; Mahkeme kararının hüküm fıkrası (1) ve (2) nolu bendinde yer alan “...30/12/2015 ...” ibarelerinin çıkarılarak yerine “...24.12.2022 ...” ibarelerinin yazılması; Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (5) nolu bendine ikinci paragraf olarak “...Davalı kendini vekiller temsil ettirmiş olduğundan karar tarihi itibariyle yürürlükte olan avukatlık asgari ücretlik tarifesine göre reddedilen miktarı geçmemek üzere 4.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa ödenmesine,....” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,30.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.