Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5413 E. 2024/4067 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında hükmedilen iştirak nafakası ve tazminat miktarlarının yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, delillerine, uygulanması gereken hukuk kurallarına, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kurallarına ve kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/401 E., 2023/510 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kırşehir 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/167 E., 2022/536 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından kadın aleyhine Kırşehir Aile Mahkemesi'nin 07.06.2016 tarih 2015/542 Esas, 2016/374 Karar sayılı dosyası ile dava açıldığını, iş bu dava ispat edilemediğinden reddine karar verildiğini, ret kararının 19.04.2018 tarihinde kesinleştiğini, açılan davanın üzerinden üç yıl geçtiğini, bu süre içerisinde ortak hayatın yeniden kurulamadığını, tarafların bir araya gelmediğini belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin dava dilekçesindeki iddialarının gerçek dışı olduğu, tarafların 08.09.2015 tarihinden beri ayrı yaşadıklarını, erkeğin taraflar ayrıldıktan sonra ortak çocuklara herhangi bir maddî destek sağlamadığını, tarafların evliliklerinin ilk başında herhangi bir sorun olmadığını, ancak erkeğin annesi Kırşehir'e taşındıktan sonra müvekkilinden ve ortak çocuklardan uzaklaşmaya başladığını, en ufak şeylerden tartışma çıkardığını, bu tartışmalarda müvekkiline " Sen de mi kadınsın, sen avrat mısın, sen neye yararsın, ancak ben getireyim sen ye başka neye yararsın" şeklinde hakaretlerde bulunduğunu, daha sonra bu hakaretlerin şiddete dönüştüğünü, ortak çocukların da bu durumdan etkilendiğini, ortak çocuk ... 'ya "Seni okutmayacağım amele edeceğim" şeklinde ifadelerde bulunduğunu, ortak çocuk Buse'ye "Seni kim okutuyor, okula gidemezsin" şeklinde ifadelerde bulunduğunu, erkeğin evlilik birliği içerisindeki sorumlulukları yerine getirmediğini, faturaları ödemediğini, birlikte yaşadığı kadınları müvekkiline anlatmaya başladığını, müvekkilinin bu durumu erkeğin annesine anlattığında "Ben almadım oğlum aldı şimdi de o boşayacak" şeklinde sözler söylediğini belirterek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Elif Berrak'ın velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; "...davacının açmış olduğu Kırşehir Aile Mahkemesi'nin 07.06.2015 tarih 2015/542 Esas, 2016/374 Karar sayılı dosyasına konu boşanma davasının reddine karar verildiği iş bu kararın 19.04.2018 tarihinde kesinleştiği, tarafların boşanma kararının kesinleştiği tarihten itiberen fiilen ayrı yaşadıkları, hiç bir araya gelmedikleri anlaşıldığından TMK'nın 166/4 maddesinde belirtilen şartların somut olayda gerçekleştiği kanaatine varılmış ve davacı karşı davalının boşanma talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadının boşanma davası yönünden; tarafların yaklaşık 6-7 yıldır ayrı yaşadıklarını, taraflar arasında açılan boşanma davası red olduktan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve herhangi bir barışma girişiminde de bulunmadıkları, davacı-karşı davalının sürekli olarak borçlarının olduğunu, bu borçlarının neden kaynaklandığını davalı kadının bilmediği, sorduğunda da davacının cevap vermediği, borçluların ortak haneye kadar gelip borcu tahsil etmek istedikleri, davacı erkeğin çalıştığı ancak çalıştığı maaşını sürekli borçlarını karşılamak için kullandığı, davalı kadının, ortak çocukların ve ortak hanenin ihtiyaçlarını karşılamadığı, ortak çocukları okutmak istemediği, ortak çocuklardan ...'yı okuldan aldığı, davacı erkeğin davalı kadına da fiziksel şiddet uyguladığı, davalı kadına karşı davacının hakaretlerde bulunduğu, aşağılayıcı şekilde davrandığı, davacının davalıya " sen kadın mısın, kadınlık görevlerini yerine getiriyor musun ben yatak odasında ........ Şeyler istiyorum " şeklinde hakaretler ettiği, boşanmak istiyorum şeklinde beyanda bulunduğu, en son olayda da davacı karşı davalının davalı kadın ve ortak çocuk ...'yı hırsızlıkla suçlayıp "hırsız benim paramı çaldın" şeklinde deyip yüzüne cüzdan fırlattığını, ortak çocuğa vurduğu, davacının polisleri ortak haneye çağırdığı, davalı kadının davacıya karşı uzaklaştırma kararı aldığı, davacının evi terk ettiğini, uzaklaştırma kararı bittikten sonra da ortak haneye dönmediği tarafların bu olaydan sonra bir araya gelmedikleri anlaşıldığı, davacının o dönem boşanma davası açtığı ve davasının red olduğu anlaşılmıştır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediğinden davacı karşı davalının tam kusurlu, davalı karşı davacının kusurunun olmadığı kanısına varıldığı, bu nedenle TMK md 166/4 uyarınca açılan asıl davanın ve TMK md 166/1 uyarınca açılan karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiştir...." şeklindeki gerekçe ile asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, 24.02.2022 tarihli celsede ortak çocuk ... lehine verilen aylık 400,00 TL tedbir nafakasının celse tarihi itibarıyla aylık 200,00 TL artırımı ile toplamda aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, bu nafakanın karar kesinleştikten sonra iştirak nafakası olarak devamına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 25.000,00 TL manevî tazminata, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin sigortasız işte çalıştığını, müvekkilinin İŞKUR'un atadığı programlarda mevsimlik olarak çalıştığını, yani yılın 5-6 ayı çalıştığını, geriye kalan aylarda çalışmadığını, tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olmadığını, ortak çocuk için tedbir ve iştirak nafakası miktarlarının az olduğunu, müvekkili lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğunu ileri sürerek; tazminatların ve ortak çocuk lehine hükmedilen nafakaların miktarı, reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre takdir edilen iştirak nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf isteminin kabulü ile yeniden hüküm kurulmak suretiyle ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL iştirak nafakasına, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarının az olduğu gerekçesiyle kadının bu yöne ilişkin istinaf isteminin kısmen kabulü ile kadın lehine 60.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; iştirak nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; iştirak nafakasının ve tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanunu’un 4 üncü maddesi, 174 üncü, 327 nci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.