"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/658 E., 2019/925 K.
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde davalı eş adına 921 ada 39 parsel 13 nolu meskenin satın alındığını, davalının ev hanımı olup herhangi bir işte çalışmadığını, müvekkilinin ise inşaat ustası olarak çalıştığını, taşınmazın müvekkilinin babasından miras kalan taşınmazın satarak satın alındığını belirterek; taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescilini, mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin katkı oranının belirlenerek bu miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş; davacı erkek vekili 28.04.2014 tarihli dilekçesinde bilirkişi raporu doğrultusunda talep miktarını artırarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 154.800,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı asıl 15.02.2016 tarihli dilekçesinde; davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın tapu bilgileri incelendiğinde bu taşınmazın davacı tarafından evlenmeden önce alınmadığını, evlilik birliğinin devam ettiği zaman olan 09.12.1997 tarihinde üçüncü kişiden satın alındığını, bu nedenle taşınmazın alımında davacının bir alakası olmadığını; tarafların evlilik tarihinde kanunda katkı payı diye bir müessese bulunmadığını, davacının para verdiğini kabul etmediklerini, aksi halde bu işlemin bağış olduğunu, müvekkilinin evlere temizlik işlerine giderek haftanın yedi günü çalışıp buradan sağladığı gelirler ve ailesinin ve bilhassa damadının katkısı ile daireyi satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 06.10.2011 tarih ve 2010/714 Esas, 2011/810 Karar sayılı kararı ile, taşınmaızn edinilmesinde eşe verilen paranın bağış niteliğinde olduğu, artık bu mal varlığının davalının kişisel malı olduğu, taşınmazın bedelinin tamamının eş tarafından ödenerek diğer eş adına tescil edilmesinin o eşe bağış niteliğinde olduğu, bağıştan rücû koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar veilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.06.2012 tarih ve 2012/679 Esas, 2012/5303 Karar sayılı ilamı ile, dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar verilmiş, işbu karara karşı süresinde davacı erkek vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.12.2012 tarih ve 2012/8890 Esas, 2012/13016 Karar sayılı ilamı ile, davacının bağışa yönelik bir bayanı bulunmadığı, davacının bağışlama kastı ve iradesi bulunmadığı, davacının babasından kalan taşınmazın satışından elde edilen 1.800,00 TL ile taşınmazın alınmasına katkısının olduğu, mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkın şahsi hak niteliğinde olduğundan tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının taşınmazın edinilmesine 1.800,00 TL ile yaptığı katkının taşınmazın edinme tarihindeki değeri olan 2.500,00 TL karşısında katkı oranı bulunarak taşınmazın dava tarihindeki değerine işbu oranın çarpılması sonucunda davacının katkı payı alacağının hesaplanması gerektiği belirtilerek karara düzelme talebinin kabulü ile, onama kararının kaldırılmasına ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 09.12.2014 tarih ve 2013/61 Esas, 2014/889 Karar sayılı kararı ile, davacının yaptığı 1.800,00 TL katkı gözetilerek taşınmazın gerçek alım değeri olan 2.500,00 TL karşısında davacının katkı oranının % 72 olarak hesapladığı, davacının katkı payı alacağının ise 154.800,00 TL olduğu tespit edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüyle 154.800,00 TL katkı payı alacağının karar tarihinden itibaren işlenen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.02.2016 tarih ve 2015/16151 Esas, 2016/2572 Karar sayılı kararı ile, davacı asılın 15.02.2016 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirdiği, davacı asılın davadan feragat isteği konusunda Mahkemece bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 15.06.2016 tarih ve 2016/254 Esas, 2016/494 Karar sayılı kararı ile, 15.06.2016 tarihli celsede davacı asılın sağır ve dilsiz olması sebebiyle işaret dilinden anlayan yeminli tercümanın hazır bulundurulduğu, tercümanın davacının işaret dilinden dudak okumadan anlamadığını, aynı zamanda okur yazarlığının da bulunmadığını, iletişime kapalı olduğunu beyan ettiği; davacı asılın feragat dilekçesindeki imzanın kendisine ait olduğunu, fakat içeriğini okumadan imzaladığını tercüman vasıtası ile beyan ettiği; davacı asılın sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı kendisini ifade edemediği gerekçesiyle davacı asılın sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı kendisini ifade edemediğinden feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
D. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.02.2017 tarih ve 2016/21980 Esas, 2017/1926 Karar sayılı ilamı ile, somut olayda Mahkemece mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulduğu, sadece "Davacı asılın sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı kendisini ifade edemediği anlaşılmakla Yargıtay'da imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile önceki kararda direnilmesine" denilmekle yetinildiği, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz karar kurulmadığı, Mahkemece dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği belirtilerek davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E. Dördüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 03.04.2018 tarih ve 2017/353 Esas, 2018/310 Karar sayılı kararı ile, davacı asılın sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı, kendisini ifade edemediği gerekçesiyle; davacı asılın sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı, kendisini ifade edemediği anlaşılmakla imzalayarak verdiği feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile; önceki karardaki gibi davanın kabulüyle, 154.800,00 TL katkı payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03.04.2019 tarih ve 2018/12034 Esas, 2019/3600 Karar sayılı kararı ile, Dairenin 17.02.2016 tarihli bozma ilamından sonra Mahkemece, davadan feragatin geçerli olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılarak karar verildiğinden, Mahkemenin son hükmünün direnme hükmü niteliğinde olmayıp yeni hüküm niteliğinde olduğu; ne var ki, Mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı bulunmadığı, şöyle ki, dosya incelendiğinde, Mahkemece 15.06.2016 tarihli yargılama oturumunda tercüman vasıtasıyla davacının dinlendiği, beyanının alındığı, başkaca herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan, taraf delilleri toplanmadan karar verildiği; yine dosya içerisinde bulunan ... 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 25.01.2017 tarih ve 2016/1214 Esas, 2017/37 Karar sayılı kararından davacının vesayet altında olduğu, vasi tarafından davacı vekiline vekâletname verildiği; Mahkemece vesayet dosyası getirtilip, taraf delilleri de toplanarak davadan feragatin geçerli olup olmadığı hususu üzerinde durularak buna ilişkin bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
F. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, Mahkemenin önceki kararında herhangi bir hukuka ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verildiği; davacının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 408 nci maddesi uyarınca kısıtlanarak, kendisine vasi atandığı, davacı asılın sağır ve dilsiz olduğu, okuma yazmayı sağlıklı olarak bilmediği, anlatılanı anlamadığı, kendisini ifade edemediğ, feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile, önceki karardaki gibi davanın kabulüne karar verildiği gerekçesiyle; davanın kabulü ile, 154.800,00 TL katkı payı alacağının karar tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde, Mahkemenin üst üste iki kere direnme kararı vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının davadan feragat ettiğini, feragatin kesin hükmün sonuçlarını doğurduğunu, feragatin geçersiz olduğuna dair deliller toplanmadan ve sözlü yargılamaya geçileceği belirtilmeden karar verildiğini, vekilin yetkisinin bulunmadığını, Mahkemenin ilk kararının bozulmasına dair verilen karardaki işlemlerin yapılmadığını, direnmenin hatalı olduğunu, feragat dilekçesindeki imzanın geçerli olduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Hukuk Genel Kurulu Kararı
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.10.2022 tarih ve 2021/8-284 Esas, 2022/1371 Karar sayılı kararı ile, somut olayda davacının 10.08.2010 tarihinde açılan davanın ilk aşamasından itibaren vekil tarafından temsil edildiği ve hâlen aynı vekilin görevini sürdürdüğü, her ne kadar sağır, dilsiz ve okuryazar olmamak tek başına ehliyetsizlik sebebi değil ise de işaret dilinden ve dudak okumadan anlamayan, okuryazarlığı bulunmayan, iletişime tamamen kapalı olduğu tespit edilen, 23.12.2016 tarihli muayenesinde sol göz miyopi, total konuşma kaybı, iki taraflı ve çok ileri derecede işitme kaybı ve bunların yanında kalp yetmezliği tanıları ile kısıtlanmasına ve vesayet altına alınmasına karar verilen sağır ve dilsiz davacının 15.02.2016 tarihinde bizzat Yargıtaya gelerek el yazısı ile kaleme alınmış bir dilekçe ile sunmuş olduğu feragat beyanının açık, net ve şüphe uyandırmayacak nitelikte olduğundan söz etme imkânı bulunmadığı; hâl böyle olunca Mahkemece feragat dilekçesinin geçersiz olduğunun tespiti ile davanın kabulüne dair verilen direnme kararının yerinde olduğu; ne var ki, davalının diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden, bu konu hakkında gerekli inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmesi gerektiği belirtilerek direnme uygun bulunduğundan, davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 2. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
D. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın satın alma bedeli, davacının taşınmaza yaptığı katkı oranı ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptal ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin (743 sayılı Kanun) 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun (818 sayılı Kanun) 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 646 ncı maddesi; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarih ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ise karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.