"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2022/442 E., 2022/802 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Bozmaya uyularak hüküm tesisi
Taraflar arasındaki aile konutu şerhi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne, dava konusu taşınmaz üzerinde davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
Mahkeme kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 01.03.2016 tarihli ve 2015/19756 Esas, 2016/3804 Karar sayılı kararı ile bozulmuş, bozma üzerine Mahkemece bozma ilâmına direnilmiş ve bu kararın da davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce bozma kararı yerinde bulunarak direnme kararı incelenmek üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.02.2022 tarihli ve 2019/2-440 Esas 2022/85 Karar sayılı ilâmı ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar verilerek bozma nedenine göre Mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda bozmaya uyularak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 22.07.1987 tarihinde evlendiklerini, dava konusu taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, dairenin davalı eş adına kayıtlı olduğunu, davalının eşine karşı sebepsiz yere Ankara 11. Aile Mahkemesinin 2014/447 Esas sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, davanın reddine karar verildiğini, davalının intikam amacıyla aile konutu olarak alınan ve şu anda davacının oturduğu daireyi satışa çıkardığını ileri sürerek taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özellikle; tüm iddiaları inkârla, davalının İzmir'de çalıştığını ve yaşadığını, davacının ise ailesinin evinde kaldığını, dolayısıyla dava konusu taşınmazın kullanılmaması nedeniyle aile konutu niteliğinin bulunmadığını, her ne kadar reddedilmiş olsa da açılan boşanma davasının taraflar arasında sorun yaşandığını kanıtladığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 09.06.2015 tarihli ve 2014/1478 Esas, 2015/533 Karar sayılı kararı ile; tarafların 22.07.1987 tarihinde evlendikleri, dava konusu taşınmazın davalı eş adına kayıtlı olduğu, taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı, edinilme tarihinin 09.11.2012 olduğu, davacının dava konusu taşınmazda hâlen oturduğu, dolayısıyla dairenin aile konutu niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 197 nci ve 199 uncu maddeleri uyarınca dava konusu taşınmaz üzerinde davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
2.Dairemizin 01.03.2016 tarihli ve 2015/19756 Esas, 2016/3804 Karar sayılı ilamı ile; davanın, tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkin olup,4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesine dayalı olarak açıldığı, davacının 4721 sayılı Kanun’un 199 uncu maddesinde düzenlenen, davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına dayalı bir davası bulunmadığı, yargılama aşamasında bu konuda usulüne uygun bir ıslah da yapılmadığı, hâkimin taleple bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, Mahkemece davada, toplanan delillere göre 4721 sayılı Kanun’un 194 üncü maddesindeki aile konutu şerhi konulması isteği koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilip, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken; davanın yanlış nitelendirilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Verilen Direnme Kararı
Mahkemenin 23.06.2016 tarihli ve 2016/385 Esas, 2016/657 Karar sayılı kararı ile; önceki kararda yer alan aynı gerekçenin yanında, davacı vekilinin 09.06.2015 tarihli duruşmada davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini talep ettiği, bu beyanın ıslah mahiyetinde olduğu, dava dilekçesi içeriğinin de aynı talebi kapsadığı, taşınmazın evlilik birliği içerisinde edinildiği, kadının bu evde oturduğunun tanık anlatımlarından anlaşıldığı, dolayısıyla taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu, erkeğin eşini mağdur etmek için evi satışa çıkardığı, bu şekilde 4721 sayılı Kanun'un 197 nci maddisinin üçüncü fıkrası ve 199 uncu maddesinin birinci fıkrasında yazılı şartların gerçekleştiği gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili tümü yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Dairenin bozma kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
3.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.02.2022 tarihli ve 2019/2-440 Esas, 2022/85 Karar sayılı ilâmı ile tarafların boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşmesi ile evliliğin sona erdiği ve evlilik birliğinin korunmasına yönelik önleme ilişkin eldeki davanın konusuz kaldığı davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceği, ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin edeceği, o hâlde İlk Derece mahkemesince bu husus gözetilerek, davacının talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında 6100 sayılı Kanun’un 331 inci maddesine göre bir karar verilmesinin gerektiği gerekçesi direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların Ankara 7. Aile Mahkemesinin 2018/380 Esas, 2019/134 Karar sayılı ilamı ile 09.09.2020 tarihinde boşandıkları, tarafların boşanmaları nedeniyle aile birlikteliğinin ortadan kalktığı bu nedenle davacının aile konutuna ilişkin talebinin konusuz kaldığı, açıklanan nedenler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2019/2-440 Esas 2022/85 Karar sayılı kararına uyularak davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı yararına vekâlet ücretine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Kanun’un esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceğinin düzenlendiğini, bu durumda Mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı tarihte hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ödemeye mahkum etmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının yargılama giderleri ile vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davanın konusuz kalması sebebiyle esastan sonuçlanmayan eldeki davada yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumluluk noktasında toplanmaktadır
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun' un 323 üncü ve 326 ncı maddeleri, 331 inci maddesinin birinci fıkrası, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.6100 sayılı Kanun'un 331 inci maddesinin birinci fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin takdir edilmesi gerektiği düzenlemesi yer almaktadır.
2.6100 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (ğ) bendi gereği vekille takip edilen davalarda kanun gereği hükmedilecek vekâlet ücretinin de yargılama giderlerinden olduğu belirtilmektedir.
3.Somut uyuşmazlıkta Mahkemece kurulan son hükümde her ne kadar bozma ilamına uyularak karar verildiği belirtilmiş ise de; dosya kapsamından bozma gerekleri yerine getirilmeden hüküm kurulduğu, hükmüne uyulan bozma ilamında; dava konusuz kaldığından tarafların dava açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre harç, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gereğine değinilmesine karşın Mahkemece davanın görülmesi için gerekli koşulların dava konusu olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, kısaca dava açılmasındaki haklılık durumu tartışılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle aile konutu olduğu ve davacının dava açmakta haklı olduğu ispatlanmasına rağmen davacı kadın yararına yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı kadın aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
...