Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5629 E. 2024/5268 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylar, kusur oranı, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve maddi manevi tazminat miktarının belirlenmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelden sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti, davacı kadının maddi ve manevi olarak yoksulluğa düşeceğinin değerlendirilmesi ve takdir edilen nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/116 E., 2023/282 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ: Ankara 15. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/28 E., 2021/677 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve tedbir nafakası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine, birleşen davanın ise kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1-Davacı-davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına sürekli psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini ve kadını aşağıladığını, aldattığını, erkeğin eve gelmediğini, kadını evden kovduğunu, kadını arayıp sormadığını, kadının geçimi ile ilgilenmediğini belirterek kadın yararına, 15.05.2018 tarihinden itibaren başlamak üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 197 maddesi gereğince aylık 1.500 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2-Davacı - karşı davalı kadın vekili 12.03.2019 tarihli birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini ve kadını aşağıladığını, aldattığını, evden kovduğunu, arayıp sormadığını, kadınla ilgilenmediğini, erkeğin evi terk eden sayılması gerektiğini belirterek 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, tedbir nafakası davasının açılma tarihinden itibaren kadın yararına aylık 1.500,00 TL nafakaya, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı - karşı davalı kadının, erkek evde yokken evden ayrıldığını, erkeğin .... Noterliği 1412 yevmiye numaralı ihtarıyla kadına 23.01.2019 tarihinde eve dön ihtarı gönderdiğini, kadının, .... Noterliği 30.01.2019 tarihli 1409 yevmiye numaralı cevabıyla eve dönmek istemediğini bildirdiğini belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, tartışma esnasında davalının davacıya " kapı orada gidebilirsin, bırak git" şekilde sözler söylediği, en son taraflar arasında çıkan tartışma nedeniyle davalının davacıya vurduğu, "sus çeneni kapat "şeklinde sözler söylediği, taraflar arasındaki tartışmanın büyüdüğü ve davalının davacıya "git diyerek" davacıyı iteklediği, bunun üzerine davacının "yeter artık, eşyalarımı toplayıp gideceğim" dediği, diğer davacı tanıklarının beyanıyla eşya toplanırken davalının da orada bulunduğu ve durum karşısında tepkisiz kaldığı, tanık olarak dinlenilen ve davacının kardeşi olan ...'ın davalının "ablana söyle haftada bir gelsin evin temizliğini yapsın, ben ona ayda 500 TL vereyim" dediği, bu şekilde, davalının iddia ettiği gibi davacının davalı yokken evden tüm eşyaları alarak ayrıldığı hususunun doğru olmadığı, davacının ortak konuttan davalının kendisine fiziksel ve sözel şiddet uygulaması neticesinde ayrıldığı ve ortak çocukla birlikte yaşamaya başladığı, bu tarihten sonra bir araya gelmedikleri erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı-davalı kadın vekili tarafından açılan asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanunu'nun 197 inci maddesi gereğince aylık 750,00 TL tedbir nafakasına, ve birleşen davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle 4721 sayılı Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadın yararına yasal şartları oluştuğundan aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, 20.000,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevî tazminata, karşı davanın ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince dava 4721 sayılı Kanunu'nun 164 üncü maddesine dayalı açılmasına rağmen, aynı Kanunu'nun 166 maddesi uyarınca açıldığının belirtildiğini, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince asıl davada hükmedilen tedbir nafakasının miktarının fazla olduğunu, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarının fazla olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflarınca dayanılan ve ispatlanan vakıaların davalı- karşı davacı erkeğe kusur olarak yüklenmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen tedbir nafakası miktarının az olduğunu, asıl davanın tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatın miktarlarının az olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tedbir nafakası davasına yönelik istinaf başvuruları yönünden; somut olayda; delil değerlendirmesinin, davacı - karşı davalı kadının dava açmakta haklı olduğuna dair tespitin ve gerekçenin isabetli olduğu, davacı - karşı davalı yararına tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kadının ihtiyaçları, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarında da isabetsizlik bulunmadığı, karşılıklı boşanma davalarına yönelik istinaf başvuruları yönünden; tüm dosya kapsamından; İlk Derece Mahkemesinin 01/10/2019 tarihli ön inceleme celsesinde erkeğin karşı davasında uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesi uyarınca boşanma olarak belirlendiği, celsede hazır bulunan davalı - karşı davacı vekilinin bu hususta bir itirazda bulunmadığı gibi aynı oturumda mahkemece yapılan tespite bir diyeceklerinin olmadığını beyan ettiği, bu haliyle İlk Derece Mahkemesince karşı davada uyuşmazlığın 4721 sayılı Kanunu'nun 166 ncı maddesi uyarınca boşanma olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, kaldı ki 4721 sayılı Kanunu'nun 164 kapsamında değerlendirilse de kadını kusurlu davranışları ile terke zorlayan erkeğin davasının kabulünün mümkün bulunmadığının anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı – karşı davacı erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davacı – karşı davalı kadına yüklenebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, erkeğin ileri sürdüğü vakıaları ispatlayamadığından karşı davasının reddi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince de evlilik birliğinin sarsılmasında erkeğin tamamen kusurlu olduğuna ilişkin belirlemenin ve karşı davanın reddinin isabetli olduğu, davacı - karşı davalı kadın yararına takdir edilen nafakanın az olduğu, ve bu yöne ilişkin kadın vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakasına hükmetmek gerektiği, tazminatların miktarlarının az olduğu, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının da kabulü gerektiği belirtilerek kadın yararına 50.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminata, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ise sair istinaf itirazlarının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı- davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davanın 4721 sayılı Kanunu'un 164 üncü maddesine dayalı açılmasına rağmen, aynı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca açıldığının belirtildiği, İlk Derece Mahkemesinin kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarının fazla olduğunu belirterek; her iki boşanma davası ve fer’îleri yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davacı- davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma ve fer'îleri davasına (birleşen dava) ilişkin verilen karar kaldırılarak yeniden karar verilmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'ye göre 9.200,00 TL vekâlet ücretinin erkekten alınarak kadına ödenmesine dair karar yönünden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadının boşanma davasının kabulü, erkeğin davasının reddi, kusur belirlemesi, erkeğin davasında hukuki nitelendirme, tazminatlar, yoksulluk nafakası ve vekâlet ücreti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, 323 üncü ve devamı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 6 ıncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Serpil'e yükletilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Bülent'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.