"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1184 E., 2022/2092 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çorlu 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/356 E., 2020/111 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve fer'îleri talepli davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın açılmamış sayılmasına karşı davanın ve fer'îlerinin kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı erkek dava ve cevaba (karşı davaya) cevap dilekçesinde; davalının sağlık ve psikolojik sorunları olduğunu, ev işlerini yapmadığını, davacı ile ilgilenmediğini, tarafların aynı evde ayrı odalarda yaşadığını, davalının eve kamera yerleştirdiğini, davacının eve girmesine engel olduğunu, davacıyı darp ettiğini, karşı dava dilekçesinde karşı davacının 35 yıl önceki olayları anlattığını, boşanma sebeplerinin uzun geçmişe değil makul bir süreyi iki yıl öncesi olayları kapsaması gerektiğini, davalının ailesinin sözlerine çok değer verdiğini, onların yönlendirmesi ile davacıya kötü muamelede ve darpta bulunduğunu, 2013 yılında davacının rızası olmadan Bulgaristan'a gidip bir ay kaldığını, 2014 yılında ortak haneyi haksız yere terk ettiğini, kardeşlerinin kiralık evinde 9 ay kaldığını, büyüklerin araya girmesi ile tarafların barıştığını, birlikte yaşamaya başladıklarını, 2016 yılında davalı ile ortak çocuğun bir olup davacıyı darp ettiklerini, 2017 yılında kardeşi ev değiştirince kendilerinin evine yerleşmelerini istediğini, davacı bunu kabul etmeyince davalının eşlik görevlerini yapmamaya başladığını, mevcut üç katlı binanın birinci katına yerleşerek davacıyı terk ettiğini, binanın etrafına kamera yerleştirdiğini, katkı payı davası için öncelikle boşanmanın gerçekleşmesi gerektiğini, davalının talep ettiği tazminatların fahiş olduğunu, davacının 1.700,00 TL davalının ise 2.000,00 TL emekli maaşı aldığını, tarafların 2017 yılından bu yana ayrı hanelerde yaşadığını, davalının kusurlu olduğunu belirterek iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına ve karşı davanın ise reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davalı kadının kusurlu olmadığını, davacının evliliğin ilk dönemlerinden beri davalıya eziyet ettiğini, iş yerindeki ustalarla ilişkisi olduğu yönünde iftira edip davalıya fiziksel şiddet uyguladığını, taraflar Bursa'da yaşarken davacının davalıyı bulaşıkları bitiremediği gerekçesi ile dövdüğünü, bu dönemde davacının ailesinin taraflarla birlikte yaşadığını, davacının ailesini daha ön planda tutup davalıyı dövdüğünü, ortak çocukların ilk okuldan sonra çalışmaya başladıklarını, davacının çocukların elinden kazançlarını alıp içkiye ve kahvehaneye harcadığını, davalının evin inşaatı için kredi çektiğini, davacının davalıyı dövmesi üzerine davalının kardeşleri ile birlikte kiraya çıktığını, bir müddet sonra davacının çocukları araya soktuğunu ve tarafların barıştıklarını, davalının eve döndüğünü, davacının her şey için özür dilediğini, ancak bir ay bile geçmeden davacının eski dayaklı ve içkili günlerine geri döndüğünü, kimliği olmaması nedeniyle sınırdan geçemeyip davalıyı dövdüğünü, kimliğin sonra kendi montunun cebinde çıktığını, davacının davalıya her zaman iftira atıp başkaları ile kıyasladığını, ölümle tehdit ettiğini, kendi dediğinin yapılmasını istediğini, savunarak ve iddia ederek asıl davanın reddine 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, lehine 500,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini, kararın kesinleşmesi halinde nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına karar verilmesini, 16.000,00 TL katkı payı ile 100.000,00 TL maddî tazminat ve 100.000,00 TL manevî tazminatın davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacı tarafa verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıya usulüne uygun davetiye tebliğ edildiği halde davacının 11.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasına herhangi bir mazeret bildirmeksizin katılmaması, davalı tarafın da davayı takip etmeyeceklerini bildirmesi üzerine 11.04.2019 tarihli duruşmada davacının davasının işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının yasal süre içerisinde yenileme talep etmediği, her ne kadar davacı 10.09.2019 tarihli duruşmada aldığı bir ceza nedeniyle denetimli serbestlik kapsamında kamuya yararlı işte çalışması nedeniyle 11.04.2019 tarihli duruşmaya katılamadığını beyan etmiş ve buna ilişkin evraklarını ibraz etmiş ise de bu durumda dahi davacının kendisini bir vekille temsil ettirebileceği ve ya bu durumu duruşmadan önce sunacağı bir mazeret dilekçesi ile belirtip mazeretli sayılmasını talep edebileceği, ayrıca yasal üç aylık sürede de yenileme dilekçesi sunulmamış olduğu, dinlenen tanıkların ortak ve uyumlu beyanlarından taraflar arasında uzun süredir anlaşmazlık ve geçimsizlik bulunduğu, davacı-davalının davalı-davacı eşe fiziksel şiddet uyguladığı, tarafların aralarında yaşanan bu sorunlardan sonra barıştıkları, barışmayı kutlamak için Bulgaristan'a geziye gittikleri, barışmadan önceki olayların af kapsamında kaldığı, ancak Bulgaristan gezisinden dönüş yolunda davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına saçını çekip vurmak suretiyle fiziksel şiddet uyguladığı, eşinin üzerine yürüyüp hakaret ve küfür ettiği, davalı-davacının da eşine cevaben hakaret ettiği, tarafların bir süredir aynı apartmanın farklı dairelerinde yaşadıkları, boşanmaya neden olan olaylarda her iki tarafın da kusurlu olduğu, ancak eşine fiziksel şiddet uygulayan, hakaret ve küfür eden davacı erkek eşin, eşine cevaben hakaret eden davalı kadın eşe göre daha fazla kusurlu olduğu, evlilik birliğinin evliliği devam ettirmeleri taraflardan beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı, yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırması ve uyap üzerinden yapılan sorgulamalarda tarafların her ikisinin de birbirine yakın meblağda emekli maaşı almakta olduğu, her ikisinin de kira ödemediği, karşı davacının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya hafif kusurlu tarafın ağır kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceği, boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın ağır kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceğinin hükme bağlandığı, yukarıda belirlenen kusur durumu karşısında karşı davacının mevcut ve beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedeleneceği, en azından karşı davalı eşinin maddî desteğini yitireceği; karşı davalının kusurlu davranışlarının karşı davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edecek nitelikte bulunduğu değerlendirildiğinden tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylardaki kusur durumları, karşı davacının yaşı ve evlenme şansı,ortalama yaşam süresi, paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak karşı davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne gerekçesi ile asıl davanın açılmamış sayılmasına karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, 25.000,00 TL maddî tazminat ile 20.000,00 TL manevî tazminatın davacı-davalı erkekten alınarak davalı-davacı kadına verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; kusur tespiti ve tazminatlar ve kendi davası hakkında verilen açılmamış sayılma kararı yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmadığından kadının davasındaki hükmün boşanmaya ilişkin bölümünün 17.09.2020 tarihinde kesinleştiği, davacı-davalı erkeğin 11.04.2019 tarihli ön inceleme duruşmasına herhangi bir mazeret bildirmeksizin katılmaması, davalı tarafın da davayı takip etmeyeceklerini bildirmesi üzerine 11.04.2019 tarihli duruşmada erkeğin davasının işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve yasal süre içerisinde erkeğin yenileme talep etmemesi nedeniyle mahkemece asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda; eşine fiziksel şiddet uygulayan, hakaret ve küfür eden davacı-davalı erkek ağır, eşine hakaret eden davalı-davacı kadın az kusurlu olduğuna yönelik mahkemenin kusur tespitinin doğru olduğu gibi kadın yararına koşulları oluşmakla maddî-manevî tazminata karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğu gibi tazminatların miktarları da kusurlu eylemlerin niteliği ve oranı ile tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına göre hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde uygun olduğu gerekçesi ile istinaf istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı-davalı erkek özetle; kusur belirlemesinin doğru olmadığını, tazminatlar ve miktarlarına yönelik hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, açılan boşanma ve fer'îleri davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına maddî tazminat ve manevî tazminat şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarının dosya kapsamı ile uyumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 50 ve 51 inci maddeleri, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...