Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5668 E. 2024/3238 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan boşanma davasında boşanmaya sebep olan kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat hususları.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, genel vekâletnamesi bulunan vekil ile birlikte duruşmalara bizzat katılıp yapılan işlemlere herhangi bir itirazda bulunmadığı ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/610 E., 2023/431 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/999 E., 2021/164 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlere karar verilmiştir. Mal rejiminin tasfiyesi ile katılma alacağı talebinin tefrikine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; aralarında yaş farkı bulunan tarafların iki çocuklarının olduğunu, davalının ve annesinin çocuklara şiddet uyguladığını, küfürlü konuştuğunu, davalının çalıştığını gerekçe göstererek yemek hazırlamadığını, çocukları istemeyerek doğurduğunu söylediğini, sadakat görevini yerine getirmediğini, dükkanında çalışan işçisini yatılı olarak misafir ettiğini, ailesine zaman ayırmadığını, davacıya sürekli hakaret ettiğini, çocukların tüm masraflarının davacının karşıladığını, çocukları baskı altında tuttuğunu, korkutup şiddet uyguladığını, eğitimleri ile ilgilenmediğini, sinir hastası olduğunu, davacıyı evden kovduğunu, ekonomik özgürlüğü nedeniyle bambaşka bir tavır takındığını, eşini yok saydığını, saygı göstermediğini, eve geç geldiğinde hesap vermediğini, yanında çalışan şoförü ile Maşukiye'ye gidip telefonunu kapattığını, burada şoförü ile kaldığını, bu kişiyle birkaç kez görüldüğünü, aralarındaki yaş farkı nedeniyle erkeği beğenmemeye başladığını, yatağını ayırdığını iddia ederek, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, çocuklar için aylık 2.500,00'er TL iştirak nafakasına, nafakanın her yıl TUİK tarafından yayınlanan ÜFE oranında arttırılmasına, yasal faizi ile 150.000,00 TL maddî ve 1500.000,00 TL manevî tazminata, dükkan ve araç için mal rejiminin tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili yasal süresinde cevap dilekçesi ibraz etmemiş, 26.02.2018 havale tarihli beyan dilekçesinde; iddiaların iftiradan ibaret olduğunu, davalının gelişmesini önlemek için okumasını engellemeye çalıştığını, kazancını sakladığını, kendisine, önceki eşinden olan oğluna ve gelinine yatırım yaptığını, esnaflara eşini kötülediğini, çevredeki esnaflarla kavga etmeyi alışkanlık haline getirdiğini, saldırgan, argo ve küfürlü tarzda konuştuğunu, müvekkilini ve ailesini tahkir ettiğini, aile bireylerine sinkaflı küfür ve hakaretler ettiğini, çocukların geleceğini düşünmediğini, davacının çalışan elemanları kadının karşı çıkmasına rağmen evde kalmalarını sağladığını, kadına tokat atarak şiddet uyguladığını, 3 yıldır yataklarını ayırdığını, davacının aralarındaki dini nikahı bitirdiğini belirterek davanın reddine, velâyetin kadına verilmesine, çocuklar yararına 2.500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, 500.000,00TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılamada toplanılan delillere, tanık beyanlarına, sosyal inceleme raporlarına, getirtilen diğer kayıtlar ile olayların seyrine göre; davalının, evlilik birliği içerisinde eşi ve çocuğu ile ilgilenmediği, onlara şiddet uyguladığı, eşine hakaret ettiği, davalının birlikte çalıştığı yabancı uyruklu ... isimli şahısla olan ilişki biçiminin, hayatın olağan akışına uygun olmayıp güven sarsıcı davranış niteliğinde bulunduğu, kadın eş davaya süresi içerisinde cevap vermediğinden bu dava kapsamında eşine kusur atfetmediğinin varsayılması gerektiği, böylelikle, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizligin mevcut ve sabit olduğu, bu sonuca davalının kusurlu davranışlarının yol açtığı vicdani kanaatine varıldığı, ortak çocukların velâyetleri hususunda, her ne kadar hakkında çocuk istismarı suçlaması ile kovuşturma devam ediyor olsa da fiilen babaları ile birlikte yaşayan ortak çocukların yargılama sürecinde bu yönde bir yakınmalarının bulunmaması, alınan uzman raporları, çocukların yaşı, mevcut düzenlerinin baba yanında oluşu ve üstün menfaatleri gereği babaya verildiği, çocuklar ile anneleri arasında, çocukların uzman eşliğinde mahkememiz huzurundaki beyanları, İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/309 Esas dosyasının içerisinde ki beyanları nazara alınarak velâyet kendisine verilmeyen anne ile ortak çocuklar arasında sınırlı kişisel ilişki tesis edildiği gerekçesi ile açılan asıl davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, anne ile çocuklar arasında her ayın 1. ve 3. haftası Cumartesi günü saat 10.00’ dan, akşam saat 17.00’ a kadar, dini bayramların 2. günü saat 10.00’dan akşam saat 17.00’ye kadar şahsi münasebet tesisine, çocuklar için aylık 500,00'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, nafakaya her yıl TUİK tarafından yayınlanan ÜFE oranında artış yapılmasına, erkek için 15.000,00 TL maddî ve 17.000,00 TL manevî tazminata, davacının tedbir ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, davacının mal rejiminin tasfiyesine ilişkin işbu davadan tefriki ile ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle: davalının gasp suçundan mahkumiyet aldığını, iştirak nafakası ve maddî manevî tazminat miktarlarının düşük olduğunu, ÜFE taleplerinin karşılanmadığını, yoksulluk nafakası talebinin reddinin yerinde olmadığını belirterek reddedilen yoksulluk nafakası, tazminat miktarları ve iştirak nafakası miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; davacı hakkında dava aşamasında açılan küçük çocukların cinsel istismarı davasının sonucunun beklenilmediğini, tanıklarının dinlenilmediğini, iddiaların ispat edilemediğini, velâyet düzenlemesinin yerinde olmadığını, borç içinde olması nedeniyle nafaka ve tazminata hükmedilmesinin, velâyet ve sınırlı kişisel ilişki tesis edilmesinin haksız olduğunu belirterek, kusur belirlemesi, boşanma davasının kabulü, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile miktarları, velâyet ve kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1)inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki kanun yolu itirazlarını tekrar ederek, ayrıca geçerli bir vekaletnamesi bulunmayan avukat ile yürütülen dosyaya ilişkin yapılan tüm işlemlerin geçersiz sayılmasının gerekmekte olduğunu, bu nedenle kadına yeniden süre verilmek suretiyle tüm savunmalarını yapma ve delillerini bildirme hakkının tanınması gerektiğini, İstanbul 17.Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/160 Esas sayılı dosyasının beklenmesinin gerektiğini, velâyetin kadına verilmesini, mümkün olmadığı taktirde anne ile çocuklar arasında yatılı kişisel ilişki düzenlenmesi gerektiğini belirterek, boşanma davasının kabulü, hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile miktarları, velâyet ve kişisel ilişki yönünden temyiz başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadına yüklenen kusurların gerçekleşip gerçekleşmediği, geçimsizlikte erkekten kaynaklanan kusurlu bir davranışın ispatlanıp ispatlanmadığı. kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin maddî ve manevî tazminata, nafakaya hak kazanıp kazanmayacağı, çocuklar yararına hükmedilen nafaka miktarı ile kabul edilen tazminat miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, boşanma davasının kabulünün, davalı kadının tanık dinletme talebinin reddinin usul ve kanuna uygun olup olmadığı, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesinin çocuğun menfaatine olup olmadığı, anne ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişki düzenlemesinin kapsam ve süre itibariyle ortak çocukların üstün yararına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası, 175 inci maddesi,182 nci, 323 üncü, 324 üncü, 327 inci ve 329, 330 uncu maddesi, 336 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü ve 12 nci maddesi; Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine ve özellikle davalı kadının, genel vekâletnamesi bulunan vekil ile birlikte duruşmalara bizzat katılıp yapılan işlemlere herhangi bir itirazda bulunmadığının anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.