"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülmekte olan karşılıklı açılan boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davalı karşı davacı erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'n un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin davacı karşı davalı kadının kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 13.06.2019 tarihli ve 2017/366 Esas, 2019/235 karar sayılı kararıyla; erkeğin, anne ve babasının kadın aleyhine olan konuşmalarına müdahale etmediği, erkeğin annesinin kadına karşı sürekli olarak hakaret ederek küçük düşürücü beyanlarda bulunduğu, kadın ameliyatlı iken erkeğin annesinin tarafların müşterek konutuna yardım amacıyla gelmesine rağmen yardımcı olmadığı ve erkeğin bu duruma müdahalede bulunmayarak izin verdiği, kadının sağlık sorunlarına ilgisiz kalarak ihmal ettiği, buna karşılık kadının, erkekten evlenmeden önce yaşını ve evlendikten hemen sonra ortaya çıkan ve varlığı muhtemel hastalığını gizlediği, ameliyatı nedeniyle erkek ile müşterek çocuklarının olamaması ihtimalini evliliğin devamında sorun haline getirdiği, evlilik süresince taraflar arasında yaşanan kavgalarda erkeği kendisinden tazminat ve nafaka almakla tehdit ederek huzursuzluk çıkarttığı, son olarak ise kadının, aynı ilde ikamet eden kardeşiyle birlikte bir kaç gülüğüne kendisini toparlamak için ayrıldığı ortak konutu, erkeğe haber vermeksizin boşaltmak suretiyle terk ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, davacı karşı davalı kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile yoksulluk nafakasının miktarı yönünden; davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından ise kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası ile reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 16.04.2021 tarihli ve 2020/340 Esas, 2021/1041 Karar sayılı kararıyla; kadının tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmayan, kadın ile yaptıkları telefon görüşmelerinde kadının anlattıklarını aktarmaktan ibaret, yer ve zaman içermeyen, sebep ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak soyut izahlardan ibaret olduğu, erkeğin kusurlu bir davranışının ispat edilemediği, Mahkemece kadına yüklenen kusurlu davranışların ise gerçekleştiği, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğu, bu kapsamda tam kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceği, erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davalı karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılmasına yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle asıl dava yönünden; davacı karşı davalı kadının boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, davalı karşı davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddine, karşı dava yönünden; davalı karşı davacı erkek yararına 2.500,00 TL maddî, 2.500,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı karşı davalı kadın vekili tarafından hükmün tamamı, davalı karşı davacı erkek vekili tarafından tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/6289 esas, 2021/7512 karar sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemesince, davacı karşı davalı kadının istinaf sebepleri kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, tazminat taleplerinin reddi yönünden, davalı karşı davacı erkeğin istinaf sebepleri ise kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden sınırlandırılarak yapılan inceleme sonucunda kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasında verilen boşanma hükmünün istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden kadının boşanma davası konusuz kalmakla kadının boşanma davasında karar verilmesine yer olmadığına ve fer'îlere ilişkin hüküm kurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı karşı davalı kadın tarafından, erkeğin kabul edilen boşanma davasına yönelik de istinaf kanun yoluna başvurulduğu gözetilmeksizin, kadının istinaf başvurusunu sadece kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının miktarı, tazminat taleplerinin reddi yönünden inceleyerek karar verilmesi doğru olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince tüm istinaf istemleri yönünden inceleme yapılarak bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, kabulü göre de hükümde tazminatlar yönünden çelişki olduğu belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince davacı karşı davalı kadın tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığı, görgüye dayalı olmayan bilgilerin hükme esas alınamayacağı, davalı karşı davacı erkek tanıklarının beyanlarının ise soyut nitelikte olup, beyanlarda geçen olayların evlilik birliğini onarılamayacak şekilde temelinden sarsacak nitelikte olmadıkları, bu kapsamda her iki davanın da reddine karar verilecek yerde davaların kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, asıl ve karşı boşanma davalarının reddine dair karara karşı süresi içinde taraf vekillerince reddedilen davaları yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.07.2022 tarihli ve 2022/5302 esas, 2022/642 karar sayılı kararı ile davacı karşı davalı kadının davasının reddi yönünden hükmün usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile onanmasına, davalı karşı davacı erkeğin davası yönünden ise; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı karşı davalı kadının değişik zaman ve yerlerde eşinden bahisle “Ondan nafaka alıp çatır çatır yiyeceğim.” şeklinde sözler sarf ettiği ve yine kadının eşi ile tartışıp eve gelen kardeşi ile birlikte müşterek haneyi terk ettiği gün de aynı nitelikte sözleri tekrar ederek “Nafaka alacağım senin burnundan fitil fitil getireceğim.” dediği ve kendi kardeşini de çağırmak suretiyle eşyalarının tümünü toplayıp birlik görevinden kaçınma amacını ortaya koyar sözler söyleyip, davranışlar sergileyerek müşterek haneyi terk ettiği, gerçekleşen bu duruma göre, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı kadının tam kusurlu olduğu, hal böyle iken taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkeğin dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilecek yerde, yazılı gerekçe ile erkeğin davasının reddinin doğru olmadığı belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; davacı-karşı davalı kadının değişik zaman ve yerlerde eşinden bahisle “Ondan nafaka alıp çatır çatır yiyeceğim.” şeklinde sözler sarf ettiği ve yine kadının eşi ile tartışıp eve gelen kardeşi ile birlikte müşterek haneyi terk ettiği gün de aynı nitelik de sözleri tekrar ederek “Nafaka alacağım senin burnundan fitil fitil getireceğim.” dediği ve kendi kardeşini de çağırmak suretiyle eşyalarının tümünü toplayıp birlik görevinden kaçınma amacını ortaya koyar sözler söyleyip, davranışlar sergileyerek müşterek haneyi terk ettiği, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı karşı davalı kadının tamamen kusurlu olduğu, tespit edilen kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile erkek eşin zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri, erkek eşin kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği dikkate alındığında davalı karşı davacı erkek eşin maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, boşanmaya neden olan olaylarda kadın eş tam kusurlu olduğundan ve tam kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceğinden, kadının maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği, boşanma davası açılmakla, eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkının doğacağı ve istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden alınacağı, boşanma veya ayrılık davasında geçici tedbir nafakasına hükmedilirken kural olarak tarafların kusur durumu ölçü olarak alınmayacağı gözetilerek kadın eş lehine uygun miktarda tedbir nafakasına karar vermek gerektiği gerekçesi ile davalı karşı davacı erkeğin davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı karşı davalı kadın yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, davalı karşı davacı erkek yararına 8.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata, davacı karşı davalı kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, müvekkilinin boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurunun bulunmadığını, erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, müvekkilinin tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığı gerekçesi ile hükme esas alınmamasının doğru olmadığını, müvekkilinin evlenerek ... iline taşındığını burada kimseyi tanımadığını bu nedenle somut olayın özellikleri nazara alındığında görgüye dayalı tanık anlatımının mahkemece istenmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalı karşı davacı erkek tarafından dilekçeler aşamasında müvekkiline kusur izafe edecek ifade bulunmadığını, müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin ve tazminat ile yoksulluk nafakası talebinin reddedilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozmaya uyulmakla bozmaya uygun karar verilip verilmediği, erkek yararına maddî ve manevî tazminat verilmesinin yerinde olup olmadığı, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi ile 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı-karşı davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.