"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3017 E., 2023/746 K.
DAVA TARİHİ : 24.12.2019
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Yalvaç Asliye Hukuk(Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/708 E., 2021/528 K.
Taraflar arasındaki boşanma ve ziynet alacağı davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine, ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre kadının ziynet alacağı davasında kabul edilen ve temyize konu edilen miktar Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı erkeğin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı erkek vekilinin sair yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2002 tarihinde evlendiklerini, çocuklarının bulunmadığını, erkeğin evliliklerinin dördüncü yılından itibaren kadına çocuğunun olmadığı yönünde baskı kurmuş olduğunu, doktora hiç gidilmemiş olmasına rağmen kusurlu tarafı kadınmış gibi gösterdiği ve maddi durumunun olmadığını bahane ederek tedavi yoluna gitmediğini, 2014 yılında tedaviyi sözde kabul ettiği; akabinde bahaneler ile eşini hastaneye götürmediğini, davalı erkeğin çalışmaktan kaçındığını, her fırsatta da iş ve para sıkıntısını sözlü ve fiziki şiddet kullanarak dile getirmiş olduğunu, 17 yıllık evlilik birliği içerisinde huzurlu bir aile ortamı sağlanmamakla birlikte davalı yanın evine karşı olan sorumluluklarından kaçındığı, evlilik birliğinin çekilmez bir hal aldığını, tekrar bir araya gelmelerinin de mümkün olmadığını, müvekkiline düğünde takılan 7 bilezik, 5 çeyrek altının iadesini aynının iadesinin mümkün olmadığı halde ise bedelinin yasal faizi ile birlikte ödenmesini; kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL manevî, 50.000,00 TL maddî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı erkeğin, davacı kadına şiddet uyguladığına dair beyanlarının tamamen asılsız olduğunu, davalının bir karıncayı dahi incitecek bir adam olmadığını, müvekkilinin çiftçilikle uğraşmış olduğunu, çiftçilikle uğraştığı için oradan yetiştirdiği elmaları şirkete satarak şirketten senet aldığını ancak şirketin borcunun ödememiş olduğunu, evlilik birliğinin tüm yüklerinin erkeğin sırtında olmasına rağmen kadının hiçbir fedakarlıkta bulunmadığını, davalının şu an kendini toparlamak için sigortalı işe girmiş ve maaşını 1/4 ü icra borcuna kesildiğini, Antalya ilinde kirada oturmaya başladığını ve kira da ödenmekte olduğunu, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtildiği gibi evden ayrılmadığını, eşine durumu anlattığını, Antalya'da iş bulunduğunu çalışmasının zorunlu olduğunu, borçlarını ödemesi ve evi geçindirmek için çalışmak zorunda olduğunu anlatıp eşine kendisinin de gelmesini söylediğini, davacı yan kusurlu bulunduğu dava tarihindeki toplam değeri için ve müvekkili aldattığı için nafaka talebinin sayın mahkemece reddedilmesini, davacı yanın bahsettiği gibi davalının altınları zorla elinden almadığını, erkeğin de kendisini aldatan bir eşle evli kalmak istemediğini ve bu evlilikte hiçbir kusuru bulunmadığını, bu yüzden nafaka, tazminat ve ziynet eşyası taleplerinin reddi ile boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmayı doğuran olaylarda davalı kocanın, eşiyle ilgilenmemesi, davacıya şiddet uygulaması ve maddî olarak evin geçimine katılmadığı gibi bir çok borç yapıp bu borçları ödememesi sebepleriyle evlilik birliğinin sona ermesinde tam kusurlu olduğu; boşanma sebebiyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kadın eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, kadın için yoksulluk nafakası şartları oluştuğu ve kadının boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesi ile; davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın yararına 400,00 TL tedbir nafakasına, boşanma kararı kesinleşmesi ile yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın yararına 15.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata; ziynet alacağına yönelik olarak, ziynet alacağı davasının kabulü ile, hükümde yer alan ziynetlerin aynen iadesine bu mümkün olmadığı takdirde 12.284,35 TL'nin dava tarihi olan 24.12.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkkiline usulsüz tebligat yapıldığını, hatalı kusur tespitine dayalı davanın reddi gerektiğini, kadının nafaka, tazminat ve ziynet talepleri reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrar ederek her iki dava yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; taraflarca açılan boşanma davasında kusur belirlemesinin doğru olup olmadığı, kadının davasının kabulü ile kadın lehine nafakalara ve tazminatlara hükmedilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve 330 uncu maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı erkek vekilinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.