Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5712 E. 2024/2323 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında, davalı erkeğin fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı ve buna bağlı olarak boşanma, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde usulüne uygun hareket edilip edilmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin dava tarihinden sonra kısıtlanmasına karar verilmesi nedeniyle, dava tarihi itibariyle fiil ehliyetinin olup olmadığının ve boşanmaya sebep olan kusurlu eylemleri gerçekleştirirken davranışlarının iradi olup olmadığının, 4721 sayılı TMK’nın 405. ve 6100 sayılı HMK’nın 56. maddeleri uyarınca araştırılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2606 E., 2023/999 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/308 E., 2021/597 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının çalışmadığını ve sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkiline fiziki şiddet uygulandığını, müvekkilinin balkona kaçması ile komşularının müvekkilini kurtardıklarını, bu konuda darp raporu ve komşusunun emniyet ifadesi olduğunu, davalının iddialarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata, ortak konut olarak kullanılan taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına ve müvekkili ile ortak çocuğunun kullanımına tahsis edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının sürekli olarak huzursuzluk çıkarttığını ve evi terk ettiğini, belli talepler karşılığında eve geri döndüğünü, bilezik alırsan gelirim, ev alırsan gelirim vb taleplerinin olduğunu, evliliği maddî bir kurum olarak gördüğünü, davacının sürekli ailesinin etkisinde kaldığını, müvekkilinin boşanmak istemediğini, herşeye rağmen eşini sevdiğini, çocuğunun babasız büyümesini istemediğini beyanla davanın reddine, boşanmaya karara verilmesi halinde müvekkili lehine 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının, son olayda davacıya fiziksel şiddet uyguladığının sabit olduğu, tarafların bu şiddet olayından sonra bir araya gelmedikleri, mevcut kabul edilen kusur durumuna göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, davacıya atfedilecek bir kusurun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk lehine 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davacı lehine 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 18.000,00 TL maddî ve 18.000,00 TL manevî tazminata, davalının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, aile konutu şerhi talebi konusunda usulünce harçlandırılmış bir dava olmadığından, aile konutu şerhi talebi yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ortak konutun tahsisi talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek vekili, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davalı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî, manevî tazminat ve miktarları, davalının reddedilen maddî ve manevî tazminat talebi ile davalı aleyhine hükmedilen yargılama masrafları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı ve özellikle tarafların toplanan tüm delilleri birlikte değerlendirildiğinde, davalının İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, davalının eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini söylemesi de dikkate alınarak davacıya kusur verilemeyeceği, boşanmaya neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olduğu, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, nafakanın niteliği ve günün ekonomik koşulları dikkate alınarak takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları ile tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının makul olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekilinin, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat ve miktarları yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, ortak çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakası ile davacı lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ve maddî, manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 50 nci ve 51 inci maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü ve 175 inci maddesi,182 nci, 327 nci, 328 inci ve 330 uncu madesi, 405 inci maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'nun 50 nci ve 51 inci maddesi.

3.Değelendirme

Tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartlarından olup, bu husus kamu düzeniyle ilgilidir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırmakla yükümlüdür. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Soyut Uyuşmazlıkta, dosya kapsamından davalı erkeğin psikolojik rahatsızlığı bulunduğunun ileri sürüldüğü, davalı erkeğin beyanına göre bu nedenle psikiyatri bölümünde muayeneye gittiği, Mahkemenin 29.09.2021 tarihli duruşmasında ise,"davalı erkeğin hal ve hareketleri, konuşmaları dikkate alındığında davalının fiil ehliyetinin bulunduğu, davacının da fiil ehliyeti yokluğundan ziyade davalının yaşamış olduğu sinir stresten dolayı yaşamış olduğu psikolojik durumun müvekkiline yansımasından ibaret olduğu anlaşılmakla fiil ehliyeti yönünden ayrıca rapor aldırılmayarak açık yargılamaya devam olunmasına" karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararından sonra 09.08.2022 tarihinde davalı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 405 inci maddesi gereğince kısıtlanması talebi ile babası tarafından dava açıldığı, Mahkemece alınan sağlık kurulu raporu gereğince davalı erkeğin 07.07.2023 tarihinde kısıtlanmasına ve vasi atanmasına karar verildiği görülmüştür. Bu duruma göre Mahkemece yapılacak iş, vesayet dosyası getirtilerek davalı erkeğe yüklenen kusurlu eylemin gerçekleştirildiği zaman davranışlarının iradi olup olmadığı, dava tarihi itibariyle de dava ve taraf ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, gerek görülmesi halinde ise, davalı erkeğin tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanesine sevki ile 4721 sayılı Kanun'un 405 inci ve 6100 sayılı Kanun'un 56 ncı maddeleri uyarınca açıklanan hususların araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, gerekirse 4721 sayılı Kanun'un 462 nci maddesinin sekizinci bendi uyarınca işlem yapılması ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinden ibarettir. Bu husus gözönünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...