Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5738 E. 2024/2671 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-davacı kadının cinsel birliktelikten kaçınmasının yanında, davacı-davalı erkeğin çocukların kendisinden olmadığı yönündeki ağır ithamlarda bulunmasının evlilik birliğinin temelden sarsılmasında erkeği daha ağır kusurlu kıldığı, bu durumun gözetilmeksizin yapılan kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak reddedilen tazminat taleplerinin hatalı olduğu gerekçesiyle davalı-davacı kadının tazminat talepleri yönünden bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/570 E., 2023/606 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Giresun Aile Mahkemesi

SAYISI : 2022/356 E., 2023/80 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince birleşen boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine, asıl davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı-davalı erkek vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kusur belirlemesinin eksik yapıldığı, yoksulluk nafakasına ÜFE oranında artış uygulanması gerektiği ve nafakanın miktarı konusunda çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu gerekçesi ile davacı-davalı erkeğin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen boşanma davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı erkek vekili dava ve birleşen davaya cevap dilekçelerinde özetle; kadının yaklaşık iki senedir yatakları ayırdığını, cinsel ilişkiden kaçındığını, küçük düşürücü ve onur kırıcı sözler söylediğini, ameliyat olduktan sonraki süreçte erkekle ilgilenmediğini iddia ederek asıl davanın kabulüne birleşen davanın reddine, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, erkek yararına yasal faizi ile birlikte 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; erkeğin kadını ters ilişkiye zorladığını, farklı cinsel isteklerini kadına dayattığını, çocukların kendisinden olmadığını söyleyerek kadına ağır ithamlarda bulunduğunu, kadına fiziksel şiddet uyguladığını, kadının rahatsızlıklarından dolayı yatağını ayırdığını iddia ederek asıl davanın reddine birleşen davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, her yıl nafakanın TEFE-TÜFE oranında artırılmasına, kadın yararına 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 20.01.2022 tarih ve 2020/718 E 2022/59 K sayılı kararı ile; erkeğin 2020 yılının Ekim ayında geçirdiği ameliyatta kadının eşinin yanında hastanede refakatçi kaldığı ardından tarafların köye gidip bir müddet birlikte yaşadıkları, sonrasında da tartışmaları üzerine kadının evden ayrılmak zorunda kaldığı ve çocuklarının yanına gelerek onlarla birlikte yaşamaya başladığı ve tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, erkeğin oğlu Hüseyin'e "çocuklarının kendinden olmadığını söyleyip çocukların kimden olduğunu" kadına sormasını isteyerek eşi hakkında haksız ve yakışıksız ithamlarda bulunduğu gerekçesi ile bu haliyle erkeğin tam kusurlu olduğu kadının kusuru ispatlanamadığından asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl TÜFE oranında artırılmasına, kadının evlilik birliğinden beklediği menfaatleri zarara uğradığı ve kişilik hakları ihlal edildiğinden kadın yararına 45.000,00 TL maddî ve 15.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı erkek vekili, asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü, kusur değerlendirmesi, maddî ve manevî tazminatlar ile nafakalara hükmedilmesi ile erkek aleyhine iki ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.05.2022 tarih ve 2022/453 E 2022/656 K sayılı kararı ile; kadının cinsel birliktelikten kaçındığı vakıasına da dayanıldığı, bu hususun kadın tarafından ikrar edildiği, 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 184 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince ikrarın bağlayıcılığı yok ise de bu hususun tanık anlatımları ile de desteklendiği, buna rağmen kusur belirlemesinde tanık anlatımlarının hükme esas alınmama sebebinin belirtilmediği ve buna göre kusur belirlemesi yapılarak tazminat ve nafaka taleplerinin kusur durumuna göre belirlenmemesinin yerinde görülmediği, kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa gelir durumunun tespiti ile bu gelirin sürekli ve düzenli olup olmadığı, kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı araştırılarak, sonucu uyarınca nafaka talebinin değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca birleşen dava dilekçesinde aylık 2.000,00.-TL nafaka talebinde bulunulmasına rağmen, 15.04.2021 tarihli celsede kadının beyanında 1.000,00.-TL nafaka isteğinin olduğunu açıkladığı, belirtilen şekilde taleplerin birbiri ile çelişkili olduğu, mahkemece ise 1.250,00.-TL nafakaya hükmedildiği görülmekle bu çelişki giderilmeden hüküm verilmesinin doğru olmadığı, yine kadın için talep edilen nafakanın her yıl TEFE TÜFE oranında artışı talep edilmiş olması karşısında mahkemece Yargıtay içtihatlarına aykırı olarak TÜFE oranında artırılmasına karar verilmesinin doğru olmadığının anlaşılmasına göre davacı-davalı erkek vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların son zamanlarda ayrı yattıkları kadının cinsel birliktelikten kaçındığı, erkeğin 2020 yılının Ekim ayında geçirdiği ameliyatta kadının eşinin yanında hastanede refakatçi kaldığı ardından tarafların köye gidip bir müddet birlikte yaşadıkları, sonrasında da tartışmaları üzerine kadının evden ayrıldığı ve çocuklarının yanına gelerek onlarla birlikte yaşamaya başladığı ve tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, kocanın oğlu Hüseyin'e "çocuklarının kendinden olmadığı söyleyip çocukların kimden olduğunu davacı kadına sormasını" isteyerek eşi hakkında haksız ve yakışıksız ithamlarda bulunduğu anlaşılmakla, bu haliyle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı birleşen dosya davalısının eşine karşı çocukların kendinden olmadığı şeklinde haksız ve yakışıksız ithamlarda bulunması, davalı birleşen dosya davacısının ise cinsel birliktelikten kaçınması nedeniyle eşit kusurlu oldukları anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 1.250,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, , nafakanın her yıl ÜFE oranında artırılmasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; birleşen davanın kabulü, kusur değerlendirmesi, tazminat taleplerinin reddi ile nafakalara hükmedilmesi ve miktarı ile artış oranı yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl davanın kabulü, kusur değerlendirmesi, tazminat taleplerinin reddi ile nafakaların miktarı yönlerinden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava dosyası içeriğine ve dosyadaki yazılara göre; tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, tarafların boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu oldukları, İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, delillerin değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında, gerekçede ve kusur belirlemesinde hata edilmediği, taraflar eşit kusurlu olduklarından tazminat talebinin reddinin yerinde olduğu, boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince takdir edilen nafaka miktarının hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından usul ve yasaya uygun olan hükme karşı taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle;kadının davasının reddi ile erkeğin davasının tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla; birleşen davanın kabulü, kusur belirlemesi ve fer'îler yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; erkeğin davasının reddi ile kadının davasının tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla; asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi ve fer'îler yönlerinden temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tarafların açtığı evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasında; ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, asıl ve birleşen davanın kabulü kararının doğru olup olmadığı nafakalar ve miktarları ile tarafların reddedilen tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 4 üncü, 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanunun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı erkeğin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Somut uyuşmazlıkta her ne kadar İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle her iki davanın da kabulü ile boşanma ve fer'îlerine karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarına göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı kusur belirlemesi ve değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, erkeğin kusurlu eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 inci ve 51 inci maddelerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları da dikkate alınarak davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve davalı-davacı kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadının reddedilen tazminat talepleri yönünden davalı-davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davacı-davalı erkek vekilinin tüm, davalı-davacı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ...'a iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz karar harcının temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.