Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5814 E. 2023/5269 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur durumu, velayet, nafaka miktarları ve tazminat taleplerinin yerindeliği uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları değerlendirilerek, yerel mahkeme kararında usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı kadın vekilinin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1577 E., 2023/738 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/445 E., 2022/514 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile boşanma ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının, müvekkiline sürekli hakaret ettiğini, müvekkiline karşı "sevmediğini, evlendiği için pişman olduğunu" söylediğini, davalının zaman zaman ilaç içerek intihar girişimlerinin olduğunu, davalının, aynı köyde yaşayan başka bir erkek ile mesajlaştığını ve aldattığını, davalının beyanlarını kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar Linay ve Irmak'ın velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, davacının, ortak çocuğunun kendisine benzemediğinden bahisle "piç" şeklinde söylediğini, müvekkilinin başka erkeklerle ilişkisi olduğuna inandığını ve müvekkiline "şerefsiz, orospu" şeklinde söyleyerek hakaret ettiğini, davacının erkek kardeşinin ise müvekkilini dövdüğünü ve hakaret ettiğini, davacını ise sessiz kaldığını, ortak çocukları S.nin bazı geç öğrenme rahatsızlıkları mevcut olduğundan mesajlar attığını, müvekkilinin de kızını koruma amaçlı davrandığını, çocuk S.nin kendisini kurtarmak için annesine iftira attığını, tarafların halen birlikte aynı evde yaşadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini, boşanmaya karar verilmesi halinde yaşı küçük çocuklarının velâyetlerinin anneye verilmesini, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,00 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 13.12.2019 tarih ve 2018/141 Esas, 2019/1131 Karar sayılı kararı ile; davalının, davacıya sevmediğini söylediği, hakaret ettiği, davalının güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu davacının ise davalıya hakaret ettiği, ortak çocuk için "benden değil" şeklinde söylediği, aynı zamanda soybağının reddi davası açtığı, dava sonucu çocuğun babasının davacı olması nedeniyle davanın reddedildiği, davalının mesajlaştığı M. isimli kişiyle mesaj içeriklerinde cinsellik bulunmadığı, "özledim" şeklinde olduğu, bu nedenle davacının soybağının reddi davası açmasının ve bu dava sonuçlanmadan "çocuk benden değil" şeklinde söylemesinin makul olmadığı, gerçekleşen bu duruma göre tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kisisel ilişki tesisine, çocuklar lehine aylık ayrı ayrı 150,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile davalı lehine aylık 150,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek vekili, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası yönünden, davalı kadın vekili ise, davanın kabulü, kusur belirlemesi,ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davalı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları ile reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 11.03.2021 tarih ve 2020/308 Esas, 2021/311 Karar sayılı kararı ile; tarafların tanık beyanlarının ayrıntılı olarak yer ve zaman kavramları açıklattırılarak alınmadığı, HTS kayıtlarının irdelenmediği, delillerin ret ve üstün tutulma nedenlerinin açıklanmadığı, denetime elverişli olmayan, yetersiz gerekçe ile verilen kararın kanuna aykırı olduğu, taraf vekillerinin esasa dair diğer istinaf itirazları incelenmeksizin usule yönelik istinaf başvurularının kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;davalının, davacıya sevmediğini söylediği, hakaret ettiği, davalının güven sarsıcı hareketlerde bulunduğu davacının ise davalıya hakaret ettiği, ortak çocuk için "benden değil" şeklinde söylediği, aynı zamanda soy bağının reddi davası açtığı, dava sonucu çocuğun babasının davacı olması nedeniyle davanın reddedildiği, davalının mesajlaştığı M. isimli kişiyle mesaj içeriklerinde cinsellik bulunmadığı, "özledim" şeklinde olduğu, bu nedenle davacının soybağının reddi davası açmasının ve bu dava sonuçlanmadan "çocuk benden değil" şeklinde söylemesinin makul olmadığı, gerçekleşen bu duruma göre tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetlerinin davalı anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kisisel ilişki tesisine, çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi ile 250,00TL artırılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren ayrı ayrı aylık 400,00 TL iştirak nafakasına, davalı lehine aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi ile 250,00 TL artırılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı erkek vekili, kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, davalının ağır kusurlu olduğunu ve müvekkilinin maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulünün gerektiğini, velâyet düzenlemesini kabul etmediklerini, yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri, ortak çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası ile davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ve miktarları yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı kadın vekili, davacının iddialarının ispatlanamadığını, davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte yargılama aşamasında tarafların birlikte aynı evde yaşadıklarını ve affın söz konusu olduğunu, davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davalı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi kusur belirlemesinin yerinde olduğu, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemeyeceği, ortak çocukların yaşları ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak çocukların velâyetlerinin davalı anneye bırakılmasına karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, tarafların tespit olunan ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda her iki tarafın eşit kusurlu oluşu, evlilikte geçen süre, çocukların yaşları ve ihtiyaçları, paranın satın alma gücü ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan davalı için yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının yerinde ve yeterli olduğu, velâyetleri davalı anneye verilen çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının da yerinde olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili, davacının iddialarının ispatlanamadığını, davacının iddialarını kabul etmemekle birlikte tarafların birlikte aynı evde yaşadıklarını ve affın söz konusu olduğunu, davacının kusurlu olduğunu, müvekkilinin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının az olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu beyanla; davanın kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davalı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarları, reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, af olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuklar lehine hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davalı kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının uygun olup olmadığı, davalı kadının reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci, 327 inci, 328 inci ve 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.