Logo

2. Hukuk Dairesi2023/5815 E. 2024/2538 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı erkeğin ölümüyle boşanma davası konusuz kalmış olup, mirasçılarının davaya devam etmesiyle davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olup olmadığının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının kusurlu davranışlarının tanık beyanlarıyla ispatlandığı, davacı erkeğe yüklenebilecek herhangi bir kusurun ispatlanamadığı ve ilk derece mahkemesinin kusur tespitinde bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1948 E., 2023/183 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/894 E., 2022/776 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, davacı erkeğin ölümü sebebiyle boşanma davası konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı kadının boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Gaziosmanpaşa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.10.2016 tarih ve 2016/1116 Esas, 2016/1889 Karar sayılı kararı ile vesayet altına alındığını, vasi ...'ya boşanma davası açabilmesi için vesayet makamından yetki ve izin verildiğini, müvekkilinin vesayet altına alınması sonrasında oğulları tarafından tutulan yardımcı kadına davalının kötü davrandığını, müvekkilinin bakımını engellediğini, yardımcıya görevini yaptırmadığını ve kadını kovduğunu, başka bir yardımcıyı eve almayacağını, müvekkilinin ekonomik durumu elvermesine, oğulları tarafından finanse edilmesine rağmen sağlıklı bir bakım alamadığını, davalının insiyatifine kaldığını, davalının müvekkilinin bakımına ve beslenmesine özen göstermediğini, davalının, müvekkilinin bakımından çekindiği ve “ölmedi gitti” şeklinde söyleyerek müvekkilini azarladığını, aşağıladığını, müvekkilinin ziyarete giden yakınları müvekkilini morluklar ve kanlı yaralar içinde görmeye başladıklarını, davalının müvekkilinin düştüğünü söylediğini, müvekkilinin beslenme ve bakımına özen gösterilmediğini, fiziksel ve manevi şiddet uyguladığını, müvekkilinin her şeyden korkar hale geldiğini, darp raporu aldığını beyanla, tarafların pek fena ve onur kırıcı muamele ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, müvekkili lehine 500.000,00 TL maddi, 500.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı erkeğin 02.11.2017 tarihinde vefat etmesi üzerine davacı erkek mirasçıları vekili cevaba cevap dilekçesinde, davalının iddialarını kabul etmediklerini, davalının kusur durumunun tespiti ile tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; davacının iddialarının asılsız olduğunu ve kabul etmediklerini, davacının yabancı uyruklu bir bakıcının insafına bırakılacak derecede hasta olmadığını, müvekkilinin bakıcı konusuna sıcak bakmamasının sebebinin bu olduğunu, yinede davacıya bakıcı tutulduğunu, müvekkilinin, davacıyla ilgilenmesinde, onun hastaneye götürülüp getirilmesinde hep yalnız kaldığını, oğulları veya herhangi bir yakının nadiren yanında olduğunu, davacının Alzheimer hastası olduğunu ve kendisine zarar verdiğini, müvekkilinin bu durumlarda davacının eline çorap geçirme, ellerinin içine tülbent bağlama gibi yöntemleri dahi denediğini, müvekkilinin davacı eşine elinden gelen en iyi şekilde baktığını, davacının vasisi olan oğlunun Edirne'de ikamet ettiğini, vasilik görevini de sadece malvarlığı yönünden aldığını, iddia ve ithamların davacının değil vasisi tarafından yapıldığını, müvekkilinin vesayet kararından ve darp raporunda ise açılan iş bu dava ile haberdar olduğunu, vasinin iddiaları doğru ise bir yıldır davacıyı neden müvekkilinin yanında tuttuğunu ve müvekkiline baktırdığını açıklamadığını, davanın haksız olduğunu beyanla reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı kadının, davacı erkeğe sinirli davrandığı, bağırdığı, "ölse de kurtulsam" gibi söylemlerde bulunduğu, üzerine kapıyı kilitleyerek evde yalnız bıraktığı, bakımına ve beslenmesine gerekli özeni göstermediği, ilaçlarının takibini düzenli yapmadığı gerekçesi ile boşanma davasının konusuz kalması nedeniyle boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 181 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili, davacı erkeğe vasi atanmasına ilişkin kararın ve bu kararla boşanma davası açılmasının hatalı ve kanuna aykırı olduğunu, davacıda oluşan yara ve morlukların sebebinin araştırılmadığını ve Alzheimer hastalığının değerlendirilmediğini, davacı tanıklarının taraflarla vakit geçiren kişiler olmadığını ve bilgilerinin bulunmadığını, mirasçıların iddilarına rağmen babalarını yine müvekkilin bakımına bırakmalarının dahi davaya kötü niyetle devam ettiklerini gösterdiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur tespiti yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içerisinde vasilik kararının bulunduğu, vasinin dava açmak için usulüne uygun yetki ve izin aldığı görüldüğünden, vesayet kararının hatalı rapora dayalı olarak verildiğine yönelik soyut, dayanağı olmayan itirazların yerinde bulunmadığı, davacı erkek ölmüş olduğundan, evliliğin ölümle sona erdiği ve boşanma davasının konusuz kaldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, davacı erkeğe yüklenebilecek bir kusurun davalı kadın tarafından ispat edilemediği, davalı kadına yüklenen kusurların somut görgüye dayalı tanık beyanlarıyla ispatlandığı, boşanma davasının açılmasına sebebiyet veren olayların davalı kadının kusurundan kaynaklandığının kanıtlandığı, İlk Derece Mahkemesince yapılan kusur tespitinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili, davacı erkeğe vasi atanmasına ilişkin kararın ve bu kararla boşanma davası açılmasının hatalı ve kanuna aykırı olduğunu, davacıda oluşan yara ve morlukların sebebinin araştırılmadığını ve Alzheimer hastalığının değerlendirilmediğini, davacı tanıklarının taraflarla vakit geçiren kişiler olmadığını ve bilgilerinin bulunmadığını, mirasçıların iddilarına rağmen babalarını yine müvekkilin bakımına bırakmalarının dahi davaya kötü niyetle devam ettiklerini gösterdiğini, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu beyanla; kusur tespiti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında evlilik davacı erkeğin ölümü ile sona ermiş ise de, mirasçıların davaya kusur belirlemesi yönünden devam etmeleri nedeniyle sağ kalan davalı kadın eşin ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte kusurlu bir davranışının ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 181 inci madesi; 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,17.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.