"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/490 E., 2023/598 K.
DAVA TARİHİ : ...
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Akyurt Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/287 E., 2021/348 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; tarafların 9 yıldır evli olduklarını, bu evlilikten ortak üç çocuklarının bulunduğunu, tarafların görücü usulü ile evlendiklerini, ortak hanenin davalının ailesinin de oturduğu binada eşinin ailesine ait bir ev olduğunu, ayrı bir dairede olsa dahi ortak konutun manevî bağımsızlığının olmadığını, zira komşuları olan davalının annesi ve kardeşinin ortak haneye sürekli karıştıklarını, evliliklerinin başında alkol kullanan davalının son 6 yıl uyuşturucu kullanmaya başladığını ve pek çok kez tedavi gördüğünü, 4 ay kadar önce de uyuşturucu ticareti suçundan tutuklanarak Sincan cezaevine konulduğunu, davalının uyuşturucu aldığında evin eşyalarına ve kendisine zarar verdiini, öte yandan çoğunlukla çalışmadığından öğlene kadar uyuyup sonrasında evden çıkıp gece geç saatlerde geldiğini, bazen de birkaç gün sonra eve döndüğünü, evini otel gibi kullandığını, müvekkilinin ise 3 çocukla başkalarının yardımları ile evinin ihtiyaçlarını karşılamaya, çocuklarını yetiştirmeye çabaladığını, davalının evi ile ilgilenmemek, özellikle uyuşturucu alamadığı zamanlarda yemeği beğenmeyip sofrayı devirip gitmek, müvekkilinin babasından uyuşturucu için para istemek gibi müvekkilini üzen davranışları olduğunu, müvekkilinin durumlardan duyduğu endişeyi dile getirecek olduğunda ise davalının bu gerginliği bahane ederek evden çıkıp gitmeyi adet haline getirdiğini, davalının cezaevine girmesinden sonra davalının ailesinin sudan sebeplerle tartışma çıkarttıklarını ve müvekkilinin çocuklarını alarak ailesinin yanına taşınmak durumunda kaldığını, davalının annesinin müvekkilini suçlayarak "sen kadınlık yapmadım, sen eve bağlayaydın, senin yüzünden uyuşturucu kullandı, senin yüzünden dışarı gitti, ... hapse girdi, sen bizi dinlemiyorsun" diyerek müvekkiline yüklendiğini, sonrasında da davalıdan ayrılacağını söyleyen müvekkilini kovduğunu, müvekkilinin yaklaşık 3 aydır ailesi ve ortak çocukları ile birlikte yaşadığını, davalının halen cezaevinde olduğunu, davalının kusurlu davranışları nedeniyle meydana gelen olayların evlilik birliğini temelinden sarstığını, ortak çocukların ikisinin öğrenci olduğunu, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için 1.000,00'er TL'den 3.000,00 TL tedbir, devamında iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddiaların tamamen asılsız olduğunu, müvekkilinin şu an cezaevinde tutuklu olup hakkında verilen herhangi bir hüküm bulunmadığını, evliliğin ilk yıllarında kullanmış olduğu alkolü daha sonra bıraktığını, baba mesleği olan besicilik işiyle uğraşarak evinin ve ailesinin geçimini sağladığını, davacıya ve ortak çocuklarına karşı hiçbir zaman sözlü ve fiziksel şiddet uygulamadığını, evlilik birliğine sadakatinin tartışılamayacağını, davacı ile müvekkilinin annesi arasında ara sıra ufak tefek tartışmaların yaşandığını ancak bunların her seferinde tatlıya bağlandığını. ortak çocukların belirli aralıklarla müvekkilinin akrabalarının yanında kaldığını ve davacı da dahil olmak üzere tüm ihtiyaçlarının müvekkilinin akrabaları tarafından karşılandığını, müvekkilinin cezaevinde olduğundan herhangi bir geliri bulunmadığını, nafaka borcunu ifa etmesinin imkansız olduğunu, bu nedenle nafaka talebinin reddini talep ettiklerini, müvekkilinin çok sevdiği eşinden ve çocuklarından ayrı kalmak istemediğini, cezaevine girmesinden sonra ortada neden yok iken ortak konutu terk ederek ailesinin yanına giden ve bir kez olsun ziyaretine gelmeyerek irtibat kurmayanın davacı olduğunu, davacının kayınvalidesi ile olan muhabbetinin devam ettiğini, yıllar önce yaşanıp sonra tatlıya bağlanan ve davalının cezaevinde olması nedeniyle olayların dışında olduğu, kayınvalide-davacı gerginliği nedeniyle evlilik birliğinin ortadan kaldırılmasını talep etmesinin kötü niyetli olduğunu, açılan davanın reddine, ortak çocuklar için talep edilen nafakanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin alkol ve uyuşturucu kullandığı, evlilik birliğine ilişkin ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalının uyuşturucu ticareti suçundan dolayı yargılandığı, bu suç nedeniyle bir dönem tutuklu olarak cezaevinde, kaldığı sonrasında tutuksuz yargılandığı, davanın halen derdest olduğu, davalının aşamalarındaki beyanlarında uyuşturucu ticareti suçlamasını kabul etmediği ancak uyuşturucu kullandığını ikrar ettiği, davalının evlilik birliğine ilişkin ekonomik yükümlülüklerini yerine getirmediği, eve gelmediği, çalışmadığı, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılarak birliğin devamına imkan vermeyecek derecede geçimsizliğe ve huzursuzluğa sebep olan olaylara davalı erkeğin tam kusuruyla sebebiyet verdiği gerekçesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununu' nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davanın kabulü ile evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetin anneye verilmesine, baba ile aralarında kişisel ilişki kurulmasına, her iki çocuk için ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, tedbir nafakalarının kararın kesinleşmesinden itibaren aylık ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı kadının iddialarını ispat edemediğini, boşanmalarını gerektirir yeterli hususun olmadığını, dava dilekçesinde en son ibaresiyle yer alan olayların müvekkilinin cezaevinde olduğu dönemi kapsadığını, dava dilekçesinde davacının kendisi için nafaka istemediğini, 03.11.2020 tarihinde duruşmada nafaka istediğini, davacı tanıklarının davacının çalıştığını beyan etmesine ve dava dilekçesinde talep edilmemesine rağmen davacı lehine nafaka kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin cezaevine girdikten sonra ortada bir neden yokken evi terk ederek ailesinin yanına giden ve bir kez olsun ziyaretine gelmeyen davacının kusurlu olduğu yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince; davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplanıp değerlendirildiği, usulü işlemlerin Hukuk Muhakemeleri Kanununa uygun olarak yerine getirildiği, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, usul ve kanuna uygun olan hükme karşı davalı erkeğin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; boşanma, ispat, nafaka, kusur, belirlemesi, yönlerinden kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, boşanma davasının kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur belirlemesi, fer'îler noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
...