"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/2318 E., 2023/546 K.
DAVA TARİHİ : 25.07.2018
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/662 E., 2020/189 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı- davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı- davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- davacı erkek tarafından kendi davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile lehine hükmedilmeyen nafaka yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usuli eksiklikler yönünden yapılan inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı davalı- davacı erkek vekilince sadece vekâlet ücreti yönünden; davacı- davalı kadın tarafından her iki dava yönünden istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince davalı- davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı- davalı kadın vekilinin istinaf talebi, kadının davasının reddi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden kabul etmiş ve bu konuda yeniden esas hakkında karar verilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı nafaka talebinin reddi yönünden istinaf yoluna başvurmayan davalı- davacı erkeğin nafaka talebinin reddi yönünden temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı- davacı erkek lehine nafakaya hükmedilmesine dair temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.
Davalı- davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilen konular dışında kalan ve gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı- davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; erkeğin sadakatsiz olduğunu, ev, kadın ve çocukla ilgilenmediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının aynı gerekçeler ile daha önce de dava açtığını ve reddedildiğini, alınan arsayı kadının baskıları ile satmak zorunda kaldığını, kadının sürekli cemaat toplantılarına gittiğini, evde muskalar bulduğunu, erkek ve ailesine karşı onur kırıcı, söz ve davranışlarda bulunduğunu, "sen adam mısın, sen abinin köpeğisin, abinin eşekliğini yapıyorsun" diyerek müşterek hayatı çekilmez hale getirdiğini ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, erkek yararına aylık 1.000,00 TL nafaka ile erkek yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadın tarafından daha önce açılan ve reddedilen davada dayanılan vakıaların aynı olduğunu, kadının birlik görevlerini yerine getirmediğinden davanın reddine karar verildiği, aynı vakıalara yeniden dayanılmayacağı; toplanılan ve değerlendirilen delillerden; kadının birlik görevlerini yerine getirmediği, çocukları babalarına karşı doldurduğu, cemaat toplantılarına katıldığı, erkeğe sen ne biçim adamsın çalıştığın paraları kardeşine yediriyorsun dediği, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının tam kusurlu olduğu; her ne kadar kadın tam kusurlu görülse de erkeğin mevcut veya beklenen menfaatinin boşanma yüzünden haleldar olmayacağı vicdani kanaati oluştuğu, belirlenen kusurun erkeğin kişilik haklarına ihlal etmediği bu nedenle erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince asıl davanın reddine, erkeğin karşı davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, kadının yoksulluk nafaka talebi ile tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve buna bağlı olarak davasının reddi ile erkeğin davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, erkeğin halen aynı kadınla birlikte yaşadığını ileri sürerek kararın her iki dava yönünden kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı- davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kabul edilen ve reddedilen davalar nedeniyle ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın vekâlet ücreti yönünden kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kadın tarafından erkek aleyhine açılan boşanma davasının reddine karar verildiği, söz konusu davada kadının daha önce açtığı davada, davalının 2007 yılında başka bir kadına aşık olup, kendisini ve çocuklarını terk ettiği vakıasına dayandığı, İlk Derece Mahkemesince, kadının bu davada da aynı vakıalara dayanmış olmasını asıl davanın reddine gerekçe gösterdiği, buna karşılık önceki dava 23.10.2014 tarihinde açıldığı, eldeki dosyada dinlenen tanık beyanları ve tanık beyanları ile desteklenen sosyal medya paylaşımlarından davalı erkek eşin başka bir kadınla halen sadakat yükümlülüğüne aykırı şekilde ilişkisi olduğu, evden ayrıldığı zamandan bu yana eş ve çocukları ile maddî ve manevî olarak ilgilenmediğinin anlaşıldığı, kadın kusur olarak yüklenen, çocuklarını babalarına karşı doldurduğu yönündeki beyanların soyut ve inandırıcılıktan uzak olduğu, kadın eşin cemaat toplantılarına katılması kusurunun da bu toplantıların mahiyeti ve evlilik birliğini ne şekilde çekilmez kıldığı, keza kadın eşin evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları da gereği gibi yerine getirmediği ispatlanamadığı, bu vakıaların kusur olarak yüklenmesi doğru görülmediği; başka bir kadınla sadakatsizlik düzeyinde ilişki yaşayan, bu süreçte eş ve çocuklarına maddî ve manevî olarak yeterli düzeyde destek olmayan erkek eş ağır, eşine yönelik "sen ne biçim adamsın, çalışıp paranı kardeşine yediriyorsun" sözlerini sarf eden ... kadın eş hafif kusur olduğu; kadının dava açmakta haklı olduğu; kadının mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenendiği, bu olayların aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, boşanma nedeniyle eşinin maddî desteğini yitirdiği, bu nedenle kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) inci alt bendi gereğince davacı- davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadının davasının kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminata; kadın vekilinin diğer ve erkek vekilinin tüm itirazlarına konu istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin ve buna bağlı olarak kadının davasının kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, aynı sebeplerle daha önce açılıp reddedilen bir dava var iken bu davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, kadın yararına tazminat şartlarının oluşmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kendi davasının reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar ile lehine hükmedilmeyen nafaka yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, sadakatsizlik vakıasını temedi edip etmediği, kadın yararına tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesi, 352 inci maddesi, 353 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, delillerin takdirinde hata görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olup davalı- davacı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı- davacı erkek vekilinin nafaka talebinin reddine yönelik temyizi yönünden;
Davalı- davacı erkek vekilinin nafaka talebinin reddine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.