"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/394 E., 2023/723 K.
KARAR : Kararın kısmen kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/246 E., 2021/693 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı kadın ile olan evliliklerinin hep sıkıntılı ve sancılı olduğunu, çocukların bu durumdan kötü etkilendiğini, evde saygı ve anlayış kalmadığını, kadının erkeği sürekli suçladığını, çocukların huzurunun kaçmasını istemediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı erkek vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğunu istemediğini, bu sebepten dolayı sürekli sıkıntı çıkardığını, ortak çocukları babalarına karşı doldurduğunu ileri sürerek 200.000,00 TL maddî, 200.000,00 TL manevî tazminatın kadından alınarak erkeğe ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; erkeğin kardeşlerine ve önceki evliliğinden olan çocuğuna fazlaca para gönderdiğini, ortak çocukların ve kadının ihtiyaçlarını karşılamadığını, yaz tatillerinde eşini ortak çocukları kadının kök ailesinin yanına gönderip kendisinin de kök ailesi ve önceki evliliğinden olan çocuğu ile zaman geçirdiğini, arkadaşına kefil olduğu için maaşının bir bölümünün kesilmesi nedeniyle kadına ve çocuklara ekonomik şiddet uyguladığını, çocukların eğitimleri ile ilgilenmediğini, alkol aldığını, çocukların sünnetinin dahi belediye tarafından gerçekleştirildiğini, hakaret ettiğini, borçları nedeniyle ortak konutu satmaya çalıştığını, kadının buna engel olması üzerine yıllarca kadına eziyet ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını, kadının belediyeye ait ve gündelik işlerde çalışarak evin geçimini sağlamaya çalıştığını, annesinin evliliğe müdahalesine karşı çıkmadığını, annesinin dolduruşları ile hareket ettiğini, bir dönem yurt dışında çalıştığı halde yine de evin geçimiyle ilgilenmediğini, önceki evliliğinden olan oğlu istifa ettiğinde onun tazminatlarına kadar ödediğini, duygusal şiddet uyguladığını, küçük gördüğünü, evden ayrıldığını ileri sürerek davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 200.000,00 TL maddî ve 200.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, dava dilekçesinde açık adresi yazılı olan taşınmaz üzerine aile konutu şerhi ile ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, erkeğin ortak çocuklarla yeterince ilgilenmediği, kadına hakaret vari söylemlerde bulunduğu, kadın ve ortak çocuklar ile ilk evliliğinden olan çocuğu arasında denge sağlayamadığı, erkeğin çekmiş olduğu kredilere ilişkin icra dosyaları incelendiğinde bir çoğu yönüyle icra borcunun kapatıldığı, bu kredilerin maddî imkansızlıktan dolayı çekildiği ve bunun erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, fiziksel şiddet vakıasının usulünce ispatlanamadığı, kadının ise ortak çocukların babaya karşı olumsuz tutum sergilemesine neden olduğu, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğuna karşı dışlayıcı davrandığı, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının boşanma ile yoksulluğa düşecek olması nedeniyle kadın yararına aylık 800,00 TL tedbir, 1.200,00 TL yoksulluk nafakası ödenmesine, kadının aile konutu şerhi talebinin ise yasal koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın tüm yönlerden hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek hükmün tamamına yönelik olarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek tarafından yapılan bir istinaf başvurusu olmaması nedeniyle erkek aleyhine yüklenen kusurların kesinleştiği, kadın aleyhine başkaca kusur yüklenmesinin mümkün olmadığı, İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen ortak çocukların babaya karşı olumsuz tutumlarının kadından kaynaklandığına yönelik kusurun soyut bir izahtan ibaret olduğu, bu vakıaya yönelik tanık beyanlarının soyut ve yoruma dayalı olduğu, anılan vakıanın kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, böylelikle evliliğin sarsılmasına neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin şartların geçekleştiği, erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olması nedeniyle kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında yer alan tazminat koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin istinaf taleplerinin kabulüyle İlk derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması suretiyle kusura ilişkin gerekçesinin açıklanan şekilde düzeltilmesine, kadın yararına yasal şartları oluştuğu gerekçesiyle kadın yararına 70.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının sair istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğuna karşı sürekli olumsuz davrandığını, ona ne yapılırsa sorun ettiğini, erkeğin ilk evliliğinden olan çocuğuna karşı babalık görevini yapmasına karşı çıktığını, kadının olumsuz tutum ve davranışları ile üç çocuğundan da uzaklaştırdığını, tarafların eşit kusurlu olduğunu, aleyhine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen tazminatlar ve bunların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkemece kadının, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğunu dışladığı yönünde yüklenen kusurun hatalı olduğunu, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğunun tüm isteklerinin yerine geldiğinin, erkeğin onun için kredi çektiğini ve sürekli onunla vakit geçirdiğinin dosya kapsamında sabit olması nedeniyle kadına bu yönde kusur yüklenemeyeceğini, erkeğin kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli borçlandığını, kredi çektiğini, kefil olduğunu, bir öğretmen eşi olduğu halde kadının temizliğe gidip çöp toplamak zorunda kaldığını, erkeğin sürekli kök ailesi ve kardeşlerine para gönderdiğini, ortak konutu satmaya kalktığını, erkeğin tam kusurlu, kadının ise kusursuz olduğunu, lehine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarlarının yetersiz olduğunu ileri sürerek kararın, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olup olmadığı ile kadın yararına tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı ile koşullar oluşmuş ise miktarların hakkaniyete uygun olup olmadığı, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası miktarlarının kadının ihtiyaçlarına nazaran yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.
2. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduklarından bahisle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş, kararın kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kadın aleyhine yüklenen "ortak çocukların babaya karşı olumsuz tutum sergilemesine neden olduğu" kusuruna ilişkin tanık beyanlarının soyut ve yoruma dayalı beyanlardan ibaret olduğu ancak kadına İlk Derece Mahkemesince yüklenmiş diğer kusur olan "erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğuna karşı dışlayıcı davrandığı" kusurunun gerçekleştiği, böylece evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda ortak çocuklarla yeterince ilgilenmeyen, kadına hakaret vari söylemlerde bulunan, kadın ve ortak çocuklar ile ilk evliliğinden olan çocuğu arasında denge sağlayamayan erkeğin ağır, erkeğin önceki evliliğinden olan çocuğuna karşı dışlayıcı davranan kadının ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle kusura ilişkin gerekçe düzeltilerek kadın yararına ayrıca tazminata hükmedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden kadına kusur olarak yüklenen vakıa yönünden dinlenen tanık beyanlarının yeri ve zamanı belli olmayan, sebep ve saiki açıklanmayan soyut izahlardan ibaret olduğu, bu nedenle bu vakıanın da kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya sebebiyet veren olaylarda "ortak çocuklarla yeterince ilgilenmeyen, kadına hakaret vari söylemlerde bulunan, kadın ve ortak çocuklar ile ilk evliliğinden olan çocuğu arasında denge sağlayamayan" erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Hiç kimsenin sırf kendi kusuruna dayanarak boşanma hükmü elde edemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir. Bu durumda açıklanan nedenle açılan boşanma davasının reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı kadın yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,04.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.